Sahibine Mesajlar
Sn. Tolga Atakan, ailenin karşı çıkması, babanın kulak çekmesi sonrasında, HP’den aday olmayacağın ileri sürülüyor. Aile geç ovlum bu yana, biz başımızdan aşkın işimizi yoluna koymak için uğraşırken, sen siyasette koltuk kapmaca oynuyorsun diyormuş. Sevgili Tolga, HP’de getireceğin oylar ile partinin yükselişe geçeceğini düşünenler ‘Salya sümük’ ağlarken, bir kesimde garanti kazanacak olan birisinden kurtulacaklarına ve koltuğun kendilerine kalacağına sevinip ‘Kolbası ‘ oynuyormuş. Yaaa!..
**
Sn. Fikri Toros, ne yalan söyleyeyim. CTP’den ilk milletvekili adayı olarak ortaya çıktığınız zaman, siyaset arenasında bu sermaye takımından ne köy, nede kasaba olur diye düşünmüştüm. Hatta Wİ Fİ olsa beleş bağlanmam diyerek sizi ‘’404 No Found’ katagorsine dahil etmiştim. Ancak, long rifle ile dağa çıkarım diyen vatan, millet, Sakarya, Nurlu Ufuklar kitabı yazarlarının aksine, farklı olabilmek için değil, milletin mutlu olarak yaşabilmesi için verdiğiniz çabayı görünce düşüncelerimden utandım. Adaymışsınız. Yürü be Fikri bey kim tutar seni diyeceğim ama neyse.
**
Sn. Turgay Hilmi, Almanya ile KKTC arasında rammi yaparken, Ercan’daki pistin bir bölümünde bir hasarcık oluştuğunu gördün. Kenarcık, kenarcık pistin o bir tarafı kullanılacakmış dediklerini yazdın. Turgay hocam, bu ülkenin kültür ve sanat elçileri ile değerlerini göremeyen gözler o hasarcığı nasıl gördü hayret. Uçağın şoförüne, pardon pilotuna be gavvollem körmüsünüz luggoyu (Çukur) görmediniz mi demedi. Ama sanırım uçağı piste kondurunca o luggonun üzerinden sıçratın. Bizi masrafa sokmayın demişlerdir.
**
Sn. Tutku Yaren Canbaz, paranın şıngırtısına kanarak, bazı yasadışı sitelere hizmet ettiğin öne sürülüyor. Biz bir banka kartını zor kullanırken, sen 16 kartı, sok, çıkart operasyonu ile 75 bin Törkiş Lirayı cepleyşin yapmışsın. Ah be Tutku evladım. Baca eğri de olsa dumanı doğru çıkar dediklerine inandın da, bacanın tıkanacağına neden inanmadın. Bak tıkanan bacanın dumanı şimdi seni boğuyor.
**
Sn. Fikri Marasalı, biz eleştiri konusunda 1956 model Dodge araba ile giderken, boynuz kulağı geçer misali, derleyip toparladığın eleştirilerin ile Ferari hızı ile yanımızdan geçip gittin. Millete benzinden 20-30 lira kar etmenin yanı sıra, siyasi çıkar ve rant peşindesiniz dedin. Sevgili Fikri, hak diyorsun da, Hakkı dayı bunlara baka baka kalp krizi geçirdi. Ve Sana ömür bıraktı. Vicdan abla ile Adalet ablayı hiç sorma. Haaa Umut’u soruyorsan, o da bisikleti ile kamyon altında kaldı.
**
Sn. Güven Bengihan, KTAMS başkanı olarak 4 kişilik bir ailenin, Kasım ayı açlık sınırının 4 bin 835 TL olduğunu belirttiniz. Ve. Asgari Ücret Komisyonun belirlediği 4 bin 324 TL’lik net asgari ücretin açlık sınırının 511 TL altında kaldığına vurgu yaptınız. Başkan, Allah bizi yönetenlerin cebine zeval vermesin. Bizler aç kalırız. Çocuğumuza süt içirmeyiz. Evimize balık ve et girmesin. Yeterki, bizi yöneten devleti umumiyenin mümtaz evlatlarının, KKTC Bol Kepçe Lokantasından, çukur tabaklarını hınça hınç doluluktan yarıya indirmesin.
**
Sn. X Larnaka'daki Ulu Camiye yapılan saldırı sonrasında, göz, gez, arpacık diyerek, yaptığınız salvo atışlar sonrasında, saldırıyı yapanın ‘Müslüman’ Suriyeli bir göçmen olduğunu öğrenince, sanırım suratınız mos mor oldu. saldırının “ırkçı” ya da “milliyetçi” bir girişim olmadığının açıklanması sonrasında, şişhanesinden girip gusülhaneden çıkma işlemine sanırım utanma Pazar, nokta koydunuz. Hacı amca, hayal gücü ile hareket eden ve dütünü yırtıp başına geçiren, küfürhanede dolaşıp uyandıktan sonra aslında hiçbir yere gitmediklerini görürler dedi.
