Sahibine Mesajlar
Sn. Tufan Erhürman, Başbakan Sucuoğlu’nun temcit pilavı gibi günlerdir ısıtıp masaya koyduğu, UBP tek başına hükümeti kuracak söylemine, otur be gardaş oturduğun yerde, aç tavuk rüyasında kendini buğday ambarında, kedi de ciğerci dükkânında görür demediniz. Kriz üretim fabrikası Başbakan Sucuoğlu’nun, durmadan sürpriz yumurtalar ortaya çıkartmasını ciddiyetsizlik olarak nitelendirirken, Ercan Havaalanının Türkiye iç hatlarına bağlanacağını ise yumurtlanan son yumurta olduğunu ima ettiniz. Geçti Bor’un pazarı, bugün Pazartesi derken, hükümeti CTP kuracak dediniz. Tufan Hocam bazıları bazı şeyleri o kadar güzel söylüyor ki, inanmamamıza rağmen öyle ziyan olmasınlar diye öyle görünüyoruz..
**
Sn. Fikri Ataoğlu, müthiş atak sonrasında, ilk üçü zorlamanın verdiği özgüven ile hedef büyüttünüz. Modern dünyada sadece üretmenin bir ülke için yeterli olmadığını, ihracatta yapılması gerektiğini belirterek, DP’nin içinde olacağı yeni hükümet döneminde, İhracatı desteklemek ve artırmak için ihracat bankası, Eximbank kurulacağını vurguladınız. Fikri bakanım, hızına yetişemeyenlerin bedduaları sana işlemiyor. Dur durak bilmediğin bu pandemi döneminde virüs sana selam verip yanından geçip gidiyor ve sana ilişmiyor. Çok koşuşturmaktan nefes nefese kaldığında ölümü bile ırgalamıyorsun. Ne yapacağız seninle söylermisin?
**
Sn. Sunat Atun yahu biz Kıb-Tek’i dünyalar güzeli kız oğlan kız bıraktık. Geçtiğimiz 4 yıl içerisinde ellenmedik yerini bırakmadılar. Güzelliğinden eser bırakmadıkları elektrik kurumunu, bir zamanların ünlü fahişesi Abbas’ın Şerif’e döndürdüler. Sormadan gir ellemeden çıkma notu düşülen kapıdan girenler onu çirkinlik abidesine dönüştürdüler. Bakımını yapmadıklarından, sıkıntı yaşamasına neden oldular. Ayşaba, Pazar günü Sunat ovlucuğum o sandıktan çıkacak. Ve yeniden o koltuğa oturacak. Bozulanları düzeltmeye baksın. Baktı bozulanları düzeltmekte zorlanıyor, bozanları iyice açığa çıkartarak bozsun. Bu saatten sonra kimsenin gözünün yaşına bakmayı dert etmesin, onları pert etsin dedi.
**
Sn. Emine Dizdarlı, başarı ile yürüttüğünüz, Yüksek Yönetim Denetçisi (Ombudsman) görevinizin hitam bulmasından sonra, bizim bol keseden atma şampiyonu siyasilerimizin oluşturduğu hükümet mensuplarının suratlarına şamar gibi inen açıklamalarda bulundunuz. 6 yılda 7 hükümet gördüğünüz, Kamuda sistem yok dediniz. Dümeni kırılan rotasız gemi gibi seyreden KKTC’de, bazı şeylerin ne kaydını nede belgesini bulamadığınızı, Allah’a emanet günü birlik yaşadığımızı belirttiniz. Sn. Dizdarlı, otomatiğe bağladıkları zamlar sonrasında ettiğimiz beddualar bunlara işlemiyor. Deveyi avurdu ile götürmelerine karşın zehirlenmiyorlar. Virüs salgınından da etkilenmiyorlar. Karakterleri menfaatlerine göre şekillenenler, sandıkta kalıp siyaset arenasında mortoyu çekmiyor. Sahi bunlar ile ne yapacağız dersiniz?
