TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Doğu Akdeniz'deki gelişmelere ilişkin, "Değil Yunanistan, kim olursa olsun, Türkiye ne bir karış toprağını ne de denizindeki bir damla suyunu, hele hele gelecek nesillerin hakkını hiç kimseye ama hiç kimseye vermez. Bedeli ne olursa olsun." dedi.
Oktay, CNN Türk canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
Rusya'nın belli bir noktadan sonra Azerbaycan'ın karşısında, Ermenistan'ın yanında yer alacağını düşünüp düşünmediğinin sorulması üzerine Oktay, olayın o boyutlara gelmemesini ümit ettiklerini bildirdi. Türkiye'nin Rusya ile birçok alanda yakından çalıştığını, iki ülkenin liderleri arasında çok yakın iş birliği olduğunu ifade eden Oktay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in her şartta 7-24 görüşebildikleri bir açık kanal bulunduğunu belirtti.
Rusya'nın, anlaşamadığı birçok sorun alanı olmasına karşın Türkiye'nin, en sağlıklı diyalog kurduğu ve birlikte çalıştığı ülkelerden biri olduğunun altını çizen Oktay, "Türkiye olarak zaten başardığımız konulardan birisi bu. Biz konuları birbirinden ayırmayı başardık. Yani bir ülkeyle sorunlarımız olabilir ama birlikte çalışabileceğimiz alanlarımız da olabilir. Rusya'yla da sorunlarımız var ama birlikte çalışacağımız alanlar da var." diye konuştu.
"Rusya'nın sahada aktif bir şekilde Ermenistan'ın yanında, Azerbaycan'ın karşısında bir tutum almayacağını mı umut ediyorsunuz?" sözü üzerine Oktay, bunu tüm üçüncü taraflar için ümit ettiklerini vurgulayarak, "Çünkü farklı bir gelişme olursa Türkiye net tavrını önceden ilan etmiştir." dedi.
KKTC SEÇİMLERİ
KKTC seçimlerinin sorulması üzerine Oktay, Kıbrıs Türk halkının da kendi iradesiyle kendi kararını
verdiğini söyledi.
"Eski KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın seçimleri kaybetmesinin ardından Ersin Tatar'ın Türkiye'nin desteğiyle seçimleri kazandığını" ifade ettiğinin belirtilmesi üzerine Oktay, "Bunlar hep olur, biliyorsunuz. Şunu özellikle ifade etmek istiyorum, KKTC, Türkiye'nin tanıdığı bir devlettir. Kıbrıs Türkü bizim öz kardeşimizdir. İki ayrı devlet, ama kendi öz kardeşimizdir. Böyle hani uzaktan akraba falan da değil." diye konuştu.
Kıbrıs'a sadece seçimler özelinde bakılmaması gerektiğini kaydeden Oktay, Rum tarafının, Kıbrıs Türkü'nün siyasi eşitliğini ve adadaki haklarını kabul etmediğini, kaynaklarını paylaşmak istemediğini ve haksız bir şekilde AB'ye üye yapıldığını ifade etti.
Türkiye'nin, Kıbrıs'ta federasyon konusunda her türlü çözümü gösterdiğini kaydeden Oktay, ancak çözümün gerçekleşmediğini anlattı. Oktay şöyle konuştu:
"Artık bu çözümsüzlükle gitmek istemiyoruz. Dolayısıyla federasyonun çözüm olmadığını gördük. Crans Montana görüşmeleri vardı 2017'de. Orada masayı deviren bunlardır, 'İstemiyoruz' diyen.
Sonrasında konfederasyon, sonrasında gevşek federasyon gibi birçok şeylerle... Karşısında da artık federasyon olayıyla biz ikinci bir 50 yılı kaybedemeyiz, biz artık egemenlik temeline dayalı iki devleti konuşabiliriz. Gerçekçi anlamda ayaklarımızı yere basmamız lazım. Son seçimde Kıbrıs Türkü, 'Ben egemenlik temeline dayalı, Kıbrıs Türkü'nün siyasi eşitliğini ve adadaki haklarını savunacak iki toplumlu, iki egemen devletli bir çözüme bakabilirim.' dedi. Çoğunluk bunu dedi."
Türkiye'nin her yıl KKTC ile bir protokol yaptığını ve KKTC için bir bütçe ayırdığını anlatan Oktay, sosyal anlamdakiler de dahil olmak üzere bu yardımların sürekli devam ettiğini belirtti. "Seçim vardı, seçim yoktu, seçim olacaktı, bunlar Türkiye'nin gündemi değildir. 'Türkiye karışıyor' denen olay bu devam eden yapıdır" diyen Oktay, şunları söyledi:
"Karışmanın nereden geldiğini söyleyeyim. Uzaktan yakından KKTC'yi ve Kıbrıs Türkü'nü tanımayan AB, seçim döneminde Kuzey Kıbrıs'a ekonomik yardım çıkarıyor. Nereye geliyor bu yardımlar? 'Sivil toplum örgütü üyeleri üzerinden bu yardımı yaparım' diyor. Sivil toplum örgütü üyeleri kim? Tamamen seçimi etkilemeye dönük, kendi kurdukları... Pompeo'yu gördünüz. Öncesinde Kıbrıs'a geldi mi? Ne zaman geldi o Kıbrıs'a. O da karışmıyor. BM Genel Sekreteri Guterres... Kıbrıs ile düzenli görüşmeler yapılır, yıllık değerlendirme toplantıları yapılır. Geneldeki teamül şudur: Seçim varsa, tam seçimlerden bir hafta öncesine geliyor, bu genelde ertelenir. Seçilecek cumhurbaşkanı her kim ise, aynı cumhurbaşkanı da seçilebilir, daha güçlü biçimde temsilini yapar. Çünkü öncesi, seçime karışmaktır. Türkiye olarak ve Dışişleri üzerinden de ısrarla üzerine gitmemize rağmen, seçimden önce hem defalarca açıklama yapılmıştır hem de bu görüşme yapılmıştır. Bu, dolaylı seçime karışmak değildir de nedir? Fransa'nın temsilcisi bakıyorsunuz, Kıbrıs'ta. Ve de Türk tarafını, şimdiki seçilmişi değil de 'Karışılıyor' diyen Cumhurbaşkanı'nı ziyaret ediyor. Eğer ki 'Seçime karışılıyor' diye feveran olacaksa bunlara bakmak gerekiyor. BM'ye, AB'ye... Bunun içinde Fransa ne yazık ki gene başı çeken gruplardan."
Türkiye'nin, içme suyundan Kovid-19 ile mücadeleye kadar KKTC'ye her türlü desteği verdiğine ilişkin örnekler aktaran Oktay, "2019'da da böyleydi, bugün de böyle, yarın da böyle olacak. Buna rağmen benim bir defa açıklama yaptığımı gördünüz mü? Buna rağmen Türkiye'nin karıştığı ifade edildi." diye konuştu.
DOĞU AKDENİZ KONUSU
Oktay, "Doğu Akdeniz'de durum nedir? Bizim gemimiz nerede şu anda?" soruları üzerine, "Doğu Akdeniz'de lokasyona takılmamak gerektiğini" söyledi.
Türkiye'nin Doğu Akdeniz konusunda, "Bizim bir kıta sahanlığımız var. Kendi bulunduğumuz alanda araştırmamızı yaparız. Karadeniz'de nasıl yapıyorsak, burada da yaparız" dediğini ifade eden Oktay, Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin kıta sahanlığında istediği yerde araştırma yapacağını, bunun için de kimsenin iznine veya onayına ihtiyacı olmadığını vurguladı.
Türkiye'nin kıta sahanlığına ve Yunanistan'ın Ege Denizi ve Doğu Akdeniz'deki iddialarına ilişkin bazı haritaları gösteren Oktay, Türkiye'nin araştırmalarına devam edeceğini, aldığı ruhsatlar çerçevesinde KKTC'nin de hem sismik hem de sondaj araştırmalarını sürdüreceğini belirtti.