**
Sn. Ertürk Güler, hayat bir hikaye ise, senin CTP’den, Beyarmudu Belediyesi Meclis Üyesi olarak seçilerek ayrılman ve 3 yıl boyunca göğsünde UBP rozeti taşıdıktan sonra, sanki UBP’ye yeni geçmişin gibi lanse edilmende bir masalmış. Savaş hileleri kitabını okurken, fotoğrafının basına servis edildiğini görünce, aklıma geldin ve buda siyaset hilesi dedim. Ayşaba, Güler ovlucuğum, sanırım bu hileye bol bol güldü. Seçimde bel bel bakarken, ona güle güle ‘Monşer’ derlerken, sanırım son gülenin iyi güldüğünü anlayacak dedi.
**
Sn. Ödül Muhtaroğlu Atalarımız bir ekmeklik unun varsa ekmeği ustasına yaptır demişti. Kriz, pandemi, şu bu derken ekonominin alçak sürünme, TL’nin de toprak üstü sürünme modunda olduğuna tanık oluyoruz. Gatriyaba, Ekonomi ustaları dururken, çakma ustalarına hacet kalmaz. Bunun için ekmeği ekonomi ustalarına yaptırıp, ‘Ödül’ olarak onları baş tacı yapın, ekmeği afiyet ile yiyin. Çünkü boş çuval ayakta durmaz. Çakmalar ile de yol alınmaz dedi.
**
Sn. Fevzi Hansel, dünya Adolf Hitlerden, KKTC halkı da, dünyanın en ağır eşyasını kaldıran, ancak 95’lik ihtiyar pipisi ile yıllardır koltuklara çöreklenerek yerinden kalkmayan içi geçmiş, işi bitmiş vekillerden çekiyor. Millet, artık yeni yüzlere ihtiyaç var diyor. Ve nenemin nenesinden kalma yasalara da el atılması gerektiğine vurgu yapıyor. Doktorlardan sonra sanırım sıra yasaları elleyecek olan avukatlara geldi. Sn. Hansel, seçilecek adaylar arasında gösterilmeniz nedeniyle, kime yandığı belli olan ev lambası yerine, caddelere projektör olup bilgileriniz ile ülkeyi aydınlatmanız bekleniyor.
**
Sn. Nurcan Yardımcı, milletvekili aday adayları arasında, başımızın tacı, gönüllerimizin sultanı kadınları görünce inanın çok mutlu oluyoruz. Maşallah Kayınpederiniz UBP kurucularından, eşiniz de gençlik kolları başkanlığı yaptı. Portakalı soymadan içini bilemezsiniz diyor ünlü düşünürler. Çeşitli sivil toplum örgütlerinin içinde, halk için hizmet veren birisinin yetiştirdiği portakallarda çürük olmaz. Yontma Taş devrinden kalan artistlere bir yönetmen şarttır. Eh oda Nurcan öğretmen gibilere düşer sanırım.
Günün fıkrası
Babam damda kedileri kovalıyor
Bir gün babası çocuğunu eczaneye gönderir ve viyagra almasını söyler. Çocuk koşar adımlarla eczaneye gider ve eczacıya utanarak-
"Babam beni viyagra almam için yolladı.."
Eczaneci de ona bir paket viyagra verir ve sıkı sıkı tembihler:
-"Babana söyle, bundan günde bir taneden fazla kullanmasın!."
Çocuk aldığı ilacı ablasina verir,
-"Abla babama söyle bundan günde iki taneden fazla kullanmasın."
Ablası aldığı ilcı annesine verir ve der ki:
-"Anne, babama söyle bundan günde üç taneden fazla kullanmıyacakmış."
Evin hanımı da kızından aldığı ilacı eşine verir ve
-"Herif bundan günde dört taneden fazla kullanmıyacakmışsın ." der.
Evin herifi de daha iyi olsun diye beş adet ilaç yutar ve sonra film kopar. Ertesi gün eczaneci işyerine giderken kaldırımda oturan çocugu görür ve merakli bir şekilde sorar.
-"Eee ufaklık, ne oldu verdiğim ilaç ise yaradımı"
Çocuk aglayan gözleri ile eczacıya bakarak der ki:
-"Evet çok işe yaradı, annem öldü, ablam hamile, benimde kıçım ağrıyor. babam ise damda kedileri kovalıyor..."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.