16 Ağustos 1960 Yılında ilan edilen Kıbrıs Cumhuriyetinin temelleri doğru bir zeminde oluşturulmamıştı.Zoraki bir anlaşmaydı nitekim Makarios’un bu anlaşmayı hangi koşullarda imzaladığı yıllar sonra MI6 arşivlerinde belgelenmiştir.
Niekim Makarios’un metni imzalarken ‘’Ben bu anlaşmayı bozmak için imzalıyorum’’sözleri hafızalardadır.
Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuş fakat her iki taraf da ne zaman bozulacak diye diken üstünde hesaplar yapmaktaydı.
Adanın en rahatı İngilizlerdi. Onlar alacağını almış adanın en güzel yerlerinde kendilerine üs almışlar ve bu toprakları Birleşik Kırallık toprağı olarak da korunması yönünde garanti sistemi getirmişlerdir.
Bu zoraki birliktelik 20 Aralık 1963’e kadar sürebilmiştir. Bu tarihte her iki taraf da bölünmeye ve yeni çatışmalara hazırdırlar bir kıvılcım bunu başlatacaktı.
Nitekim 20 Aralık 1963 akşamı Tahta kale semtinde çıkan bir kavgada öldürülen Zeki ve Cemaliye isimli, iki Türk üzerinden toplumsal arası şiddet başlatılmış oldu.
Cumhuriyet görevlileri başta Cumhurbaşkanı muavini Dr.Küçük olmak üzere rahmetli İnönü’nün bütün telkinlerine rağmen göreve gitmeyerek kesin bölünmeyi başlatmıştır.
Bu tarihten itibaren toplumlar arası ayrışma her geçen gün artarak devam etmiştir.102 küçük Türk köyü boşaltılarak daha büyük Türk kantonlar oluşturulmuşsa da bu kantonlar dağınık olduğundan Kıbrıslı Türklerin hareketi engellenmiş ve seyahat özgürlükleri kısıtlanmıştır. Bir kantondan diğer kantona gitmeye çalışan Türkler ya Rum şddeti ile karşılaşmış,ya kayıp olmuş ya da öldürülmüştür.Türk mukavemetçiler da benzer eylemlerde bulunmuşlardır.
BM Güvenlik Konseyi 4 Mart 1964’de aldığı 186 sayılı kararla adaya uluslararası barış gücü (UNFICYP) konuşlandırılmıştır.
Barış gücünün adada görev yapma süresi hala daha devam etmekte fakat hiçbir çatışma için güvence olmamaktadır.Sadece gözlemcidirler.
Yukarıdaki koşullar 1974 yılına kadar sürmüştür. Arada olan olaylarla yazının amacını saptırmak istemiyorum.
Aradan geçen on bir yıllık dönem Türkler açısından ‘’bekledim da gelmedin’’,Rumlar için ‘’erkeksen gel al ‘’şeklinde geçmiştir.
Bu süre zarfında Türkiye İnönü döneminde adaya çıkartma yapma girişimini başlatmış o da meşhur Jhonson mektubu ile akamete uğramıştır.
Adaya müdahale şartları Garantörlük belgesinin çeşitli maddelerinde açıkca yazılmıştır.
Madde 1 : Kıbrıs Cumhuriyeti, kendi bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve güvenliğini devam ettirmeyi ve anayasaya saygıyı güven altına almayı üstlenir. (taahhüt eder)
Madde 2 : Yunanistan, İngiltere ve Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 1’nci maddede belirtilen taahhütlerini kaydederek, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, ülke bütünlüğünü, güvenliğini ve anayasanın temel maddeleri ile oluşan durumu (state of affairs) tanırlar ve garanti ederler.
Madde 3 : Bu Antlaşma hükümlerinin herhangi birinin ihlali (çiğnenmesi) halinde Yunanistan, Türkiye ve İngiltere bu hükümlere saygıyı sağlamak için gerekli girişimlerin yapılması ve önlemlerin alınması maksadıyla aralarında danışmalarda bulunmayı üstlenirler. Üç garantör devletten biri, birlikte veya birbirlerine danışarak (işbirliği halinde) hareket etmek olanağı bulunmadığı taktirde, bu antlaşmanın oluşturduğu durumu (state of affairs) münhasıran yeniden oluşturmak gayesi ile hareket etmek hakkını korumaktadırlar.
Aradan geçen on bir yıl Üç garantörden birinin tek taraflı olarak adaya müdahalesine imkan tanımamıştır.(Devam edecek)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.