• BIST 9031.82
  • Altın 2930.557
  • Dolar 34.467
  • Euro 36.2883
  • Lefkoşa 20 °C
  • Mağusa 19 °C
  • Girne 20 °C
  • Güzelyurt 17 °C
  • İskele 19 °C
  • İstanbul 17 °C
  • Ankara 13 °C

Taner Ulutaş yazdı.. Kurultay,Türkiye gezileri, Singapur Masalı ve New York!..

Taner Ulutaş yazdı.. Kurultay,Türkiye gezileri, Singapur Masalı ve New York!..
Taner Ulutaş yazdı.. Kurultay,Türkiye gezileri, Singapur Masalı ve New York!..

Kurultay,Türkiye gezileri, Singapur Masalı ve New York!..

Etleri bir kazanda kaynamayan, birisi Van’a, diğeri Karaman’a giden iki lider, dostlar alış verişte görsün misali, anlaşmamak için New York’ta, gitti. Müzmin düşman komşuların anlaşarak geri döneceklerine yönelik benim inancım yoktur.

Anastasiadis 1960’a dönüşün olmayacağını bile bile, 1960’a dönüşü dile getiriyor. Bizimkiler hadde be gumbarro gel bunu kabul ettik dese, elindeki Kıbrıs Cumhuriyetinin yarattığı gücü paylaşmak istemeyeceğinden, bir mahana bulup, Asena’ya taş çıkartacak göbek dansı ile ondan da kıvıracağından kuşkum yoktur.

Haaa Anastasiadis peki neden bunu diline doluyor derseniz, yarın dış güçlerin zoru ile bir federasyon tezi ortaya atılırsa, karşılıklı al ver sürecinde, devlet tezimize karşı, pazarlık olarak kullanmak istiyor derim. Unutmayın Anastasiadis’te taktik çok. Dün, federasyon dışında bir çözümü de görüşürüm diyen ve iki ayrı devlet tezini TC Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu’na, görüşebilirim diyen Anastasiadis, bir süre sonra ‘Cırlayarak’ yok ben böyle bir öneri yapmadım demişti.

Anastasiadis’e karşılık, Türkiye’nin dümen suyundan çıkmayan Tatar, New York’a ayrı bir devlet tezi ile gitti. Sanırım bizim tezimizde gerçekçi olmaktan uzaktır. Çünkü Win to Win yani sende kazan bende kazanayım da tek bir kazanan yoktur. Bir tarafın  tek taraflı kazanımı da kabul görmez.

Peki, AB’nin Almanya ve Fransa liderliğinde, ABD’nin İngiltere hatta Türkiye birlikteliğinde bilek güreşi yaptığı bir ortamda, iki ayrı gücün ki buna Rusya’da dahil olabilir, lehine olmayacak iki ayrı devlet tezi kabul görür mü? Biri kabul ederse diğeri kabul etmez ve bu iş baddoz olur derim.

Kurultayda destek sağlamak için Türkiye’yi arşınlayanlar, İki ayrı devlet diyor. Peki, iki ayrı devlet derken, altını dolduruyormu? İki ayrı devletten oluşacak bir Kıbrıs’ta, ‘Mavi Vatan’ olarak nitelendirilen, Doğu Akdeniz’de, KKTC’nin yanısıra, dürterek uyandırdığımız ve milyon dolarlar harcayarak, sismik araştırma gemileri ile sondaj gemileri alan Türkiye’nin, haklarının ne olacağı ile ilgili çalışmalar yapıldı mı? Verilecek haklar diğer ülkelerce kabul görürmü?

 Ayrı devlet tezini ileri sürenler, 10 yıl öncesinde olduğu gibi, yine KKTC’yi Singapur yapacakları pilavını ısıtıp masaya koydu. Bu pilav ekşidi ve koktu. Bunun UBP kurultayı için ısıtıldığını anlamamak için beyin özürlü olmak gerekir.

Kaldı ki, KKTC’yi serbest bölge yaparak bir Singapur yapacaklarını öne sürenler, bu konuda konunun uzmanlarını barındıran üniversiteler, ekonomistler ve sivil toplum örgütleri ile görüşüp bir alt yapı hazırladılar mı? Hükümet içinde konuşup partiler arasında konsessüs sağlandı mı? Ne bileyim Ekonomiyi ilgilendirdiği için Ekonomi Bakanı Arıklı ile istişarede bulunuldumu?

Sanmam, çünkü UBP her zamanki gibi ben yaptım oldu mantığı ile hareket ediyor. Bugün hükümetin başı olmasına ve alınan kararlarda sorumlu olmasına karşın, yakıt ile ilgili ortağını küçük düşürücü açıklamaları ile zorda bırakan, sadece kurultayda kazanmayı düşünen bir Başbakan, bu tür ince işleri düşünmez kanaatindeyim.

Bugün bir devlet olduğumuzu iddia ettiğimiz noktada, bir yakıt tahlilini bile Mersin’e gönderiyoruz. Aşı noktasında, Türkiye haricindeki ülkelere gidecek insanımızın barkotlarını Rum Kesimine göndererek, gelecek onaya kadar, onlara stres ve eziyet çektiriyoruz. Bu sorunu tanınan bir ülke olan Türkiye ile konuşarak, Adapass’lara verilecek denklik ile halledilmesini bile beceremiyoruz.  Ama bunca yapılacak işlere karşın, kurultayın kuyruğunda gitmeyi, sanki çok gerekliymiş gibi ‘Saray’ ile külliyesini konuşmayı becerebiliyoruz.