Yunanistan'ın tezlerinin kabul edilmesi halinde Türkiye'nin Ege ve Akdeniz'deki deniz sınırlarının nasıl olacağına ilişkin haritayı gösteren Oktay, "Uluslararası hukuku da bir tarafa bırakın, adam Allah'tan korkar. Vicdanı olan sorgular şunu" ifadelerini kullandı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Türkiye anakaraya hapsetmek isteniyor. Yeni bir Sevr ilan edilmek isteniyor. Biz bu Sevr'i yırtıyoruz" dediği konunun bu olduğunu belirtti.
Haritaları göstererek, Yunanistan'ın tezlerinin, üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye'den bir ticari geminin açık denizlere hareket edememesi anlamına geldiğini ifade eden Oktay, "Şimdi Kıbrıs meselesini anlayabiliyor musunuz? Kıbrıs'ın niye bu kadar önemli olduğunu anlayabiliyor musunuz? Fransa için, AB için, başkaları için Kıbrıs'ın ne demek olduğunu ve bizim için Kıbrıs'ın ne demek olduğunu anlayabiliyor musunuz?" diye sordu.
"KENDİ HAKKIMIZ OLAN ÇALIŞMALARI YAPIYORUZ"
Anakaraların kıta sahanlığı bulunduğunu, adaların ve hele hele adacıkların kıta sahanlığının söz konusu olamayacağını belirten Oktay, şunları söyledi:
"Değil Yunanistan, kim olursa olsun, Türkiye ne bir karış toprağını ne de denizindeki bir damla suyunu, hele hele gelecek nesillerin hakkını hiç kimseye ama hiç kimseye vermez. Bedeli ne olursa olsun. Bu kadar net söylüyoruz. Hiç Türkiye olarak bizim, bugüne kadar, Yunanistan geçmişte yaptı, 2011'den sonra da yaptı, sismik ve sondaj çalışmaları veya Amerika'nın yaptığı sondajlar, Fransa'nın, İtalya'nın, Rusya'nın, hiç bizim çıkıp da herhangi birisine 'Niye burada sismik çalışma yapıyorsunuz, niye sondaj çalışması yapıyorsunuz?' dediğimizi duydunuz mu? Böyle bir şey var mı? Biz kendi kıta sahanlığımızda yapınca bütün dünya dönüyor, ne bilmem ne kapılarına dayanmadığımız kalıyor, ne bilmem nerelere gitmediğimiz kalıyor. Bizim bir şey yaptığımız yok. Biz, kendi toprağımızda ve kendi mavi vatanımızda sadece kendi hakkımız olan çalışmaları yapıyoruz. Nasıl ki biz kimseye karışmıyoruz, kimsenin de bize karışmasına müsaade etmeyiz. Bunu söylüyoruz."
Fuat Oktay, bir aylık sürenin sonunda Mısır ile yapılan anlaşmanın karşılarına geldiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Şimdi Avrupa Birliği ile görüştüğünüzde 'evet haklısınız.' Ama yine aynı noktaya geliyor 'ama', aması ne? Bir AB üyesi. Güney Kıbrıs'ı nasıl AB üyesi yaptığınızı biliyoruz. Siz de bunu ifade ediyorsunuz ama sonuç değişmiyor. Peki nereye geliyor sonuç, tehditlere geliyor. Tehdit nedir yaptırım. Türk milletine, Türkiye'de yaşayan herhangi bir kişiye nereden olursa olsun hangi görüşten olursa olsun, bir şey yaptırmak istiyorsanız tehdit edin. Yaptırımlarla tehdit edin, başka bir şey ile tehdit edin, bu bizim sadece kararlılığımızı artırır."
Avrupa Birliği'nin bu anlamdaki tehditlerinin bir şey ifade etmediğini kendilerine izah ettiklerini vurgulayan Oktay, "Şunu söylüyoruz, tehditler üzerinden bir çözüm çıkma şansı yok. Uluslararası ilişkilerde tehditler üzerinden gitmesi kadar yanlış bir şey yok. Dolayısıyla tehditlerden ziyade çözüm önerileri veya farklı mekanizmaların kurulması çerçevesinde gider. Avrupa Birliği'ni de buna davet ediyoruz biz sürekli. Türkiye açısından baktığımızda da tehditlerle iş yapan ne bir milletiz ne bir ülkeyiz." diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.