**
Sn. Serhan Aktunç, DP Milletvekili adayı olarak, ülkemizin turizm ve tarihi değerler açısından başlı başına bir değerler ülkesi olduğuna vurgu yaptınız. Alçak gönüllü olmanız nedeniyle, bugüne kadar sorumluluk duygusu çerçevesinde bu değerlere hak ettikleri değerleri verdik. Değerlerimize, hak ettikleri karşılığı vererek, daha yüksek seviyelere çıkartmak için gecemizi gündüzümüze katarak çalıştık. Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatı olacak demediniz. Mütevazı davranarak, seçilmem halinde, hedefim bu değerleri daha yüksek yerlere taşımaktır demekle yetindiniz. Sn. Aktunç, bazıları yaptıkları ile incire vurulmuş küfürlerimizin kilidiyle oynarken, siz yaptıklarınız ile halkın kapsama alanından ve seçilmeye namzet listenin içinden çıkmadınız.
**
Sn. Orhan Tolun, Turizm ve Seyahat Acenteleri Birliği Başkanı, deneyimli bir Turizmci olarak, son zamanlarda körün yalnız tuttuğunu değil, tutamadığını arkalarından koşup yakalayarak öptüğünü ima ettiniz. Ve öptüklerinden, Londra’ya, Larnaka’dan 894 TL’ye uçulurken, Ercan’dan 5 bin Törkiş Lira cepleyşin yaptıklarını belirttiniz. Sizler karada yürütülen gemilerin kaptanları olarak, hangi teknelerin küreği olduklarını bilmedikleriniz tarafından, öğrencilerin de tatil zamanında fena öpüldüğüne vurgu yaptınız. Sn. Tolun insanlar alışkanlıklarının esiridir. Geçirtme alışkanlıklarına yakalanan bu arkadaşlarda alışkanlıklarının esiri oldu. Ama bir gün öptükleri tarafından öpüleceklerini de bilmeleri gerekir.
**
Sn. Turgay Deniz, Ticaret Odası başkanı olarak, büyük insanların gayeleri, diğerlerinin hevesleri vardır felsefesinden hareketle, AB’ye ihracı ile ilgili olarak Hellimin “Menşe İsimi Korumalı Ürün” (PDO) tescili için gerekli denetleme sürecinin tarafımızdan tamamlanmadığını belirttiniz. Hellimi AB’de tescil edip, pazarlamak gayesinde olan Güney, dünyanın en hızlı hayvanı ‘Çita’ gibi ilerlerken, gaye yerine hevesi olan bizlerin de kaplumbağa gibi laylaylom gitmemiz sanırım Hellim üreticilerini de sizi de rahatsız etmiş olacak ki, siyasi irade ve destek’ gerektiğine vurgu yaptınız. Turgay başkan, bizim eller göbekte bağlı ‘‘Evet Efendimci’ takımının, bir şeyide başaracaklarına yönelik heves ettiğim günlerim vardı. Ancak o günleri artık rahmetle anıyorum
**
Sn. Nazen Şansal, Bağımsızlık Yolu Milletvekili adayı olarak, dünyanın en güçlü vincinin bile yerinden kaldıramayacağı ve motor no pata pat diyen 95’lik ihtiyar pipisi gibi, iktidarda, iktidarsızlık yaşayan bazı ‘Emir Eri’ takımından bir değil, tam 4 çocuk yapmalarını istediniz. Federal çözüm derken, ekonomik krizin etkilediği emekçiler için kamusal toplu taşımacılık geliştirilsin dediniz. Sağlık ve eğitim ücretsiz olsun derken, avuç içi kadar kalan yeşilimiz için yangın helikopteri alınsın, Toplumsal adaleti sağlamak ve halkın temel ihtiyaçlarını ücretsiz olarak karşılanması için de %2’lik ultra zenginlerden servet vergisi alınsın ifadesinde bulundunuz. Nazen hanım, seçilmeniz halinde, her kadında bir cadı. Bir aptal. Bir melek ve bir prenses olduğunu ve neyi uyandırırlarsa onu göreceklerini bir zahmet bu efendilere bir gösteriverin.
