Ad-Hoc Komitelerin 'özel' komiteler olduğu, Meclis'te grubu olmayan partilerin de bu komitelere üye verebildikleri, oy hakları da bulunduğunu anımsatılan açıklamada, UBP-DP Hükümeti'nin özel komiteyi sonlandırarak, konuyu İdari, Mali ve Sağlık İşler Komitesine atarak, hem TDP'yi devre dışı bırakmayı, hem de komitede çoğunluğu elde ederek Yasa Tasarısını istediği gibi şekillendirmeyi amaçladığı kaydedildi.
TDP'li milletvekillerinin en başından beri komitede yapıcı bir şekilde yer alarak, gerek öneri gerekse de uyarılarla Yasa Tasarısına katkı koymaya çalıştıkları, DAÜ'nün yıllardır dillendirilen ancak bir türlü başarılamayan 'demokratik ve özerk bir üniversite olması için uğraş verdikleri belirtilen açıklamada "Umarız yapılan çalışmalar yine partizanlığa kurban edilmez. Sonuçlanma aşamasına gelen Yasa Tasarısı tamamlanarak yılların özlemi giderilir. Ancak, yaşanan bu gelişmeler bizleri ciddi anlamda endişelendirmektedir" ifadelerine yer verildi.
2013 seçimlerinin ardından kurulan CTP-DP ve CTP-UBP koalisyon hükümetlerinin geçen 2 yıllık sürede yasanın hayat bulmasına olanak tanımadığı, CTP'nin DAÜ ile ilgili muhalefette olduğu dönemde verdiği sözleri, 2 yıllık hükümeti döneminde üstelik komitede de çoğunluğu elinde bulundurduğu dönemde yerine getirmediği belirtilen açıklamada, yasanın geçmeyeceğini anlayan DAÜ Vakıf Yöneticiler Kurulu'nun da yasa geçmeden seçime gitme kararı aldığını belirtildi, yasa geçmeden eski yasa ile seçime gidilmesinin, daha önce yaşanan sorunların tekrarlanma olasılığını da güçlendirdiği kaydedildi.
Açıklamada ayrıca, mevcut yasa ile seçilecek olan rektörün inisiyatifine bağlı olarak DAÜ'de mutlak hakimiyet kurma şansı olacağı, bunun da demokratik ve özerk bir DAÜ özlemi ile örtüşmediği de belirtildi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.