Siyaset arenasında kazan kaynamaya başladı. Kusura bakmayın ama erkek ve adamın aynı cinsin iki farklı tür olduğunu Meclis Başkanlığı seçimi bize göstertti. UBP parti kararı ile aday gösterttiği Resmiye Canaltay’a dün yine sahip çıkmayarak, parti seni seçmesine seçti ancak biz milletvekilleri olarak seni Meclis başkanı olarak görmek istemiyoruz diyerek ‘Kırmızı kartı’ ikinci kez göstertti.
Tabi kırmızı kart sonrasında ortalık karıştı. Sinirlenen, Resmiye Canaltay’ın oğlu Derviş Canaltay, önce paylaştığı ve sonrasında sildiği paylaşımında bazı UBP Milletvekillerini, FETÖ’ye destek verip hacı olmakla, bazılarını da kaçakçılık ile suçladı. Sonrasında da hodri meydan çekerek seçimde görüşürüz dedi.
Dedesi Derviş Eroğlu’nun adını taşıdığı, Derviş Canaltay’ın, bu paylaşımı belki yıldırım olarak yere düşmedi. Ve sadece gök gürültüsü olarak kaldı. Ama esas gök gürültüsü ve sonrasındaki yıldırım, Başbakan Ersan Saner’in açıklaması sonrasında geldi. Makamına çağırdığı ve Resmiye hanımı destekleyin dedi vekillerin, istediğini yapmaması sonrasında, muhalefete seçim tarihini belirleyin çağrısında bulunarak, aba altında sopa göstertmekten öte, gök gürültüsü ile yıldırımın yakında düşeceğini göstertti.
Şimdi eğri oturalım ama doğru konuşalım. Terazinin kefelerini eşitleyip bir tarafa tak diye vurmasını önleyelim. Resmiye hanımın aday gösterilmesine gerek UBP içerisinden, gerekse halktan birçok kişi önce ses çıkartmadı. Önceleri ses çıkartanların sesi de 3 desimetrede yükseğe çıkmadı. İlk kırmızı kart sonrasında, sesler yükselmeye başladı. Diploması gündeme getirilerek, hanedan sözcükleri telaffuz edilmeye başlandı.
Bununla da kalınmadı, DAÜ’den alındığı öne sürülen diplomanın gerçek olmadığı iddia edildi. DAÜ yetkililerinin açıklamaları da bunu doğrular nitelikte olunca, bukez Cumhurbaşkanının ülke dışına gitmesi sonrasında, diploması tartışılan birisinin o makama nasıl vekalet edeceği öne sürülmeye başlandı. Ombudsman Emine Dizdarlı da yaptığı açıklamada, Resmiye Canaltay’ın seçilmesi hukuka aykırı dedi.
Peki, bu kadar ismi tartışılan ve ikinci kez ‘Red’ oyları verilen Resmiye hanımda, başta Başbakan Ersan Saner ve bazı parti yetkilileri neden ısrar ediyor dersiniz? İşte bunu anlamak mümkün değil. Almaz be annem bu harita bu Kıbrıs’ı diyenlere, sorry be annem aldıracağız diyerek ısrar etmek sanırım partinin oylarını erozyona uğratacak.
3’lü koalisyon hükümeti, kuruldu. Hükümetin, lokomotif partisi olarak UBP görünüyor. Ancak lokomotifin, raylar üzerinde gitmesini sağlayan tekerleri kırık. Kömür kazanı patlak ve Makinistleri bir birine kürek sallamak için fırsat kolluyor. Elektrikli olduğu öne sürülen ancak kovboy filmlerinin kömür ile giden trenlerini anımsatan ve ağır aksak giderken, birde koyu duman çıkartıp, öksürüp hapşıran, lokomotifin, siz salimen perona gideceğini sanıyormusunuz?
Genel kurulda kim başkan olacak tartışmaları ile başlayan ve Meclis Başkanlığı adaylığında doruğa ulaşan tartışmalar, muhtemelen 4-5 adayın yarışacağı, Haziran ayındaki, genel kurulda, sanırım doruğa ulaşacak. Genel Kurul bittikten sonrada fırtınalı denizin durgunlaşacağını tahmin edenler sanırım orada da yanılacaklar. Çünkü Ekim ayında veya daha erken bir tarihte yapılacak bir genel seçimde, bugün FETÖ’ye destek veren ve Hacı olmakla suçlananlar, kaçakçı olarak gösterilenler ile hodri meydan çekenler, karşı karşıya gelecek. Ve o zaman kozlar paylaşılacak. İşte o noktada da yandı gülüm keten helva şarkısını bolca dinleyeceğiz. Kısacası UBP’de kavga büyük. Haziran ayında yapılması kararlaştırılan genel kurulda birde Başbakan Ersan Saner, tekrar başkan seçilmezse siz o zaman cümbüşü seyredin.
