Ekonomik Protokollerle Demokratik Varlığımız Tehdit Altında
Bugünlerde gündemimizi meşgul eden en önemli konulardan bir tanesi, Türkiye ile imzalanması gündemde olan Ekonomik Protokol. Protokoller, Kıbrıslı Türklerin önceliklerini bizler adına belirleyen ve ekonomimizi yönetmeye çalışan bir politika aracına dönüşmüştür. Bizlere ekonomik kurtuluş reçetesi olarak sunulan unsurlar ile içeriğinde yer alan “reformlar” hayata geçmemekte ve bu protokollerin yarattığı sosyal tahribatlar da toplumsal huzursuzluğa yol açmaktadır. Bunun yanında siyasetin halkın takdiri ile seçilen kişiler tarafından değil de Ankara’daki bürokratlar tarafından belirlenmesi demokratik varlığımızı tehdit etmekte, şeffaf ve hesap verebilir bir devlet olmamız imkanı yitirilmektedir.
Toplumumuzdan gizlenen bu ekonomik protokol içeriği ile ilgili ise kamuoyu adına ACİL bilgi talep ederiz.
- Türkiye’deki politika faizinin düşük tutulmasından ve yapısal önlemlerin alınmamasından kaynaklı hatalı ekonomik politikalar, döviz kurlarının yükselmesine ve enflasyonun hızlıca üç haneli rakamlara gelmesine yol açmıştır. Buna bağlı olarak Ülkemize ithal edilen enflasyon, oluşan aşırı pahalılık ve fakirleşme Kıbrıs Türk halkını derin bir şekilde mağdur etmekte ve alım gücünün erimesine yol açmaktadır. TL kullanımından kaynaklı bu anomalinin mutlaka giderilmesi gerekmektedir. TL’deki enflasyonun yarattığı kayıplar mutlak surette Türkiye tarafından tazmin edilmelidir , bununla beraber dar ve sabit gelirlinin alım gücünün korunabilmesi ve artırılabilmesi için doğrudan destek dahil adımlar atılmalıdır. AKSİ TAKDİRDE eylemliliği sürdüreceğimizin bilinmesini isteriz.
- Geçmişte “spor koordinasyon kurulu” gibi toplum yapımıza uymayan ve irademize direkt müdahale anlamı taşıyan hususlar da toplumumuzca kabul görmeyecektir.
- Hükümetin bir taraftan partizanca geçici işçi alımları, kendi atadıkları müdürlüklere yeniden müdür atamaları, yurt dışına ateşe atamaları ile yine yurt dışı temsilciliklere personel alımları ile kaynaklarımız har vurup harman savrulurken, diğer taraftan zamlar, dolaylı vergiler ve fon artışları ile toplumun üzerindeki yük dayanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Hükümetin bu sorumsuzca uygulamaları nedeniyle ekonominin iyileşmesi ve dar ve sabit gelirlilerin alım gücünün korunması adına tüm beklentimizi yitirmişken, Türkiye’den dayatılan bu ekonomik protokolden de toplum yararına hiçbir beklentimiz yoktur.
- Savunma giderlerinin ekonomik protokol dışına alınması ve periyodik olarak KKTC bütçesine aktarılması, bu kaynakların bütçeye geç aktarılmasından kaynaklanan iç borçlanmanın ve toplumumuza faiz yükü bindiren bu uygulamanın sonlanması da büyük önem arz etmektedir.
- TL kullanımından kaynaklı sıkıntıların giderilmesi için de stabil bir para birimi ile yeni bir muhasebe sistemine geçilmesi de artık mutlaka gündeme alınmalı ve bu konuda teknik çalışmalar başlatılmalıdır.
- Stabil para birimine geçilene kadar ise alım gücünü koruyabilmek için hayat pahalılığı HP asgari ücret dahil olmak üzere 2 ayda bir uygulanmalı
Sonuç olarak Türkiye’nin desteklediği memurlaştırma ve KKTC’yi tanıtma politikaları altında bizi yoğun ambargolar altına sokan, uluslararası hukukun dışına itildiğimiz ve üretimden koparıldığımız bu düzene sürdürülebilir çözümü bizim bulmamız ve refahı yükseltecek üretimi artırmamız kaçınılmazdır.
TDP BASIN BÜROSU
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.