• BIST 9031.82
  • Altın 2930.557
  • Dolar 34.467
  • Euro 36.2883
  • Lefkoşa 17 °C
  • Mağusa 17 °C
  • Girne 18 °C
  • Güzelyurt 15 °C
  • İskele 17 °C
  • İstanbul 16 °C
  • Ankara 10 °C

Taner Ulutaş yazdı... 66 bin voltluk tehlike ve Kıb-Tek çiftliği!..

Taner Ulutaş yazdı... 66 bin voltluk tehlike ve Kıb-Tek çiftliği!..
Taner Ulutaş yazdı... 66 bin voltluk tehlike ve Kıb-Tek çiftliği!..

66 bin voltluk tehlike ve Kıb-Tek çiftliği!..

Kimse kusura bakmasın ama gerek bazı kurumlarımızı gerekse devleti hümayunu idare ettiğini sanan bazı muhterem zatlar, hem miyop hemde hipermetrop göz hastalığından muzdariptir. Ne yakını nede uzağı görme yeteneğine sahiptirler.

Bazı olayları ve durumları hasbel kader görseler bile, görmeme ayaklarına yatarak eğilde gülle geçsin moduna geçiyorlar.  Örneğin Girne’de, halkın karşı karşıya kaldığı 66 bin voltluk tehlikeyi göremiyorlar. Veya görüp de es geçiyorlar.

Girne’de her biri 66 volt elektik taşıyan 3 trafo olduğunu öğrendim. Her biri 66 bin volt olan 3 hattın toplamında 132 bin volt elektriğin, 66 volt elektrik taşıyan hattın bir tanesi, Çarşamba pazarı olarak da isimlendirilen, Girne Açık Pazarı ile terminal civarındaki apartmanların arasından ve üzerinden geçiyor. 

Bir süre önce, açık pazarın üzerinden geçen 66 bin voltluk yüksek gerilim hattına bir Kamyon, damperi ile tokandı. Teller koptu. Hem Şoför hemde orada bulunan insanlar ölüm ile yüz yüze kaldı. Kamyon şoförü kamyondan inene kadar ak ile karayı seçerken, rengi önce siyaha sonrada limoniye dönüştü.

Yüksek gerilim hattına itiraz edenlere boş verin bir şey olmaz. Ne olacak deniyordu. Sonuçta damper, kabloları kopartınca olmaz denilen şey oldu ve insanlar büyük tehlike ile karşı karşıya kaldı.

Şimdi durup bir yol düşünün. Çarşamba Pazarında toplanan onlarca insanın bulunduğu sırada, yüksek gerilim hatlarında olmaz denilen şey olursa, orada yaşanacak facia nasıl sonuçlanır diye bir düşünün.

Neyse bunu geçtim. Yüksek Gerilim hatlarının bulunduğu bölgede yaşayan insanların kanser riski altında yaşadığı beyinlerinde tümör oluştuğu çözümü zor çok bilinmeyenli bir denklem olmaktan çıktı. Yüksek gerilim hatları altında uzun süre kalan insanların mangos olduğu ve sersemlediği de bilimsel bir veri olarak açıklandı.

Eldeki verilere göre 91 bin yanık orman arazisi vardır. Bakanlar Kurulu Kararı ile ağaç ekilerek yeşillendirilen bu orman arazinin bir kısmına emekli subaylara villa yapılacaktı. Ancak bu arazinin 5 dönümlük bölümüne trafo merkezi yapılacak ve 66 bin volt akım taşıyan elektrik kabloları hem apartmanlar arasından hemde yoğunluk yaşanan terminal bölgesinden kaldırılacaktı.

Ekonomi eski Bakanı Sunat Atun, zamanın eski büyük elçisi Halil İbrahim Akça’dan bu konuda maddi destek istedi. Bunun yapılması için gerekli olan 7 Milyon YTL’yi talep etti. O zamanın parası YTL’den, altı sıfır atarsak ve bugünkü para birimine dönüştürürsek 7 bin TL gibi para gerekirdi. Halil İbrahim Akça, bazı nedenler ileri sürerek o desteği vermedi. Ve kablolar apartman araları ile terminalin üzerinden alınamayarak kurulacak trafo bölgesine taşınamadı. Bugün ise bunu yapmak için 6-7 milyon dolar para harcanması gerektiği ileri sürülüyor.

Neyse bu yapılamadı ama Kıb-Tek’te eskiden yapılan işlere akıl sır erdirmek mümkün olmadı. Hatırlayın 4 santral gelmişti. Alım garantisi olduğu için KDV’si olmayan jeneratörler için 500 bin dolar KDV ödenmişti. ilgili firma alım garantisi çerçevesinde, KDV iadesi olan 500 bin doları geri gönderilmişti. Bizim Minik Kuşlar, KDV iadesini firma kendisine ismi gönderilen hayali bir şirketin banka hesabına yatırdığını, El yazısı ile Garanti ve emin hesap denilerek Girne’ye gönderilen 500 bin doların birileri tarafından alındığını ancak daha sonra olay fark edilince geri iade edildiği söyleniyor. Peki birileri kuruma ait olan bu parayı nam ve hesabına neden geçirtti dersiniz?