Ancak diğer partilere baktığımız zaman birkaçı hariç onlarda da denizin dalgalı olduğunu hatta bazılarında dalga boyunun hatırı sayılır bir yükseklik arz ettiğine tanık oluruz.
Son günlerin en sakin partisi sanırım CTP’dir. Cumhurbaşkanlığı seçiminde partinin oyunu koruyan ve devlet gücünü kullanan Başbakan ve Cumhurbaşkanına karşı devlet gücünden yoksun olarak yarışırken, çok iyi bir oy ile seçimi bitiren Tufan Erhürman’ı koltukta en rahat parti başkanı olarak görüyoruz. %21 küsurluk oyu, diğer adaylara göre çok iyi olarak yorumlanan Erhürman’ın, muhalefet ederken takdir toplaması, CTP saflarında Tsuanmi’yi geçtik 3-5 metre boyunda dalga bile beklenmemesine neden oluyor.
TDP’de ise Mehmet Harmancı’nın ben seçimde yokum demesi ve önceliğim LTB başkanlığı diyerek, LTB’yi işaret etmesi, Cemal hocanın elini güçlendirdi. Dolayısıyla orada da pek bir çekişmenin olacağı ön görülmüyor. Erken seçim öncesinde, tek kişilik solo yerine bunu çok sesliliğe dönüştürüp muhalefetini zenginleştirirse sanırım mevcut oylarını da yükseltebilir.
Ancak, YDP için ayni şeyi söylemem galiba pek mümkün olmayacak. Fil ile yatağa girenin ezileceği bilinmeli. UBP ile yatağa giren HP kaburgaları kırık, kafa tasında çatlak ve kırık kaburgalarının battığı ciğerlerde kanama baş göstererek bu yataktan çıktı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde 3 vekilin Adios demesi sonrasında erozyona uğrayan ve bugün 9 milletvekilini bile çıkartmayacak görüntüsü yansıtan HP’yi örnek alması ve gardını ona göre alması gerekir.
YDP Başkanı Erhan Arıklı ile siyasi görüşlerimiz çok farklı. Bu nedenle canlı yayınlarda bile tartıştığımız olmuştur. Ancak hükümet içerisinde en sağlam duruşu onun sergilediğini söylemek durumundayım. Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek söz konusu ise, yolsuzlukların üzerine giderken, pahalılığı nasıl düşürürüm. Denetimi nasıl sağlayıp indirim uygularım diyen yine o. Türkiye ile Enterkonnekte sistemi hayata geçiririm ve halkı elektrik konusunda nasıl rahatlatırım diye düşünen yine o. Elektrik üretme konusunda da güneş, gaz ve çöpten elektrik üretme gibi farklı alternatifleri hayata geçirmeyi düşünen ve girişimde bulunan yine o.
Evet siyasi görüşlerimiz nedeniyle ayağına takoz koymayı bizim gibi farklı düşünenler yerine, sepetteki yengeçler, sepetin dışına çıkmaya çalışan yengeçleri nasıl bacağından tutup aşağı çekmeye çalışıyorsa, parti içerisindeki yengeçlerde onu bacağından aşağı çekmeye çalışıyor.
Birkaç ay sonra YDP’nin genel kurulu var. İhale yolsuzluklarında adı geçen ihale yolsuzluk baronları, ellerini ovuşturarak, şimdiden harekete geçti. Yükselme devrini yaşayarak ilk seçimde 2 Milletvekili çıkartan ve yükselişini sürdüren YDP’de pandeminin yarattığı bir ‘Duraklama’ dönemi yaşanıyor. Osmanlı’nın yükseliş devrinden sonra yaşadığı duraklama ve sonrasındaki gerileme devri, YDP’de hafif hafif yaşanmaya başlanan ve baronların başını çektiği tartışmalar sonrasında yaşanabilir. Partisine yükseliş devrini yaşatan Arıklı’nın yerine göz dikenlerin, bunu kavgaya dönüştürmesi halinde, YDP yükselme devrinden gerileme devrine dönebilir. Buda sanırım YDP’nin 2 Milletvekilliğinden sıfır milletvekilliğine inerek, sıfırlanması demektir.
***
Şöförlüğünü Papa yapıyor
Amerikaya gezmeye giden Papa, otelde canı sıkılmış ve şöföründen limuzinin anahtarını alarak dolaşmaya çıkmış. Bir ara kırmızı ışıkta çıkınca, Papa’yı Polis durdurmuş. Memur bir bakmış arabayı Papa kullanıyor,yüzü bembeyaz olmuş ve hemen amirini aramış.
Amirim çok mühim birini durdurdum ne yapayım?
Başkan yardımcısı mı?
Hayır?
Başkan mı?
Mühim biri efendim çok daha mühim biri.
Çok daha mühim kim var yahu Papa’yı mı durdurdun?
Valla kim olduğunu bilmiyorum amirim
Ama şöförlüğünü Papa yapıyor.
***
GÜNÜN FOTOSU
GÜNÜN SÖZÜ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.