Sahibine Mesajlar
Sn. Erhan Saner, Türkiye seyahatinizin olumlu geçtiğini, Fuat Oktay ile çektiğiniz fotoğraftan anladık. Yüzünüze Hülya Avşar’ı görmüş gibi duran gülücük, sanırım sizi el verdi. Görüşme sanırım bize aşı, yol ve su olarak geri dönecek. Kıbrıs’ta barış vardır. 1974’de barış sağlanmıştır dediniz. Madem öyle Anayasadaki, ateş kes durumundayız diyen ve askeri vesayeti çağrıştıran, 10. Maddeyi de kaldırın. Sn. Başbakan, Kuzey cephesinde yani Ankara’daki cephede sizin için asayiş berkemal. Ama UU BEE PEE cephesinde durum Allem gallem Mansura.
**
Sn. Tufan Erhürman, eh biraz geçte olsa yapılanlara androbi (ayıp) diyerek harekete geçtiniz. Gece şükran ile yatıp, sabah şükran ile kalkanlara, ne gurur, ne onur nede siyasi dik duruş bıraktınız, Tam bir yıkıma neden oldunuz fırçası attınız. Ezikler imasında bulunarak, ciğercinin kedisi bile ciğere salya dökerek bakarken, tekme savurup, beytambal dediğiniz zaman, onun bile yediği azardan utandığını, bizimkilerin ise aksine ellerinde peşkir habire onur, gurur ve dik duruşu silmeye çalıştıklarını demeye getirdiniz. Tufan Hocam, bugüne kadar zurnanın son deliği gibi ses çıkartan, akordu bozuk gitar gibi alakaya maydanoz sesler veren, sürekli do majör yerine La minörden girdiği şarkıda detone olan şarkıcılar gibi makam ve usul bilmeyenlere kulak verdik. Az daha kulaksız kalıyorduk.
**
Sn. Derviş ERoğlu Başbakanlık döneminizde Türkiye ile yapılan protokollerin birinde, TL kullanımı nedeniyle enflasyonun arttığı ve insanların fakirleştiği dile getirilerek para biriminin değiştirilerek KKTC’nin kendi para birimini hayata geçirmesi maddesi konmuştu. KKTC kendi para birimine geçmemesi halinde TL’den kaynaklanan değer kaybı sonrasında yansıyacak enflasyon ve pahalılılığın önüne geçilmesi bunun bir şekilde giderilmesi konusunda protokole imza atılmıştı. Her zaman protokeller imzalanıp tozlu raflardaki yerini aldığı gibi o konuda da sonuç marka megapse olmuştur. Sanırım o günden bu güne sıfır elde var sıfırı oynuyoruz. Sn. Eroğlu, dünyada hayaller Paris, bizde ise gerçekler Sarayönü. Ve dikili taş altı.
**
Sn. Erhan Arıklı, Türkiye’ye 100 ton yoğurt ithali için yaptığınız anlaşma, sütünü satamayan hayvan üreticimize destek sağlayacağı için memnuniyet yarattı. Ancak, Bertan Zaroğlu’nun, Voice Master Gramofonuna koyduğu, İkimiz bir fidanın iki ayrı dalıyız şarkısı bitmeden, Faiz Sucuoğlu’nun kazanması durumunda Türkiye’nin istemediği bir ismimle aynı hükümette olmayız diyerek, YDP’nin koalisyon hükümetinden çekileceğini belirttiniz. Bu durum sonrasında Batı cephesinde asayiş berkemalken, hafif esen rüzgarın şiddetli rüzgara dönüşmesine neden oldu. Sucuoğlu sağ ve sol cenahtan, Taçoy merkezden hücum ederek şiddetli rüzgarın, fırtınaya dönüşmesine neden oldu.