**
Sn. Gürcan Erdoğan, sabah yatırım diyerek uyandığınız. Gece yatırken, be efendiler jeneratör alın. Karanlıkta kalıp halk olarak ‘Fanoz’ların esiri olacağız derken, dilinizde tüy bitmesine karşın, haykırışlarınıza kulak tıkayanlar, sizi milletin hedef tahtası yaptı. Kıb-Tek’in göz, gez arpacık denilerek target yapılarak, ruhuna Acem Aşiyan faslından güfte, küfürlü hicaz faslından beste yapılmasına dayanamayarak, bu durumun aslında kurumu idare eden yönetim kurumları ile siyasi erkin neden olduğunu açıklayarak doğru hedefi gösterttiniz. Sn. Erdoğan, sahip çıkamadığımız değere, bir gün bir başkası sahip çıkarsa, avuç içleri yalansın diye yaratıldı. Duygusal olarak halkı bitiren, zihinsel olarak çöktüren, ruhsal olarak öldüren bazı efendiler, buna izin vereceğimizi sanıyorsa yanılıyor.
**
Sn. Behçet Öznaçar, CTP milletvekili adayı olarak, gençlerimiz, sıkıntılar sonrasında ülkeden göç ederken, arkalarında gözü yaşlı anne ve babalarının yanı sıra, dede ve ninelerini de bırakıyor. İki kız çocuğunuzun hasretini çekerken, gözyaşlarınızı içinize akıtmanız, aday olmanızda en büyük etkendir dediniz. Ercan’ı, Türkiye iç hatları kapsamına sokmaya çalışan Başbakan Sucuoğlu’na da tepki göstererek, hemen istifa etsin ve kurmaylarıyla birlikte Kaymakam olsun ifadesinde bulundunuz. Behçet komutan, insanın giydiği elbise değil, taşıdığı karakter kaliteli olsun isteriz. Çünkü hayatın bazı ‘Püf’ noktaları vardır. Bunlara dikkat etmeyenler ‘Tüh’ noktalarında birini ısırınca onun birden sızısını duyar.
**
Sn. Ayşe Güler, elektrik ücretleri ile ilgili yaptığın haberde ‘En ucuz’ elektrik kuzeyde diyerek, seçim sonrasında Elektriğin cep yakacağını belirttiniz. Türkiye ile güney Kıbrıs’ın kilovat saat elektrik ücretlerine vurgu yaparken, keşke güzel bir araştırma ürünü olan haberine, bizim halkın aldığı ücretler ile güneydeki ücretlerin karşılaştırmasını da yapsaydın. Mesela Asgari ücretimizin Güney’e göre 451 dolar, Euro para birimine göre de 396 olduğunu belirteydin. Türkiye’de domates 3-4 TL’ye alınırken, bizde 10 TL’nin altına düşmediğini, ürettiğimiz patatesi bile ateş pahasına aldığımızı söyleseydin. Sevgili Ayşe, belki bugüne kadar bir pire için yorgan yakmadık. Ama önünden ısıran, ardından tepen o atı kıskandırmak için asla eşeğe de binmedik.
24 saatlik ömrün kaldı
Doktor hastasına aylar süren tahlillerin sonuçlarını açıklamaktadır.
-Size bir kötü, bir de daha kötü haberim var… Önce kötü haberi vereyim. Test sonuçlarına göre 24 saatlik ömrünüz kalmış. Adam yıkılır ve doktora dönüp :
- “Hayır olamaz! Fakat, fakat bundan daha kötü ne olabilir? Doktorun yanıtı kısa olur :
-Dünden beri size ulaşmaya çalışıyorum…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.