• BIST 9031.82
  • Altın 2930.557
  • Dolar 34.467
  • Euro 36.2883
  • Lefkoşa 17 °C
  • Mağusa 17 °C
  • Girne 18 °C
  • Güzelyurt 15 °C
  • İskele 17 °C
  • İstanbul 16 °C
  • Ankara 10 °C

Taner Ulutaş yazdı... Gidilen yol ‘İlhak’ yoludur. Net.

Taner Ulutaş yazdı... Gidilen yol ‘İlhak’ yoludur. Net.
Taner Ulutaş yazdı... Gidilen yol ‘İlhak’ yoludur. Net.

 

Gidilen yol ‘İlhak’ yoludur. Net.

New York öncesinde, hem KKTC’de, hemde Güney’de çalışmalar hızlanırken açıklamaların bini bir paraya satılıyor.  ABD’nin New York kentinde 18 Eylül Cumartesi günü başlayacak temaslar ile ilgili olarak, Kıbrıs konusundaki pozisyonumuzu değerlendiren Cumhurbaşkanı Tatar, Türk tarafının, Türkiye’nin desteğiyle, savunulan “  iki devletli çözüm” modelindeki siyasetinden vazgeçilmeyeceğini açıkladı.

New York öncesi bu açıklamalar ile de yetinmeyerek, bir şirkete Anket yaptırıldı. Elde anket, New York’a gidilince, bakın halkın büyük bölümü ayrı devlet ister denilecek. Ve oraya korku salınmaya çalışılacak. Ve bugün dünya düzenini değiştirme gücü olan, ülkelerin ekonomisini yerinan yeksan eden devletlere, Aman Allah’ım dedirip ödünü koparttıktan sonra geri adım attırılacak. Bu düşünceye göre benim annem aslında babamdı.

Neyse iki ayrı devlet açıklamasına karşılık olarak, Güney Kıbrıs Başkanı Anastasiadis de, 1960 Anayasasının içerdiği %70’e %30 oranlarını içeren Üniter Devletten dem vurdu. Haaa Anastasiadis bunu önerirken, gerçekten dürüstmü davrandı? Bence hayır. Çünkü o da polyanacılık oynayarak siz ayrı devlet isterseniz bende Üniter devlet tezini ortaya koyarım diyerek korku salmaya çalıştı.

Güney bunun ile de yetinmiyerek, Fransa ile Larnaka açıklarında tatbikat yapmaya başladı. RMMO askerleri ile Mısır Komandoları ormanlık arazilerde eğitime hız verdi. Allah aşkına bu tatbikatlar ve eğitimin neyin nesi olduğunu biri bana söylermi? Vallahi ne onlarda nede bizde hayır var? Al birini vur ötekine.

1963 yılında başlayan kavga, gerek Akdeniz’in altındaki 20 Trilyon dolar değerindeki petrol için, gerekse Çin’in Ortadoğu üzerinden geçirmeyi düşündüğü ‘İpek Yolu’ ve gerekse Süveyş Kanalının genişletilmesi ile ticaret hacmi genişleyen bölgede stratejik öneme haiz ‘Batmayan Uçak Gemisi’ olarak nitelendirilen Kıbrıs Adası üzerinden emperyalist güçlerce devam ettiriliyor. Bu kavgada çok can kaybedildi ve çok kan aktı. Bir savaş çıkarsa daha çok can kaybedilip çok kan akacak. Çocuklarımıza torunlarımıza yazık olacak.

Buna bir örnekte Şht. Şevket Mustafa Gürsoy’dur. Şehitin cenazesi 57 yıl sonra geçtiğimiz gün ülkesine getirildi. İşkence gördüğü için ağır yaralı olarak götürüldüğü Mersin’de hayatını kaybetmişti. Yıllar sonra geldiği ülkesinde eşinin yanına defin edildi. Defin edilirken, bir gavur kellesi bir kin ödemez, şiiri haykırarak söylenmedi. Ama Vatan, Millet, Sakarya nutukları, işkembe-i kübradan sallandı. Cumhur ve Başbakan elde kürek mezara toprak atarken, söylemler ile yeri göğü inletti. En kötü barışın en iyi savaştan iyi olduğu unutularak şövenist söylemlerin bini bir paraya satıldı.

Şimdi eğri oturalım ama doğru konuşalım. New York’ta, BM ve bazı ülkelerin duruşumuzdan ödlerinin koptuğunu ve bize tamam be ne haliniz varsa görün dediklerini farz edelim.  Peki, söylemleri ile şimdiki devletin suyunu çıkartan devlet böyüklerimizin, kuracağı devlet şimdikinden daha mı iyi olacak?