**
Sn. Resmiye Canaltay, hep dikkat edin, Kadının eli ağır, bakışı fenadır dedik. Ama dinletemedik. Bakanlığınız elemanlarının, Değirmenlik Polis Karakolu personeli ile işbirliği içerisinde, Girne dağ yolu olarak bilinen Değirmenlik-Çatalköy yolunda ağır vasıta denetimi yaptığını öğrendik. 15 ton yerine 25 ton yükledikleri kamyonları ile yollara yandım anam türküsü söyleyen bu efendilere, hak ettikleri cezaları keserek Hanya’nın Girit’te, Konya’nın da Türkiye’de olduğunu hatırlatmışsınız. Denetimlerin devam edeceğini ve yasalara uymayarak insanların canına, malına kast edenlere gereken cezaların verilmeye devam edileceğine vurgu yapmışsınız. Sn. Canaltay, zirveye yılan gibi sürünerek, kartal gibi süzülerek de çıkılır. Ne yalan söyleyeyim koltuğa oturduğunuz gün zirveye yılan gibi sürünerek çıkacağınızı, çıkarken de yara bere içerisinde kalacağınızı düşünenlerdendim. Ancak Kartal gibi zirveye süzülerek çıkmakta olduğunuzu görünce yanıldım. Bunu da kabul ediyorum.
**
Sn. Turgay Avcı, maşallah göl dibinde su eksik olmadığı gibi sizin skandal havuzunda da su şırıltıları bitmek bilmiyor. UBP’den ayrılanların kurduğu ÖRP’nin hükümet ettiği süre içerisinde, maşallah havuzun, suyu hiç bitmemişti. Hükümet bitti. ÖRP hükümetten gitti. Havuzda kurudu derken, şimdi de YÖDAK başkanlığınız sırasında, Netkent Üniversitesi Mütevelli Heyeti Sekreteri Cavit Tuna ile iş ortaklığı yaptığınız ve MŞ 17774 numarası ile kayıtlı bulunan T&C Technic Mechanic and Safety Services LTD şirketinin %50 hissesine sahip olduğunuz ortaya çıktı. DAÜ’de çalışan akademik personelin, ikinci iş yasağına da aykırı olan bu durum milleti şaşkına çevirdi. Turgay hocam, alışan can durmaz diyenleri haklı çıkartmak durumundan artık vazgeçseniz diyorum. Çünkü bugün elinizle yaktığımız ateşi yarın GÖZ yaşınız bile söndüremeyecek bilesiniz.
**
Sn. Cemal Tunceri, İsrail’in Gazze’de, Kudüs’te, kısacası, Filistin topraklarında, Filistinlilere yaşattığı insanlık dışı saldırıları çizimleriniz ile çok iyi yansıttınız. Büyük beğeni toplayan ve birçok dergide yer bulan çizimleriniz için bundan iyisi Şam’da kayısı yakıştırması yapıldı. Dünyanın kör, ABD’nin hem kör hem sağır, birçok ülkenin fago gözlükler ile göremediği insanlık dramını usta kaleminiz ile gözlerine soktunuz. Filistinliler için, kendi düşen ağlamaz. Ayaklarına prangayı kendileri koydu.Eli ile ettiğini boynu ile de çekiyorlar ifadesinde bulunulur. Ama bir hatanın insan yaşamına kast ettiği dünyada görülmemiştir denilmez. Tipi Tarla başı, egosu Nişantaşı olanlar çok. Mahallemizde havaalanı yok ama maşallah pilot çok. Bunlar Ozon tabakasına yakın uçtukları için ne dünyada yaşananları nede ülkemizde sizin gibi sanat ve kültür ustalarını görürler.
**
Sn. Sunat Atun, Genel Ortaöğretim Dairesi Yasası’nın 2’nci maddesinde yer alan ‘Okul’ tefsirinin değiştirilmesi ve önüne ‘İlahiyat Ortaokulu, İlahiyat Lisesi ve İlahiyat Koleji’ tanımlarının eklenmesi yönünde sunmuş olduğunuz öneri birçok kesimden tepki topladı. Birçok kişi bunu ‘Türkiye’de ne varsa burada da olacak’ söyleminin harfiyen yerine getirilmesine yorarken, bazı kesimlerde, sizin UBP başkanlığı için dini öne sürerek, Türkiye’den destek sağlamak istediğinize yorumladı. Ayşaba, bugüne kadar gökten Hülya Avşar yağsa, bizim başımıza Ayettulah Humeyni’nin bilemedin bademleme şakşakcısı cüppeli Ahmet hoca ile bazı tarikatların müritleri düşer dedi.
**
Sn. Özdil Nami, nihayet senin gibi sakin ve efendi bir insanı da baştan çıkartarak zıvanadan çıkarttılar. Saner’in Ankara ziyareti sırasında Fuat Oktay’ın, ‘KKTC ile ilgili sözlerine sinir oldunuz. Ama, Diyojen’in, Büyük İskender’e, “Gölge etme başka ihsan istemeyiz” sözünü söylemediniz. Havadan geçen her uçaktan topladığınız milyarlarca Euro ile Kıbrıs’ın yarısını tutmanıza rağmen, bizlere neden ‘Besleme’ diyorsunuz da demediniz. Gönderilen nüfusun sağlık ve eğitim sorunlarını halletmemize karşın ‘Nankörler’ nakaratını sürekli neden tekrarlıyorsunuz da demediniz. Ama anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az sözünü imasında bulunarak, iyiliğimizi istiyorsanız, seçimlerde orta çömlek olmaktan vazgeçin ve TL’nin bize verdiği zararı telafi edin dediniz. Sn. Nami, karar verdim. Bir daha dünyaya gelirsem cilalı taş devrinden bu tarafa geçmeyeceğim. İş yok, para derdi yok, kendini kaf dağında gören ve işkembe-i kübradan sallayan yok. Gir mağaraya yat uyu. Miss gibi.
**
Sn. Ahmet Kalkan, Yüksek Mahkeme Başkanı görevinizden emekli olmanıza bir yıl gibi bir zaman dilimi kalmıştı. Ancak bu süreyi beklemeden istifa ettiğinizi öğrendik. Belli ki, sizi istifa ettirecek kadar önemli neden ve sebepler var. Sizin gibi düzgün ve değerli bir yargıcın istifa etmesi özelde Mahkemeler için genelde Kıbrıs Türk halkı için çok büyük bir kayıptır. Ve Mahkemenin sizin gibi full çeken bataryaları nedeniyle halkın kalplerinin en müstesna bölgesindeki kapsama alanından çıkmayan değerli yargıçlara büyük ihtiyaç duymaktadır. Sn. Kalkan, Güzeli güzel yapan edeptir, edep ise güzeli sevmeye sebeptir. Halk tarafından seviliyorsunuz.
**
Sn. Yılmaz Büyükyılmaz elinize aldığınız kasatura ile borucunu ödemeyen kim varsa elektriklerini budama yönüne gittiniz. Tamam Kıb-Tek’in borç yumağı içerisinde boğuştuğunu, devlet borçları ile bazı belediyelerin faturalarını ödemediği doğrudur. Bunları tahsil etmekte Elektrik dairesinin görevidir. Ancak ensesi kalın, gerdanı sarkık adının önünde ‘Böyük’ iş adamı yazan efendilerin, milyonlarca liralık borcu dururken ve elektriği kesilmezken, ekonomik kriz içerisindeki Vatandaşın, küçük esnafın elektrik borcu 460 TL’nin üzerine çıktığı an ‘Tak’ diye alınan karar sonrasında ‘Şak’ diye kesilmesine sanırım sizin gönlünüz de razı değil. Sn. Büyükyılmaz, Vicdanın artık yerlerde süründüğünü gören ‘Vicdan’ ablanın sinirden kalp krizi geçirdiğini sanırım duymadınız. Elektrikte bıçak kemiğe dayandı derken ceryan faturalarının tepmesi sonrasında bıçak vatandaşın kemiğini deldi de diğer taraftan çıktı. Başkan, siyasilerin atadığı kişiler olarak, ev lambası gibi birkaç kişiye yanacağınıza, sokak Iambası gibi oImayı deneyin. Sonrasında da caddelerde projektör olup, birkaç kişi yerine ülkedeki tüm vatandaşları aydınlatmaya çalışın. Milleti aydınlatırken, emin olun o ışıktan sizde aydınlanacaksınız.
**
Sn. Serdinç Maypa paylaşımında, İskele'de bir çok İnşaat şirketinin istediği alanda yangın çıktığını belirttin. Tabi yangın çıkması ile ilgili neden ve sebebi araştırırken, Pislik aramamak lazım diyerek kesinlikle yangının sıcaklardan olduğuna vurgu yaptın. Sevgili Serdinç, zaten bugüne kadar hiçbirimiz çıkan yangınlardan sonra pislik aramadık. Ne Beşparmak dağlarında çıkan o büyük yangında, ne Yorgoz ormanında 2-3 defadır çıkan ve yeşili kül eden yangında nede arasıra bir iş yeri ile araba ve evlerde çıkan yangınlarda pislik aramış değiliz. Zaten yangın tüm pislikleri temizlediği için polisin de bulması mümkün değildir. Bak Cüppeli Ahmet Hoca bile Şeytan olmasaydı, insanları kötülüğe kim götürecekti diyor. Adam ölünce, gazete “Ebedi istirahatgahına gitti diye yazıyor. Halbuki bunların “Ebedi izdırapgahına” gittiklerini biliyorlarmı?.
**
Sn. Hüseyin Sadeghi, Emlakçılar Birliği yönetim kurulu üyesi ve emlak uzmanı olarak yaptığınız açıklamada, mortgahe sistemi olmazsa gençlerin ev sahibi olamayacaklarını dile getirdiniz. Güney Kıbrıs’a göre Kuzey’de evlerin %30-40 daha ucuz olduğunu ve dövizin yükseldiğini, maliyetlerin arttığını, müteahhitlerin bundan sonraki projesi evlerin %20-30 daha pahalı olacağına vurgu yaptınız. Ev almanın şimdi zamanıdır derken, bundan sonra geçlerin nasıl ev sahibi olacağını bilmediğinizi söylediniz. Ve mutlaka mortgage olmalı ve sistem getirilmelidir yoksa gençlerin ev almaları hayal olur dediniz. Sn. Sadeghi, sistemsizliğin sistem olduğu bu diyarda, mortgage dediğiniz anda bizim isimleri büyük harfler ile yazılanlar, ‘O da yenirmi?’ diye size sorabilir. Ucunda lilli, yani mangır yoksa ceplerine bir şey giremeyeceği için size yan gözle bile bakmazlar. Bugüne kadar bizlere yürüyün biz arkandayız diyenleri, bir kez olsun önümüzde göremedik. Mübarekler hep arkanın müdavimidirler. Önümüze geçmeyi hiç düşünmezler.
**
Ağzımı çalkalayıp çıkayım
4 rahibe ölmüs ve cennet, cehennem sınırında sorgulamaya alınmışlar. Sorgulama meleği ' şimdi herkes sırayla dünyadayken işledigi en büyük günahı anlatsın ama sakın işkembeden de atmayın tespit ederiz demiş.
1. rahibe ben hayattayken bir kere erkek namahremine dokunmuştum parmağımın ucuyla demiş. Melek hangi parmağınla diyince sağ elinin işaret parmağını göstermiş. Melek: Tamam yavrum şimdi git ve günahı işlediğin o parmağı yan taraftaki kutsal suya sokarak arın günahlarından demiş.
2. Rahibe ben hayattayken bir keresinde bende o namahrem şeyi tutmuştum. Melek, hangi elinle demiş. Sağ elini kaldırmış 2.rahibe. Melek de ona gidip o elini yandaki kutsal suya sokarak günahlarından arınmasını ögütlemiş.
Bu sırada 3. rahibeyle 4. rahibe aralarında fısıldaşıyolarmış. Sonra aniden yer değiştirmişler. Sorgulama Meleği bunu farkederek 'Bir dakika ne oluyor, siz niye yer değiştirdiniz ' diye sorunca daha önce 4. sırada olup 3. sıradakiyle yer değiştiren rahibe, ' İzin verirseniz, arkadaş kutsal suya g......tünü sokmadan ben bir ağzımı çalkalayıp çıkayım efendim...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.