Sahibine Mesajlar
Sn. Ersin Tatar, 9 Şubat 2022 tarihli, Tercüman Gazetesi manşet haberinde, bir avuç Rum’cuya pabuç bırakacak değilim. Rum sevdalılar için istikamet bellidir. İşte sınır kapıları orda açıklamanıza yer verdi. Vallahi çok doğru söylediniz. Bu Rum sevicilerin, bencede kan dökerek alınan, kahramanlar diyarında yeri olmaması gerekir. Ancak beni düşündüren, bunların arasından yarın biri çıkar ve dağdan, pardon Londra’dan geldi, bağdakini kovuyor. Beşparmak dağları yerine Toroslar ile Haran ovasında cirit atarken, Türkiye kapıcılar birliği odacısı bile kaftan giydiriyor. Yerleri ‘Ana kucağıdır, ‘Hadde barra’ derse ne olacak? Sn. Tatar, kan dökerek aldık masalı artık dikiş tutmaz. Bayraklar göklerde diyen ‘Şahin’ kaçtı. Güvercine takıldı
**
Sn. Faiz Sucuoğlu, Maşallah verdiğiniz sözleri ‘Faizi’ ile tutuyorsunuz. Halkı esenlendireceğiz demiştiniz ya, akaryakıt, tüp gaz, zam hesabına, ilaç ile elektrik zammı ‘Faizini’ de eklediniz. İki günde bir, itina ile hazırladığınız ‘Harnıp’ ağacından mamül, halis Kıbrıs Yağına bulandırılmış ‘Zam Kazığının ‘ o haz veren muhteşem acısı ile esenlendirdiniz. Zam kazığı girdikçe ohşş. ahhh diye inliyoruz. Koltuğa oturmayı bıraktık, acının verdiği keyif ile ayakta bile duramıyoruz. Faiz bey, Şekerden mamül evler ile buz gibi hayaller vaat etmiştiniz. Maalesef yağan yağmur, şeker gibi evlerimizi akideye, buzdan hayallerimizi de suya denüştürdü. Zam seli de onları alıp götürdü.
**
Sn. Sunat Atun, kuruluyor. Kuruldu denilen hükümet için görüşmeler devam ediyor. Yapılan toplantılarda isminizden övgü ile bahsedildiğini öğrendik. Eleştiri uzmanı, Erhan Arıklı bile, Sunat Atun, yaptıkları ve projeleri ile Ekonomi Bakanlığı için biçilmiş kaftandır dedi. Allah, Allah derken, Varlığımızı hatırlatan tek şeyin apartmanlardaki sensörlü lambalar olduğunu sanırdık. Ama bu sayede, çöldeki vahalar gibi, azda olsa, işinin hakkını layıkı ile veren devlet yöneticileri olduğunu da öğrendik. GüIün, dikenin himayesinde yaşadığını sananlar halt etmiş. Çünkü dikenin itibarının güI himayesinde olduğunu bilmiyorlar. Milletvekillerinin de partilerin himayesinde yaşadığını sananlar, partilerin itibarının ‘Kaliteli vekillerden’ geçtiğini hala öğrenemedi.
Sn. Gökay Karagil, Girne Polis Müdürü olarak, Halil Falyalı cinayeti ile ilgili olarak ekibiniz ile çok güzel işlere imza attınız. Cinayette kullanılan silahların yanısıra, cinayet mahalinde bulduğunuz bir çift eldivenden yola çıkarak, faili meçhuller arasına katılacak denilen olayı, tereyağından kıl çeker gibi çözdünüz. Bununla da kalmadınız ve cinayette kullanılan bazı silahların, Türkiye’de de kullanılmış olduğunu ortaya çıkmasına sebep oldunuz. Sn. Karagil, bakıyorum da, bu kadar büyük başarıya rağmen kimsenin sizin adınıza ve ekibiniz için bir kelam bir teşekkür ettiği yok. Yani el üstünde tutulmak için illa tabuta mı girmek lazım? Başarı bir yolculuktur. Yol değil. Yolculuğa devam.
**
Sn. Oğuzhan Hasipoğlu, UBP Genel Sekreteri olarak, hükükmet kuruldu diyenlere durun be arkadaşlar, ufukta ala keçiyi görüp içi dolu yağ sanmayın. Bir parti Van’a, diğeri Karaman’a doğru çekerken, ipin kopmaması için özen gösteriyoruz imasında bulundunuz ve hükümet henüz kurulmadı dediniz. Sn. Hasipoğlu, normalde çocuk, ana rahmine düştükten 9 ay 10 gün sonra doğar . Bizim KKTC’de partiler çocuklara nazire yaparak, 2 yıl, bilemedin 3 yılda bir ana rahmine düşer. Doğan, çocukların parti ismi verilen babası anası, amcası, dayısı, hala ve teyzesi, iştaha gelir. Koltuğa oturtmak için çeke çeke ‘Cükünü’ bile kopartır.