 Hafızam beni yanıltmıyorsa 2015 yılıydı. 180 bin sayaç alınmıştı. Sayaç başı santrale katkı payı olarak bizlerden para alınmaya başlanmıştı. Santral katkı payı olarak bu para halen alınıyor. Hatırı sayılır bir miktar ekstra olarak kasaya giriyor. Ve halende girmeye devam ediyor.

Bakın bazen düzgün ihale deniyor. Ama işin trik noktasına değinilmiyor. Örneğin açma kapatma elemanı alınacak. 6 adet dersen. İhaleye 1000 firma katılır. 100 dersen 500 firma, 1000 dersen bir firma katılır. İşte sana adrese teslim ihale.

Bir ara 1100 Megavat saat ülkenin elektrik ihtiyacı vardı. 900 Megavat saat Aksa’ya alım garantisi verildi. Geriye kalan 200 saatte Kıb-Tek’e kaldı. Önerge verilmesi gerekirdi. Hatırladığım kadarı ile buna bazı elemanlar karşı çıktı. Birileri devreye girip imzalayın deyince, adamlar biz imzalamayız bizi görevden alın denildi. Neden 900 Aksa’ya 200 Kıb-Tek’e o da anlaşılmadı. Anlayan varsa lütfen bana da bunu izah etsin. Ve bu sürer durumun devamı için sanırım bir çaba sarf ediliyor.

Led sokak lambalarına, az kullanana çok yazan, çok kullanana az yazan ve evlere takıldıktan sonra ambarlarda ömür törpüleyen Manas elektrik saatlerine hiç değinmeyeceğim. Çin’den parça getiren ve bunu Türkiye menşei olarak gösterdikten sonra Kıb-Tek’e kakalayan sözde bazı eski yöneticilere hiç ama hiç değinmeyeceğim. Daha dile getireceğim çok şey var. Örneğin ihale karşılığı alınan Girne’deki rezidans ile milyon dolarlara yer darlığı nedeniyle şimdilik değinmeyeceğim. Ancak ah o Acopulko’nun özel odasının bir dili olsa ve oradan yenen yemekler sonrasında nelerin konuşulduğunu bizlere bir anlatsa diyorum.

Kıb-Tek bazıları için bir çiftlik. Bazıları için ise bir deniz. Bu çiftlikten otlanmayan, denizinden faydalanmayanlar keriz. Biz direklerin üzerinde hayatını riske atarak alın teri ile para kazanmaya çalışan çalışanların maaşına odaklanırken, millet ekmek kadayıfını üzerinde dondurma koyarak götürüyor. Biz kar kış o direklerin üzerinde hayatını riske atanların mesaisine takılıp ufak rakamlar denizinde yüzerken, birileri malı büyük götürme uğraşı içerisinde okyanusta yüzüyor.

 

Politika nedir?

çocuk babasına sorar: "baba politika nedir?"

Baba söyle der: bak oğlum, ben eve para getiriyorum, öyleyse ben kapitalistim. Annen parayı yönetir, öyleyse o hükümettir. Deden paranın doğru idare edilip edilmediğine dikkat eder, öyleyse o da sendikadır. Hizmetçi kız ise isçi sınıfıdır. Bizlerin ise tek hedefi vardır, senin rahatlığın. Dolayısıyla sen de halksın. ve altında bezi ile yatan küçük kardeşin ise gelecektir. Söyle bakalım anlayabildin mi?"

Çocuk düşünür ve o gece babasının anlattıklarını düşüneceğini söyler.

Gece yarısı çocuk uyanır. Çünkü küçük kardeşi altını pisletmiştir ve ağlamaktadır. ne yapacağını bilemeyen çocuk anne ve babasının yatak odasına gider. Annesi yalnız ve derin bir şekilde uyumaktadır, öyle ki onu uyandıramaz. Hizmetçi kızın odasına gider. Bakar ki >babası hizmetçi kızla yatmaktadır. Dedesi de pencereden gizlice onları izlemektedir. hepsi öyle meşguldürler ki çocuğun orada olduğunu fark etmezler bile. çocuk hiçbir şey yapamadan yatağına geri döner.

ertesi sabah baba çocuğa kendince politikanın ne olduğunu anlatmasını ister. "evet" der çocuk, "kapitalizm" isçi sınıfını kötüye kullanıyor... Sendika bunu seyrediyor... Bu arada hükümet uyuyor... halk ise dikkate alınmıyor... ve gelecek .. Okun içinde yatıyor! İste politika budur...

 

182392692_297662811844848_4746009813296626618_n-(1).jpg241788501_636091040705070_4574353136348481447_n.jpg158799071_879089539552063_8939485968527230585_n-002.jpg

 

Etiketler: , , ,
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler