Sn. Erhan Arıklı, halkın tepki olarak sandığa gitmemeyi ciddi olarak gündemine aldığını savunarak hükümeti, seçimleri erteleme ve ekonomik sorunlarla daha fazla ilgilenme konusunda son kez uyardığınızı belirttiniz. Artan yerel bulaşın, halkı ciddi bir paniğe oktuğunu aylardan beri süregelen ekonomik krizin, binlerce insanımızı işsiz bıraktığını ve borçlu olan on binlerce kişinin, banka ve tefecilerin insafına bıraktığını dile getirdiniz. Halk böylesi büyük sorun ve sıkıntıları yaşarken, hükümetin seçimden başka bir şey düşünmediğine vurgu yaptınız. Erhan başkan, eskiden, birçoğumuz karanlıklardan ve yağmurlardan korkardı. Bizlere yaşatılanlar sonrasında şimdi ise yağmurlar gözyaşımız, karanlıklar sırdaşımız oldu.
**
Sn. Serdar Denktaş, 25 Eylül’de suyun adaya geleceğini düşünmem dediniz. Ümit ederim olur derken, tamirat lastiği patlak loforiyo gibi yampuri yampuri giden tamirat ile bu iş zamanında olmaz imasında bulundunuz. Ayrıca UBP İçerisinden de destek alıyorum. Ancak bu seçimler bitsin de kurtulalım dediniz. Nisan ayına seçimler ertelensin, öneriniz kabul edilmedi ve pandemi ile karşı karşıya kalındı. Sevgili Serdar, keçi can derdinde kasap et derdinde sözünden hareketle, halk geçim ve sağlığını koruma derdinde, bazı adaylar seçimde kazanayım koltuğa oturayım derdinde. Pencereden koltuğa ağızlarının suyu akarak bakan bu insanları hayata baktığı bence o pencereden, atmalı.
**
Sn. Ali Altınbaş- Sn. Sofu Altınbaş, Türkiye Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince sabaha karşı gerçekleştirilen operasyonda, iddiaya göre emniyet, deniz araçlarına uygulanan vergi muafiyetini suiistimal eden bir çetenin varlığını tespit ettiği öne sürüldü. Yapılan araştırmalarda çetenin gerçekte olmayan deniz araçlarına akaryakıt alıyormuş gibi gösterdikleri belirlenerek, 6 aylık süren çalışmada devletin 22 milyon lira zarara uğratıldığının ortaya çıkarıldığı iddia edildi. 35 şüpheli gözaltına alınırken, sizlerin de“Suç örgütü kurmak” “üye olmak”, “nitelikli dolandırıcılık”, “resmi belgede sahtecilikle’’ suçlaması ile soruşturma kapsamında gözaltına alındığınız öğrenildi. Sn. Altınbaş kardeşler, doru at ile dört nala şıngır mıngır para sesleri ile ahenkli bir şekilde giderken, birden ‘Detone’ olmak insanın canını fena yakar. Osmanlı zamanında borcunu adama sikke sikke (Yanlış anlaşılmasın Osmanlı parasıdır) ödetirken, eskiden olduğu gibi şimdi de devlete endek göndek yapana bunu sikke sikke (Osmanlı parası) ödetirler
**
Sn. Fatma Kişmir bir gazeteci olarak meslekte efsane olmak kolay değil. Çok uğraş ister. Emek ve sabır gerektirir. Birde dağarcığınızın dolu olup, dürüst ve cesur olmayı gerektirir. Kamp alanı kaçak, izinsiz diyenlere karşı Kamp – Der denetleme kurulu başkanı Kasım Uluçaylı’nın iddiaları çürüten belgelerini Genç TV’nin haberlerinde yayınlamanız, tarafsızlığınızı, teraziyi eşit tutup, doğru ne ise onu aktarmaya çalışmanızı geçtim, efsane nasıl olunuru gözler önüne serdiniz. Ben pencereye baktığım zaman camdaki kiri, pencereden baktığım zaman bahçedeki yabani otları görürüm. Maşallah bazılarının camı da bahçesine de bakılmazken seninki tertemiz.
**
Sn. Ahmet Soyalan, Salamis Kamp alanında yaşananlar sanırım, polisin literatüründe kara bir sayfa olarak kalacak. Polisin, meslektaşı olan iki polisin 8 yaşındaki çocuğunu darp etmesinin yanı sıra, kanser hastası bir kadını hastanelik etmesi sanırım hiçbir kalıba sığmaz. Kalp sorunu olan Berke isimli bir çocuğun, yüzünü gözünü Çarşamba Pazarına çevirmesi sanırım, polisliğin kitabının hiçbir sayfasında yer bulmaz. Polisin hasta insanları darp etme yetkisi sanırım yoktur. Savunma mekanizmasını harekete geçirerek, Polise müdahale ettiler derseniz, 8 yaşındaki çocuk polislerin ağzını burnunu kırdı. Fena hırpaladı doğrudur derim. Sn. Genel Müdür, karanlık aydınlıktan, yalan gerçekten kaçar. Asılsız iddialar öne sürüp, gak gak diyerek uçan kargalar sürüyle, ama kartallar yalnız uçar. Ve gün gelir hukuk karşısında o kargaların hepsinin hakkından yalnız başına gelir.
**
Sn. Burhan Kalın, geçtiğimiz gün saat 17.00 sıralarında, Dipkarpaz Polisi içerisinde, tutuklu bulunduğunuz sırada, Karadeniz Kültür Derneği Başkanı, Murat Zeki Civelek tarafından darp edilmek istendiğiniz öne sürüldü. Polis tarafından tutuklanan Murat Zeki Civelek’in, babanız ile kavga ettiğini ileri sürerek sizi darp etmeye teşebbüs ettiğine vurgu yapılıyor. Civelek’in İskele Polis Müdürlüğünde tutulduğu iddia edilirken, bu olay tutukluların artık polis karakollarında bile güven içerisinde olmadığını gösteriyor.
**
Sn. Mustafa Baturalp, yapmış olduğunuz açıklamada, Yeniboğaziçi Belediye Başkanı Mustafa Zurnacılara, şimdi sıra bizde, biz belediye önüne geliyoruz. Yumurta ikram edip sana siyah çelenk sunacağız dediniz. Ve belediye başkanına sorular sorup cevap isteyeceğinizi belirttiniz. Sn. Baturalp, ateş karşısında bozulmayan altın, altın karşısında bozulmayan kadın, kadın karşısında bozulmayan erkek ve üç kuruşluk menfaat için halkı karşı karşıya getirmeyen insanlar kalitelidir. Kalite ise insanları kırdıran değil, insanın yaşamına yapılan yatırımdır. Cümlem kimseye değil. Kimse üzerine almasın. Ünlü düşünür sözü olduğu için yazıyorum. Çakalların özgürlüğü Aslan yerden kalkana kadardır Mustafa başkan.
**
Sn. Ali Sanatkar, birkaç gündür Mersin’de olduğunu ve bir ilden diğerine gidemediğini söyledin. Türkiye kimliğin olmadığı içi sana Hes kodu verilmediğinden oralarda mahsur kaldığını belirttin. Mersin’den, İstanbul’a, seyahat edemediğini söyledin. Mersin valisinin bile yapamadığını, KKTC vatandaşı olanlara, KKTC Başkonsolosluğunun bir şeyler yapmak için uğraş verdiğini belirttin. Sevgili Ali, tanınmamazlığın yarattığı sorun ve sıkıntıları yaşıyoruz. KKTC For Ever dedik. Yavru sözleri ile beslendik. Genç bir delikanlı olmamıza karşın, prematüre bebekliği belledik. O zaman çekelim fişi bitirelim prematüre bebeğin işini diyelim.
**
Sn. Plumer Osman, susuzluğun hat safhada olduğu ve bir ton suyun tankerlerden 60-70 TL’ye alındığı bir zaman diliminde ağaç katliamlarının yapılmasını, haklı olarak doğru bulmadığınızı belirttiniz. Açıklamanızda, nasıl olsa memlekette su yok. Sökün asırlık ağaçları yerine beton dikin dediniz. Ve Çatalköy’de asırlık bir zeytin ağacının sökülürken fotoğrafını da yayınladınız. Gardaş, denetimin ve sorumsuzluğun tavan yaptığı ülkemizde, bir avuç kalan yeşili yangınlarla, asırlık ağaçları beton ile hakkından geleceğiz. Sonra dikeceğimiz apartmanlar ve sahillere yapacağımız villaları, Yahudi, Rus, Arap sırada kim varsa satıp mangırları cep yapacağız. Ve bunun adına da ticaret diyeceğiz. Dümeni iyi çevirmek için ‘Kaptan’ yapılanların rotası ‘Mercan Kayalıklarının’ üstüdür.
**
Sn. Kubilay Özkıraç, El – Sen başkanı olarak pamuk ellerini ceplerine sokmayan zenginlerin Robin Hood gibi hakkından geliyorsun. Yönetim Kurulunun, dur demesine karşın Sendikal Platformun da desteğini alarak, budama operasyonunu sürdürüyorsun. İçişleri Bakanlığının dal ve fazlalıklarını budarken imansız değiliz ama dinsizin hakkından imansızın geldiğini bildiğimizden 2 Milyon TL ‘cik kadar hakkınızdan gelmeyi becerebiliriz imasında bulundunuz. Büyükkonuk Belediyesi, turistik tesis derken, budamayı son sürat gerçekleştiriyorsunuz. Sn. Özkıraç, ekonominin dibe vurduğu bu günlerde, ödeme güçlüğü çeken halkın, anası ağlarken, papyonlu, takım elbiseli ve ağzında puro olanların, geride play back ve vokal yapması sanırım kabul edilmez.
**
Sn. Kasım Uluçaylı, hariçten gazel okuduğu ileri sürülen Mustafa Zurnacılara, sık sık bel canlı yayında karşılıklı program yapalım çağrısında bulunuyorsun. Son olarak, Genç TV’de canlı yayına katılan Zurnacılara gel canlı yayında kozlarımızı paylaşalım. Belgelerle el mi yaman yoksa beymi yaman ortaya çıksın dedin. Kasım komutan, yalan koşarak beş parmakları dolanırken, doğru Everest’i dolaşarak gelse bile haklılığı ortaya çıkar. Belgeler ile konuşacak olan ve bir ağır siklet boks şampiyonunu yansıtan senin karşına, Horoz Siklet dalında dövüş yapan bir boksörün çıkamayacağını bilmelisin. Birileri alacakaranlıkta sallama şampiyonudur. Biliyorum sen alaca karanlığı sevmezsin. Senin için, ya gündüz olmalı yada gece. 45’liği bir başka deyişle belgelerini tabanca niyetine çıkartırsan, kurşunu ya karşındakinin alnından vurmalı ya da namluda kalmalı. Yürek dediğin ya senin gibi olmalı ya da hiç olmamalı.
**
Sn. Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu, bar, şu bu gibi yerler kapatılırken, gece kulüplerini, yakın temas yok diye kapatmadınız. Vallahi kapatmamak ile çok haklısınız. Sayenizde artık çocuk yapmak için de yakın temasa gerek olmadığını da bu açıklama sonrasında öğrenmiş olduk. Vallahi benim oğlana, çocukları getiren leyleklerin numaralarını verdim. Bak oğlum, bir torun daha isterim, bu numaralardan leylekleri arayıver. Boşta olan sepet içerisinde bir torunu kapıp bana getiriversin. Sen boşuna yorulma dedim.
*****
Günün Fıkrası
Napolyon ve Namık Kemal
Namık Kemal elçiler toplantısı için Fransa'ya gider. Toplantı sırasında Napolyon kürsüye çıkar ve karatahtaya bir daire çizer. Hemen ardından fırlayan Namık Kemal daireyi ikiye böler. Sinirlenen Napolyon dairenin ortasına kılıcını saplar. Bizimkide gidip kılıcın üzerine iki şişe asar. İyice sinirlenen Napolyon toplantıyı hızla terk eder.
Ne olduğunu anlamayan diğer elçiler , Namık Kemal'e ne olduğunu sorarlar. Namık Kemal gülerek anlatır:
''Daireyi çizince dünya bizimdir.'' dedi. ''Ben ikiye bölünce yarısı bizimdir dedim.'' diye cevap verdim.
Kılıcını saplayınca silah zoruyla alırız dedi ve bende şişeleri asınca : ''Ta.......mı alırsınız.'' dedim.
*****
Günün Fotoğrafları
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.