Aslında Kıbrıslılar dini inançlarını tam da İslami anlayışa göre yaşayıp yaşatıyorlardı.
Kimseye karışmadan, üzmeden ve kırmadan.
Dini maske yapıp başkasına eziyet etmeden ve öldürmeden.
Başkasına ait olana dokunmadan.
Kimsenin hakkını yemeden.
Tecavüze, tacize ve gaspa yeltenmeden,
Olanı paylaşarak ve komşusu açken kendisi tok yatmadan.
Başkalarını kendileri gibi yapmaya çalışmadan.
Hiç kimsenin inancını sorgulamadan.
Hiç kimseyi giyiminden, kuşamından ve fikrinden dolayı sorgulamadan, aşağılamadan.
Yalan söylemeden.
Adaletten ayrılmadan.
Oruç, namaz, kuran okuma ve kurban kesme gibi dini vecibelerini yerine getirmeyi gösteriş aracı yapmadan.
Kılıp, tutmasa da doğruluk ve adaletten ayrılmadan
Kısacası, yaptıklarının sevabının da günahının da kendilerine ait olduğunu bilerek vicdanlarında yaşayıp yaşatıyorlardı dinlerini.
Ta ki birileri gelip inançlarını sorgulayıp, üretimden koparana kadar.
Siyasallaştırdıkları İslami anlayışı dayatana kadar.
Elbette ki özleri değişmedi ama ne yazık ki üretimden koparılmaları sonucunda adalet duygusunu kaybedenler oldu.
Siyasal İslam’ın enjekte edildiği toplumda bazı gençler İslam düşmanı bazıları da bu sahte din anlayışını benimser ve onaylar oldu.
Yobaz bir yaşantıyı, yobazların din maskesi altında yaymaya çalıştıkları siyasi amaçları “özgürlük” adı altında savunur ve onaylar oldular.
Oysa özgürlük de, demokrasi de, bu toplum “dindar” yapılmaya çalışılmadan önceki haldi.
İnançlara özgürlük, bu toplum “inançlı” toplum yapılmaya çalışılmadan önce vardı.
Kilisesinde ayin yapan da, camisinde ibadetini yapan da özgürdü.
Kimse kimseye karışmazdı.
Ta ki bu ada yarısına inanç getirenler, kiliseleri ahır yapılana kadar .
Burada sözünü ettiğim Türkiye’den adaya gelen ve burada yaşayanlar değil elbet.
Onlar da kendi inançlarını kendilerince yaşayıp yaşattılar.
Sözünü ettiğim, siyasi çıkar amaçlı dini kullananlar.
Külliyelere onay verip, tesettürlü otel açmaya kalkanlar.
Kısacası, bu toplumun manevi değerlerini kullanarak, “din”, “özgürlük ve “demokrasi” diyerek halkın yaşamını ipotek altına almaya çalışanlar.
Evet sözüm içinde şeytanı yaşatıp, melek rolünü oynayanlara.
Kendini haşa “Allah’a eş koşup” insanları “dinli”, “dinsiz” diye ayıranlara.
İslam’ın temeli olan “kul hakkı” ve adalet anlayışını hiçe sayıp, adaletsizce bu halkın haklarını yiyenlere.
Evet sözüm size, dinini tertemiz yaşayan insanların maneviyatını kullanan dinciler, din tüccarları.
Eğer bu toplumun dindar olmasını istiyorsanız,
Allah aşkına çekin elinizi masum insanların yakasından.….
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.