Sahibine Mesajlar
Sn. Faiz Sucuoğlu, insanlar alışkanlıklarının esiridir. Stokçulara Hanya’nın Girit’te Konya’nın Türkiye’de olduğunu öğretmek için gerekli cezaları vereceğiz dediniz. Erdoğan, konuştukça döviz şaha kalkarken, maşallah siz konuşunca marketlerde süt, akaryakıt istasyonlarında benzin ve mazot kalmıyor. Gatriyaba, Erdoğan susmuyor. Bari Faiz ovlucuğum sussun dedi.
**
Sn. Fikri Ataoğlu, DP baraj altında kalıp boğulacak. Ve helvası yenecek diyenlere orta parmağınızı kaşıyarak cevap verdiniz. Sn. Ataoğlu, kaptanın hası fırtınalı havalarda belli olur. DP transatlantiğini o fırtınalı havada, mercan kayalıkları arasından geçirterek, güvenli limana taşıdınız. Gatriyaba, sıra seçim sonrasında Allah diyerek haykırmaya geldi dedi.
**
Sn. Sunat Atun, Maratonun ilk etabını, müthiş bir foto finiş ile birinci olarak bitirdiniz. Özelde Mağusa, genelde tüm bölgelerdeki gücünü bilen efendiler, seni kenara çekerek güç yönünden paslanmanı beklediler. Ancak yarıştan daha güçlü çıkarak organik enginarın göbeğini yerken, bazılarına da sapını bıraktın. Sen İN olurken onlar OUT oldu.
**
Sn. Oğuzhan Hasipoğlu, UBP’de idareye zaman zaman ya doğru insan denk gelmiyor ya gelen insan yanlış çıkıyor. Galiba bu defa, gerek gösterilen ilgiden, aylarca ödenmeyen faturaların ödemesinden, gerekse yakalanan havada payı olan senden dolayı UBP hedefi 12’den vurdu. Savaşı zenginler çıkarır, yoksullar ölür tamam. Da, partileri de kanayaklılar değil, aklı ile yönetenler zirveye çıkartır.
**
Sn. Orhan Durgun, YDP’de sırtını dayadığın bir dayın. Karnına vurulunca ah arkam diyeceğin bir amcan ve ayağın kayınca seni sırtlayıp kaldıracak bir ‘Yeğen’ olacak imasında bulundun. Ve YDP’de başlayan yaprak dökümüne dâhil olarak, ailece istifa ettik dedin. Sevgili Orhan, rüzgâr sert esiyorsa, bırak söğüt düşünsün. Halkın Çınarına zaten bir şey olmaz.
**
Sn. Boysan Boyra, bağ çapa, tarla sapan, Meclis-i Mebusan da hukuk işlerinin guguk olmadığını ispatlayan hukukçu ister. Tabi ürünün iyi olması için, bu işleri iyi bilen ustanın şart olduğu söylenir. Ayşaba, herkesin diş fırçası vardır. Ama onu düzenli olarak kullananlar azdır. akıl, zekâ, yetenek de bunun gibidir. Boysan ovlucuğum maksılını seçilince kullanacak dedi.
**
Sn. Filiz Uzun, TDP Milletvekili adaylığınız hayırlı olsun. Yaşlanarak değil, yaşanarak tecrübe kazanılır. Zaman insanları değil. Armutları olgunlaştırır. Hemşirelerimizi de, sağlıkta yaşanan tecrübeleri olgunlaştırarak halkın baş tacı yaptı. Sn. Uzun, Kötülük görmeyince iyiliğin, Yaşlılık olmazsa gençliğin, hastalık olmazsa sağlığın Yoksulluk olmazsa varlığın, hastalanmayınca siz beyaz meleklerin değeri anlaşılmaz.
**
Sn. Sevil Yönlüer, siyaset turşu suyu gibidir. İçenin midesi bulanır, içmeyenin ağzı sulanır. Siyasete girdikten sonra Meclise girmeye çalışırken, UBP’de Şerife hanımın kontenjan adayı olmasıyla sulanan ağzınız yerine, liste dışı kalmanız nedeniyle mideniz bulandı. Geçmiş olsun
**
Sn. Enver Bahçeciler, aleyhindeki birçok iddia sonrasında ülkeden çıkıp gitmiştin. Gül bahçesindeki ısırgan otları gibi duran bu iddialar halen dururken aniden kalkıp ülkeye geri dönüş yaptın. Ve tutuklandın. Sevgili Enver, Sen senden istenenleri verdikçe dost görünen çok olur. Şimdi sen birilerinden yardım iste gör bak, hepsi birden nasıl yok olur.
**
Sn. Şerife Ünverdi, iylik yap denize at, balık bilmezse Allah bilir sözüne uyarak, kaçak durumuna düşen birçok insana iyilik yaptınız. Yaptığınız iyiliği siyasetteki bazı köpek balıkları bilmedi. Mahkeme koridorunda stres törpülediniz. Ancak partiniz iyiliği bildi ve 12. Sıradan sizi kontenjandan aday göstertti. Sizi ekmek arası köfte yapmaya çalışanlara avucunu yalattı.
**
Sn. Enver Öztürk, iyi bir hukukçu ancak iyi bir nişancı değil diyenleri yanılttınız. Gez, göz arpacık diyerek, Long Rifle (Piyade ) ile tek atışta turnayı gözünden vurdunuz. Ve YDP’den kontenjan adayı olarak Lefkoşa listesinde, birinci sıraya oturdunuz. Sn. Öztürk, parti karışık. İyi gün dostları koşarken, sizi pür dikkat izler. Düşmeyin, yoksa tekme basmak için bekleyen çok
Napolyon ve Namık Kemal
Namık Kemal elçiler toplantısı için Fransa'ya gider.
Toplantı sırasında Napolyon kürsüye çıkar ve karatahtaya bir daire çizer.
Hemen ardından fırlayan Namık Kemal daireyi ikiye böler.
Sinirlenen Napolyon dairenin ortasına kılıcını saplar.
Bizimkide gidip kılıcın üzerine iki şişe asar. İyice sinirlenen
Napolyon toplantıyı hızla terk eder. Ne olduğunu
anlamayan diğer elçiler , Namık Kemal'e ne olduğunu sorarlar.
Namık Kemal gülerek anlatır: ''Daireyi çizince dünya bizimdir.'' dedi.
''Ben ikiye bölünce yarısı bizimdir dedim.'' diye cevap verdim.
kılıcını saplayınca silah zoruyla alırız dedi ve bende şişeleri asınca :
''Ta.......mı alırsınız.'' dedim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.