Biraz açarsam, rahmetli Özal’ın ‘Benim memurum işini bilir’ diyerek rüşveti kamuda üstü kapalı yasallaştırdıktan sonra, bizde de alışkanlık haline gelen işini bilir durumu sonrasında birçok devlet dairesinde avucu açık doldurulmasını bekleyen bazı memur ve üst düzey yetkililerin yeni devlette avuçları kapanacak mı?

Ne bileyim ülkeyi yönettiğini sanan ve KKTC Bol Kepçe lokantasından çukur tabaklarını korkusuzca dolduran o böyük böyük efendiler tabacıklarını artık doldurmaktan vaaz mı geçecek?

Güvenlik Kuvvetlerine bağlı Polis, Başbakanlığa mı bağlanacak? Veya KKTC Merkez Bankası yönetim kurulu başkanı ile yardımcısı Kıbrıslı Türk mü olacak?

Partilere yakın olanların gıccaccık ve oğlancıkları torpilsiz mi işe alınacak?

İnsan hayatlarını tehlikeye atan yüksek gerilim hatları Çarşı Pazar ve Apartmanların arasından geçirtilmeyecek mi?

Vatandaşlık emir demiri keser yasasına göre değil, Meclisin oylayıp hayata geçirdiği ve Mahkemelerin uyguladığı yasalara göre mi verilecek?

Zam kazıkları ufalıp, maaş baremleri yükseltilip, sürünme moduna geçen  asgari ücretli ile orta direk, emekleme moduna mı yükseltilecek?

Bakanlıkları yeni devlette şimdiki gibi müdürler mi, yoksa artık bakanlar mı idare edecek?

Güney’de 5 bizde ise 25 dairenin koridorları arşınlanarak gerçekleşen yatırımların hayata geçirilmesi için yeni bir sistem mi yaratılacak?

Saldırılar karşısında bile duruşunu santim değiştirmeyen ve dik duruşu sergilemeye devam eden Başsavcılık ile Mahkemelerimiz yeni kurulacak devlette saldırının hedefi olmaktan çıkartılacak mı?

KKTC’nin en güvenilen kurumu konumunda olan Mahkemeler ve Başsavcılığın Personel eksikliği ve bina gereksinimi halledilip en azından Mukayyitliklerde dosyaların kaybolmaları önlenecek mi?

Merkezi Cezaevinde aşılan kapasite sonrasında,  sinema salonu ve mescidin koğuşa çevrilmesine yeni kurulacak devlette önüne geçilecek mi?

Türkiye’de uygulanmaya çalışılan, 4-6 yaş grubundaki çocuklara mecburi din ve kuran kurslarının yeni devletimizde de uygulanması için yapılan baskılara göğüs gerilecek mi?

Türkiye’de, protokolde bilmem kaç sıra yükseltilerek Genel Kurmay Başkanının bile önüne geçirtilen ve yeni ‘Şeyhülislam’ nitelendirilmesi yapılan Din İşleri Başkanı Ali Erbaş bizim de Şeyhülislamımız mı olacak?

SMA Tip-1 hastası Asya Bebek, Türkiye yetkililerinin tedavi masraflarının karşılanacağı sözü verilmesine karşın, Vatandaş olmadığı gerekçesi ile verilen sözden ‘Cırlaması’ yeni devlette artık olmayacak mı?

Yeni devlette Cumhurumuz, Boşbakanımız ve bakanlarımız içte Hard Rock müzik gibi ses verirken, Analarına karşı kasetin teybe dolanması gibi ehm grrrm gibi ses vermeyecek mi?

Bakanlarımız bir başka ülkenin başkanının fırçası sonrasında ‘Emredersiniz efendim’ demeyecek mi?

Yok, ayni tas ayni hamam gidilecekse veya Kare As karşısında iki sidikli yedili gibi ezik durulup, Cuma Namazındaki gibi iki büklüm durduktan sonra, bel uzun süre düzelmeyecekse,  boş verin ben almayayım. Çünkü ondan sonra gidilecek yol ‘İlhak’ın yoludur. Net.

 

ÇAPKIN SÜRÜCÜ

Çapkın bir sürücü çok güzel bir otostopçu kızı arabasına alır. Yolculuk bir ağaca bindirmekle son bulur. Yoldan geçen bir köylü kaza yerine gelir ve sürücüye ucuz atlatmışsınız. Arkadaşınız da öyle. Kız çayıra fırlamıs ama sapasağlam.

Iki büklüm sürücü ağlamaya başlar. – Evet o sapasağlam ama ben degilim. Gidin bakalım elinde tuttuğu ne?..

 

163897746_192758618989494_3321467508596027321_n-001.jpg241761798_3192960740937251_4415542114444846503_n.jpg156161077_496296858048074_5367937193987284018_n-(1).jpg

Etiketler: , , ,
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler