• BIST 9587.33
  • Altın 2948.141
  • Dolar 34.6242
  • Euro 36.62
  • Lefkoşa 17 °C
  • Mağusa 17 °C
  • Girne 18 °C
  • Güzelyurt 16 °C
  • İskele 17 °C
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 3 °C

Taner Ulutaş'tan Sahibine Mesajlar (27 Mart Pazartesi 2023)

Taner Ulutaş'tan Sahibine Mesajlar (27 Mart Pazartesi 2023)
Taner Ulutaş'tan Sahibine Mesajlar (27 Mart Pazartesi 2023)

 

Sahibine Mesajlar

Sn. Ünal Üstel, Sayıştay Raporunda Kasım 2021 – Eylül 2022 tarihleri arasında fazladan 6 milyon 747 bin 535 dolar ödenerek akaryakıt alımı yapıldığı belirtiliyor. Bunun dışında raporda fazladan römorkör hizmeti karşılığında kuruma 6 bin 425.05 dolar fatura kesildiği  ve yüzde 0,5 kükürt oranlı 5,350 mton akaryakıtın borsa fiyatından alınmış olması halinde toplam 2 milyon 396 bin 475 dolar daha az ödenebileceğine vurgu yapıldı. Hedefe Sunat Atun kondu ve göz, gez arpacık denilerek atış serbest denildi. Tamamda, bu akaryakıt dediğimiz mavro yerimo bakanlar kurulu kararı ile alınmazmı? Geçtim, gemilerle değil, tekerlekli tankerlerle tekneciğe akaryakıtı Atun değilde kim getirmişti? Haaa birde Kıb-Tek Ekonomi ve Maliye Bakanlığından alınıp Başbakanlığa bağlanmamışmıydı? Vallahi Ayşaba’nın bir elin nesi var iki elin sesi var sözleri başıma vura vura beynimi sulandırdı.

**

Sn. İzlem Gürçağ Altuğra, birileri durup, durup tuz kavuruyor. Pişmiş aşa su katmada üstlerine yoktur. Diriliği hiç tozlanmayan sesleri ile bakanların değiştirilmesinden bahsediliyor. Tam herşeyi yoluna sokmuş ve tren hız kazanmaya başlamışken, sizleri değiştirmekle yaşanmakta olan anın rayında giden trenin altın itecekler. Güzelyurt’tan arıtılmış suyun tankerlerle Lefkoşa Sanayi bölgesine taşınması, bunun Temel Sağlık Dairesine bildirildikten sonra oradaki memurunuzun napalım yani her tankerin başına bir memur mu dikelim aymazlığı ve bazı torpilli kişilerin zaman aşımına uğrayan damacanalarının görmezden gelinmesi dışında  Çalışmalarınız olaylara yaklaşımınız güzel. Dört tarafı kadınlarla çevrili olduğu halde sevdiğini aldatmayan erkeğe ADAM denir. Ama başarılı bir bakanını değiştirmeye çalışanlara da neyse onu söylememeyeyim.

 **

Sn. Tufan Erhürman şu cebimize merhaba diyen ve bir uğrayıp hatır soran 6.7 milyon dolarlık Sayıştay Raporundan haberimiz yoktu dediniz. Sevgili Devrim Barçın’da bu rapor elimize şimdi geçti ve bu endek göndek içeren 6.7 milyon dolardan haberdar olduk demişti. Ama Hacı amca yooook kazın ayağı öyle değil. Sayıştay raporu Komiteye bu raporu Ocak ayında göndermişti demezmi. Sanırım sizinkiler gözlükleri evde unutmuş ve bu raporu görememişti. Ayşaba ise konuşmadan önce düşün ki konuştuktan sonra düşünmeyesin dedi. Bilmem  anlatabildimi

**

Sn. Hüseyin Kelle, Tarım Bakanı oluyormuşsunuz. Vallahi annem değil, Başbakan öyle diyo. Çiftçiler Birliği başkanlığını yıllarca yaptınız. Bu nedenle Tarım Bakanlığını en iyi şekilde yapacağına inancımız tamdır. Ozon tabakasının artık lafı olmaz. Çünkü delindi. Ama siyasete ait güven tabakası sapasağlam duruyormu bilmem. Bir ölümün bir de kaybolan güvenin telafisi yok şu dünyada. Yok havalar soğudu. yok fırtına çıktı ve gemiler yakıt getiremedi. Yok pandemi. Yok TL değer kaybetti. Yok ekonomik kriz. Yok Ukrayna’da savaşı çıktı derken birçok şey aksadı. Ama görevden almalar, göreve atamalar nedense aksamıyor. Sn. Kelle, hatalar yapılmasa affetmenin güzelliği olmazdı hayatta. Çok üzgünüm. Lütfen beni affet diyor siyaset. Ama şeytanda bu kadar hata affedilirmi diyerek rahat durmuyorki.

**

Sn. Sunat Atun, sanırım sürekli olarak sizi hedef tahtasına koymaya çalışan, mertçe değil Brütüs gibi arkadan bıçaklamaya çalışan, UBP’deki bazı makamlara yönelik, güven duygunuz bitti. Şu dünyada, bir ölümün bir de kaybolan güvenin telafisi yok. İnan hiçbir korkuya benzemez birlikte yola çıktığı insanları satanların korkusu. Seni target yapıp, aslanların kafesine atmaya çalışanlara sanıyorum ağzın ile küfür etmiyorsun. Ama bir yerin ile katıla katıla gülüyorsun. Sn. Atun, Hayat acımasızdır. Çünkü ders vermeden sınav yapar. Sınav yapmaya çalışan Beylerin buyruğu yoksula kan ağlatır. Ama senin gibi belli bir mertebeye yükselenler de o beylere kızılcık şerbeti içirmez. Değilmi?

**

Sn. Emrullah Turanlı, Alpaslan’ın 1071 yılında Malazgirit’te Bizans’ı mağlup edip Anadolu’ya ayak bastıktan sonra yapmanız için size verilen Ercan havaalanı’nı yapma görevi devam ederken, YİM’ în müeahhitlik izninizi iptal edip size bayda atması olmadı. Sizin müteahhit değil yatırımcı olduğunuzu herhalde göremeyecek kadar herhalde miyop ve hipermetropturlar. 300 milyon Euro yatırım yaparken, herhalde Duty Free’lerden elde ettiğiniz, her yolcudan aldığınız ayak bastı parası gözlerine battı.  bağışlanan vergileriniz pandemi hastanesi ve diğer ihalelerden elde ettiğiniz paralar kıskandırdı. Ayşaba bile Ne diye Emrullah ovlucuğumu yüklenirsiniz. Kazandıklarının yanında yaptığı yatırım ile kazandıkları ile yaptığı Ercan için onu fazla hırpalamayın dedi. Ah be Emrullah beyciğim, insanı bu zor durumlarda cebinizde gezenler bile kurtaramıyor değilmi?

**

Sn. Cafer Gürcafer, Taş Yapı’nın sahibi Emrullah Turanlı’nın havaalanından kazandığı paranın bir kısmını kullanmak sureti ile havaalanı inşaatını devam ettirdiğini belirttiniz. Ve “Böyle yatırımı nenem de yapar” dediniz. Başkan,sizin neneniz inanın böyle bir yatırımı asla yapamazdı. Çünkü nenenize Ercan’da o olanaklar sağlanmazdı. yol yapılsın diye verilen malzemeyi sağa sola satmazdı. Turanlı, Alis harikalar diyarında değil, cebinde gezinenlerin dünyasında harikalar yaşattığı prenstir. Neneniz ise önüne konacak androşları kaldırmak için uğraşacak olan ancak acı ve sinir prensesi olurdu. Başarı yolunda sürat, isteğin şiddeti kadardır lafı eskide kaldı. Şimdi başarı yolunda sürat, cebinizde gezinenlerin depoya koyduğu yakıt kadardır.

**,

 Sn. Enver Karakaya, ne senin hergün acı içerisinde haykırışlarını. Ne Tanrıya yakarışlarını, ne o acı ile yere çöken, senin gibi acının doruğuna ulaşan babayı, ne bir yerlerden bulduğu balyozu sırf yakınlarını enkazdan çıkartmak için umutsuzca enkaza indiren babayı, ne cennet diye sattıkları çürük binalara onay verenleri, ne enkazdan sesler gelirken arama yerine sela okutanları unutmayacağız. Ve insan elbisesi giymiş  para delisi yaratıkların Meleklerimizi elimizden almasını asla unutmayacağız. Sevgili Enver, en kıymetlilerimiz elimizden uçup gittikten sonra, süslü laflar ve büyük harflerle helallik isteyenler de bize unutturamayacaklar. Bu mesele artık yalnız sizlerin değil Kıbrıs Türk Halkının meselesi ve acısıdır

**

Sn. Mehmet Eziç, İsias Otel olarak isimlendirilen ve pudralanıp, boyandıktan sonra cennet olarak gösterilmeye çalışılan ‘Cehennemde’ Meleklerimizi kaybettik. Bu durum halk olarak bizleri büyük bir acı ve üzüntüye sevk etti. İsias Otel için baştan buranın Moloz Yığını olacağı belliydi, bu yüzden durduruldu, torpiller araya girince devam edildi hatta iki kat da kaçak çıkıldı, Peki onayı kim imzaladı, Belediye görevlileri kimdi, kontrol Mühendisi nerde diye sordun. Sn. Eziç, otel sahibi, siyaset okyanusunda yüzüyordu.  Belediye görevlileri ile kontrol mühendisleri cep denizinde güneşleniyordu. Bakın öyle insanlar vardır ki lağıma düşseler lağımı kirletirler. Onlar makbüldürler. Ama bazı insanlar vardır ki, lağım üzerlerine sıçrasa lağım utanarak binkez özür diler

**

Sn. Mehmet İpek seni çekemeyenlerin, uzun bir süre önce, eline pusula tutuşturup İçişleri bakanlığına  gönderdiğin şahıs için, gönderdiğim şahsın vatandaşlık işlemlerinin derhal yapılıp, imzaya tarafıma gönderilmesi ve gereğinin yapılması aciliyet taşımaktadır diyerek İçişleri Bakanlığına yazdığın şu meşhur yazıyı sosyal medyada yine dolaşıma sunduklarını gördük. Halbuki eğilmekten bel fıtığı çıkartan siyasilerin bol olduğu KKTC’de sizin gibi arkasını siyasilere dayayan. Ak Hataylılar Derneği Başkanı, bir bakana emir vermeyip başka kim verecekti? Sn. İpek Bir ölümün bir de kaybolan güvenin telafisi yok şu dünyada. Ozon tabakasının artık lafı olmaz. Çünkü delindi. Ama Güven tabakası sapasağlam duruyormuş. Muk duruyor. Bel fıtığından muzdarip siyasilere duyulan güven ise yerlerde sürünüyor

 

Fıkra

Cenaze Şoförü

Taksicilikte ilk günü olan şoförün taksisine binen müşteri şoföre bir şey sormak için hafifçe omzuna dokunur.

Omzuna dokunulmasıyla Şoför bir çığlık atıp, direksiyonun kontrolünü kaybeder

 ve kaldırıma çıkıp, bir vitrinin önünde arabayı durdurur ve arkaya dönüp müşteriye:

"Bir daha bunu yaparsan gözünü patlatırım!" diye bağırır.

Müşteri;

"Ufacık dokunmanın sizi bu kadar korkutup sıçratacağını düşünemedim, özür dilerim" der.

Kendini toparlamış olan şoför, müşteriye dönüp:

"Haklısınız, sizin kabahatiniz yok, bugün benim taksicilikte ilk günüm, 25 senedir cenaze arabasında şoförlük yapıyordum da!"

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler