İşte açıklama;
Fiyat Düzenlemesi Bir Algı Operasyonudur
Hükümetin elektrik ücretlerine yaptığı zama karşı gelen toplumsal tepki nedeniyle sözde düzenlemeye gitmesi bir geri adım değil, tam anlamıyla toplumsal tepkinin ateşini düşürecek bir algı operasyonudur.
Gerçekleşen büyük miting ve sonrasında gençlerin başlattığı direniş sayesinde aldığı yanlış kararları gözden geçirmek zorunda kalan UBP-DP-YDP hükümeti, dün aldığı sözde kararlarla bir kez daha toplumsal tepkiyi anlamama noktasında olduğunu göstermiştir.
Özellikle elektrik fiyatlarına yüzde 150’den fazla zam yapan ve bunu yüzde 100 oranına gerileten hükümetin bu aldığı karar yeterli değildir. Tamamıyla göz boyamaya ve toplumsal tepkiyi kırmaya yönelik bu adımın ana nedenlerinden birisi AKSA’nın alacaklarını toplumun cebinden alarak ödeme hedefidir.
Alım garantili sözleşme ile tarihin en büyük imtiyazlarının sağlandığı AKSA’ya bu süreçte KWH başına 12.91 Dolar Cent yakıt bedeli artı 3.81 Dolar Cent de kira bedeli ödenmiştir. Yani KWH başına toplam 16.72 Dolar Cent, bugünkü kur ile yaklaşık 246 kuruş ödeme yapılmıştır. Henüz bu rakamın üzerine iletim ve dağıtım maliyetleri ise eklenmemiştir. Hal böyleyken ve bu imtiyazlar yerine getirilirken, hükümetin elektrik fiyatlarında bir indirime gittiği söylenemez.
Gelecekte daha büyük bedeller ödememek için, elektrik üretiminde maliyeti düşürmenin yolu yatırım kararı alıp Aksa'dan kurtulmaktır. Bugün için kurumun 2.3 TL sadece üretim maliyeti vardır. 0.98 kuruşa satmak kurumu özelleştirme demektir. Önemli olan sosyal devlet anlayışıyla, bu üretim maliyetini ödeme zorluğu çeken kesime olabildiğince az yansıtmaktır. Örneğin 1500 kwh evde tüketim yapan zengine üretim maliyeti altında elektrik satılıyor. Bunun bedelini de hep beraber ödüyoruz.
Hükümet ve Cumhurbaşkanlığı hayatı ucuzlatma konusunda samimi ise bir an önce bazı alanlarda acil tasarruf tedbirleri almalıdır. Temel gıdada yerel üretimi desteklemeli ve KIBTEK santralleri gibi acil alanlarda yatırım yapmalıdır. Örneğin, gereksiz RHA ve makam araçları elden çıkarılmalı ve gerekli olanların amacına yönelik kullanılması sağlanmalı, yurtdışı ve yurtiçi kalabalık heyetlerle birlikte gereksiz geziler yapılmamalı, örtülü ödenekler ve izaz ikramlar kaldırılmalı, halen devam eden atamalar durdurulmalı ve hatta geri alınmalı, yeni istihdam yerine mevcut çalışan işyeri değişimi yapılmalı, fon ve vergiler akıllıca düzenlenmelidir. Bu saydığımız tedbirler gibi gelir artırıcı önlemler alınmalıdır.
Ülke bir krizden geçiyorsa, Hükümet ve Cumhurbaşkanlığı öncelikle kendileri tasarruflu davranarak halka örnek olmalıdır. O zaman halk da buna sahip çıkacak ve özveriyle davranabilecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.