Siz bir annenin gökleri parçalayan çığlığını duydunuz mu?
Siz bir annenin altı gündür yemeden, içmeden, uyumadan evladını beklediğini gördünüz mü?
Siz bir annenin sesi kesilip de gözleriyle çığlığına şahit oldunuz mu ?
Ben şahit oldum…
Bu gün bir annenin nefes alırken de ölebileceğine şahit oldum
Acı vardı gözlerinde ,yüzünde ,sesinde ,hareketlerinde…
Ölüm vardı hayallerinde, ümitlerinde, geleceğinde…
Bir evlat öldü bugün tertemiz pırıl pırıl gelecek düşünülen bir evlat…
Bir anne öldü bu gün evladının peşinden…
Dile kolay 24 yıl… Ne hayaller ne ümitlerle yıkadı, giydirdi, sevdi, okşadı…
Evinin direği olacağı günü beklerken evladının
Evinin toprak olacağını bilmeden bir anne…
Acı vardı bu gün acı…
Kainatta tarifi kelimelere sığmayan kelimelerin yetersiz kaldığı ,sustuğu, inlediği ,bir acı
Bir evlat vardı düne kadar, hayallerinin peşinden koşmayı isteyen
Bir anne
Bir evlat
Bir kardeş
Bir sevgili yok artık…
Sadık…
Hisarı mesken tutan, büyük hayalleri hep uzaklarda olan bir genç…
Hisar üstü genci Sadık…
Hisarın üstü gerçek hayatlar
Önü hayaller…
Hisar üstü sınırdır
Zenginliğin ve yoksulluğun çizilmiş sınırı
Hisar üstü kapıdır eğitime bilime doğruya iyiye açılan kapı…
İçi ihmal edilmiş ,kaderine terk edilmiş, görmezden gelinen sorunlar yurdudur
Aynı gökyüzüne bakan aynı havayı soluyan cepleri boş ama gönülleri çok zengin insanların yurdu…
Unutulmuşluklarını bile unutan ,ihmal edilmiş ,el değmemiş ,el uzatılmamış insanların yurdu…
Yurttur Surlar içi…
Hisarın yüksek duvarları arkasında hayat bulmuş, ev olmuş, yuva olmuş insanlara…
Seçimden seçime varlığı hatırlanan sonrasında kayıp bir zamana gömülen bir yurt…
Oysa güzeldir Surlar içi...
Her sokağında nal sesleri duyabileceğiniz kadar tarih…
Her köşesinde görülmeye değer güzellikleri vardır.
Sanattır Surlar içi…
Osmanlıdır ,Venediktir , Bizanstır…
Zenginliktir aslında yoksulluk içinde ayakta durmaya çalışan…
Tarihin tozlu sayfaları gibi tozlanmış sadece… Bir küçük hareket, ufak bir çabayla tertemiz bir sayfa olarak çıkar karşımıza.
Korkmayın kapıyı aralamaktan , içeriyi görmekten ,dokunmaktan, sevmekten…
Çocuk… Her yerde çocuk sadece kirlidir üstleri başları …Belki de tertemizdir de biz kirli görüyoruzdur kim bilir ?
Çocuk… Dünyanın her yerinde nefes alan bir annenin kalp atışıdır
Çocuk… Bir ülkenin geleceği, neferi , ümididir
Çocuk… Bir devletin bekasıdır, yarınlarıdır…
Bu gün bir çocuk öldü Surlar içinde
İhmal edilmişliğin , ilgisizliğin kurbanı bir çocuk…
Bu gün bir çocuk öldü… İki kalp durdu, yürekler yandı, kavruldu
Sadık…
Kara toprağı seçti ya da seçtirildi
Bir annenin Sadık’ı kara toprağa yar oldu
Her atılan toprakla o anne de gömüldü
Surlar içi… Unutulmuş tarihi, ihmal edilmiş gençliğiyle yaşamaya devam edecek.
Kaç annenin yüreği yanacak, kalbi duracak…
Buna kim dur diyecek ,el atacak, yardım edecek…
Surlar içi ölüyor, öldürülüyor
Çünkü ölmek kolay orda...
Bu çığlığı kimler duyacak bilmiyorum ama hala çok geç değil…
Sadık öldü…
Ama çok gençler var, ümitler var hayaller var…
Sen tutmazsan ben tutmazsam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.
-KONUK YAZAR-