**
Sn. Ali Başman, iş alanı ile başkanlık yaptığınız futbol arenasındaki başarınızı, siyaset alanına taşımak için UBP’nin sizi, Lefkoşa Belediye Başkanlığına aday göstertmek istediği öne sürülüyor. Bizim Minik Kuşlar, Çam ağacından ağıl, el çocuğundan oğul olmaz. Ama Ali Başman gibi karakteri yere düşmemiş insanlarımızdan, çok iyi belediye başkanı olur diyor. Sn. Başman, kalite insana yapılan yatırımdır. Allah dağa göre kar, güle göre diken, güce göre yük, imana göre imtihan, güvendiği kaliteli insana, insanlara yatırım yapsın diye görev verir.
**
Sn. Belgün Belevi, sosyal medyadaki paylaşımınızda, hırsız ve hırsızların kim olduğunu halk olarak bilmemize karşın yine hırsız kim diye soruyorsunuz. Girdiğiniz bir marketten 13-14 TL’den aldığınız yufkanın fiyatının 22 liraya fırladığını söylediniz. Üretim yerini aradığınız zaman yufkayı 8 TL’ye kapınıza getirebileceklerini beyan ettiklerini belirttiniz. Sn. Belevi, avrat var ev yapar, avrat var ev yıkar. Hükümet var sorumlulukları ve denetimleri sonrasında halkını, Ozon tabakasının ‘Refah’ üst katmanına çıkartır. Hükümet var halkını o ‘Ozon’ tabakasından burun üstü yere çakar. Karganın derneği olmaz. Kendi düşen ağlamaz.
**
Sn. Aydın Akkurt, Cumhurbaşkanlığı İletişim Koordinatörü olarak, Avrupa Gazetesinin manşet yaptığı haberde, Saray’ın Danışma Kurulu üyesi Hüseyin Macit Yusuf için söylediklerin ne yenir nede yutulur cinstendi. Küfürbaz olarak nitelediğin danışman için dolandırıcı, şeref ve haysiyet yoksunu derken, bir kuruşluk şerefi ve haysiyeti varsa beni polise şikayet etsin diyorsun. Aydın gardaşım, Silihtar’ın yokuşu diktir. Ancak, arkadan defransiyeli, önden çekmeli torpilli güç ile bu yokuş iniş yapılır. Silihtar tepesindeki çanakta yeterki bal olsun, İstanbul’u geçtim Yemen'den arı bile gelir
**
Sn. Ahmet Serdaroğlu, Kamu-İş Genel Başkanı olarak sağlıkta çalışan ve aralarında hademeler ile devlete bağlı turizm rehberlerinin de bulunduğu 1400 taşeron işçisinin, iki aydır maaş almadığına vurgu yaptınız. İnsanların evine ekmek götüremediğini, Okula giden çocuğuna harçlık veremediğini, İşe gidecek otobüs parası bulamadığını belirterek bıçak kemiğe dayandı dediniz. Bence kemiği deldi de geçti. Suçlu şirket mi, devlet mi diye soruyorsun. Çaputluya çalının düşman olduğu gibi, gün kazanıp gün yiyen emekçiye bunların hepsi düşman. Başkan, Tanrı eğri çizgilerle doğru yazar. Ama bunlar gibi eğri çizgiler ile yazmaya kalkanların üzerini karalar.
**
Sn. Zeki Çeler, KKTC Parlamento Meydan Muharebesinden yenik çıkan TDP sayesinde, sende ‘Gazi’ olanlar arasına katıldın. Oynaşa güvenenin evsiz kaldığı gibi bu ölüm kalım muharebesinde, ummadığınız dağlara kar yağdığı için sende meclis dışında kaldın. Meclis dışında kalmak belki boynunu büktü. Ama unutma dolgun başakta eğri durur. Verimli olacağını düşündüğün için Girne Belediye başkan adayı olacağın konuşuluyor. Sevgili Zeki, Mabet için can verilir ama taşları için değil. Yarının insanları, bu günle oyalanmamalı. Yolun açık olsun.
**
Sn. Fikri Toros, Maraş’a karşılık, Ercan Havaalanı’nın üzerindeki yaptırımın kalkması durumunda, yeni yapılan terminal ve iki pist ile Ercan’ın, Kıbrıs’ın en büyük havaalanı konumuna geleceğini söylediniz. Ve bugüne kadar tanınmamışlığın getirdiği ezikliğin ortadan kalkarak, Ercan vasıtası ile dünyaya bağlantı teşkil edeceğimizi kaydettiniz. Sn. Toros, havanın kışına değil, vatan, millet, sakarya, nurlu ufuklar edebiyatı yazarlarının yaptıklarına bakmak lazım. Sürünmekten mütevellit oluşan yaralarımızı gören efendiler, sağolsunlar tuzluğu kapıp geldi. İş, eğer ceza kesmeye kaldıysa, hakimde biziz, savcıda biziz dedik. Ama o cezayı nedense bir türlü kesemedik
DİŞİ Mİ ERKEK Mİ?
Nasrettin Hoca’ya sormuşlar;
-Hz. Nuh’un gemisine zeytin dalını getiren güvercin dişi miydi erkek miydi?
Hoca hemen cevabı yapıştırır.
-Mutlaka erkek.
Dişi olsaydı çenesini uzun zaman kapalı tutamazdı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.