Neyse, İngiltere’nin AB’den ayrılması sonrasında,  dünyada ve bölgemizde ülkeler yeni ittifaklar kurmaya başladı.  AB ordusu kurmaya çalışan Almanya ile Fransa'nın başını çektiği AB bir tarafta, ABD- İngiltere ise diğer tarafta duruyor. Ve Türkiye’yi de yanlarına çekmeye çalışıyor.

Bu konuda üstü kapalı savaş başlamış durumda. Bunun bir örneğini, Avustralya’nın, Fransa’dan satın alacağı silahlardan vazgeçmesi sonrasında gördük. Peki, son derece önemli stratejik bir konuma sahip, özellikle savunma sanayine müthiş bir yükseliş gösteren Türkiye’yi, kendi saflarına çekmeye çalışan devler ligi takımları, stratejik öneme haiz batmayan uçak gemisi Kıbrıs için rahat durur mu?

Durmayacakları, Türkiye’yi yakın markaja almalarından bellidir. Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’ye, Sudan Devlet Başkanına, Gine devlet başkanına yapılan darbeler ile PKK ve IŞİD gibi belalar ile uğraştırılması, içteki Brütüsler tarafından hançerletilmesi buna örnektir.

Askeri kaynaklara yakın bir dostum, geçen gün, Suriye’de şehit edilen iki askerin Suriye’nin İdlip kentinde, çarşıda devriye görevi yaparken kaçırıldıklarını, Suriye’den göç edip, Gaziantep’te iş yeri açan, muhtemelen devletten de yardım alan IŞİD’in sözde Kadısı bir Suriyeli tarafından verilen ‘yakın’ fetvası sonrasında yakılarak şehit edildiklerini iddia etti. Askerler çarpışmada vuruldu denildi. Tabi bunun doğruluk derecesini araştırma, Türkiye istihbaratına düşer.

ABD’nin bütçe açığı 3 trilyon 250 milyar dolar. Bunun 6-7 seneye kadar 10 trilyona çıkacağı öne sürülüyor. Dış borcu ise ödenmesi çok zor olarak nitelendirilen, 28 trilyon doları aştı. Kısacası paraya şiddetle gereksinimi var. Ve Ortadoğu petrolü ile Akdeniz’in altındaki 20 trilyon dolarlık petrolü alma niyetinde. Bölgede etkili olmak ve Türkiye’yi yanına çekmek için Lozan anlaşmasını hiçe sayarak, Yunan Adalarını silahlandırıyor. Son olarak da Girit adasında ikinci bir üs kurma planı yapıyor. Türkiye’yi yanına çekemezse, muhtemelen ‘B’ planı uygulamaya çalışacak.

Bölgemizde bunlar yaşanırken ve ciddi tehlikeler sarmalı bizide yakından ilgilendirirken, bizimkilerin Türkiye’yi arşınlaması, kurultaydan başka bir şey düşünmemesi ve damda gezer takyanoz vur beline kazmayı modunda hareket etmesine, sanırım söyleyecek söz bulunmaz.

Ve böylesi bir ortamda KKTC yetkilileri bu duruşları ile ayrı bir devleti, federasyonu veya Üniter devleti konuşabilirmi dersiniz?

 

 

 

Seni seviyorum

10 kişiyi öldürmekten ömür boyu hapis mahkumu olan adam hapisten kaçar.

Kaçarken önüne çıkan bir eve girer ve yataklarında uyumakta olan bir çifti esir alır.

Adamı bir sandalyeye, kadını da yatağa bağlar. Bir an etrafına bakınıp kadının üstüne atlar ve boynunu öpmeye başlar.

Aradan bir dakika bile geçmez, mahkum yeniden ayağa fırlar ve odayı terkeder. Bunun üzerine adam karısıyla konuşmaya başlar: -

 "Sevgilim, bu adam yıllardır kadın görmemiş. Boynunu nasıl öptüğünü gördüm. Sanırım geri gelince seninle birlikte olmak isteyecektir. Aman ne derse yap, onu sinirlendirme, sadece memnun olmasını sağla ki burdan sağ çıkabilelim.

Unutma ki hayatımız buna bağlı. Dayanıklı ol ve unutma, seni seviyorum!" Kadın bu sözler üzerine gülümser ve sakince konuşur: -

 "Haklısın sevgilim bu adam yıllardır kadın görmemiş ama o sırada benim boynumu öpmüyor, kulağıma senin çok yakışıklı olduğunu, seni çok beğendiğini söylüyordu.

Hemen ardından da bana vazelinin banyoda olup olmadığını sordu. Dayanıklı ol ve unutma, ben de seni seviyorum

 

221552314_2029850687371334_964838871735098299_n-(1).jpg242387404_381010700291836_1292668295743040176_n.jpg54379880_355193631754870_4064167169536032768_n-001.png242445199_1058921781520966_4966111942484188969_n.jpg

Etiketler: , , ,
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler