Ülkemizde yaşanan ekonomik krizin, Kıbrıslı Türk toplumu olarak bizim de resmi para birimi olarak kullanmakta olduğumuz Türk Lirası’nın hızlı değer kaybından kaynaklandığının bilincindeyiz. Türk Lirası’nın sahibinin Türkiye Cumhuriyeti devleti olduğunun ve bu para üzerindeki kontrol mekanizmalarının KKTC makamlarında olmadığının da bilincindeyiz. İthal mal ve girdilerinin zamlanmasının kaçınılmazlığınıda görmezden gelmiyoruz.
Ancak, ülkemizde yaşananlar, TL krizinden kaynaklı zorunlu zamlar olmaktan çoktan çıkmıştır. İşbaşındaki koalisyon hükümeti kriz karşısında tutarlı ve bütünlüklü bir politika geliştirip uygulamaya koymak yerine, fırsatçılara hizmet eden günü birlik ve tutarsız bir takım tasarruflar içine girmiştir.
İthal malların zamlanmaması adına ithalatçı kesime yönelik alınan bir dizi teşvik ve muafiyet içeren önlemlere karşın tüm ithal mallar yüzde yüzü aşan oranlarda zamlanmıştır. Hükümetin ithalatçılara sağladığı muafiyet ve kolaylıklar o kesimin cebine kar olarak yansımış, fatura dar ve sabit gelirli tüketicilere kesilmiştir.
Hükümetin ne yaptığını bilmez ve tutarsız tutumu fırsatçı çevreleri cesaretlendirmiş ve “kriz bahane yüksek oranlı karlar şahane" anlayışıyla ithal veya yerli üretim ayırdı yapılmaksızın tüm mal ve hizmetler kısa sürede iki katının üzerinde pahalılaşmıştır.
İthalatçı çevrelere tanınan ek muafiyetler nedeniyle kamu maliyesindeki açık daha da büyütülmüş ve hükümet de kendi açığını kapatma derdiyle uğraşmak adına krizi fırsat sayıp kamu çalışanlarının ek mesai ücretlerini budama yoluna gitmiştir.
Piyasa denetimi başlattığı ve bu amaçla müfettişler görevlendirdiğini açıklayan hükümet halka da çağrı yaparak fahiş fiyatlarla satış yapanların ihbar edilmesini istemişti. Yurttaşlar bu konuda hükümete yardımcı oldu. İhbarlar yapıldı. Ancak hükümet denetim görevini yetkisizlik nedeniyle yapmadı. Adeta halkla alay edildi. Krizin ortaya çıkışının üzerinden bir buçuk ay geçti ve daha dün çıkarılan Yasa Gücünde Kararnameyle bazı mallarda fiyat denetimi yetkisi alınmış oldu.
Bu türden ekonomik krizden çıkışın yolu her türlü mal ve hizmete zam yapmak değildir. Sürekli zam yaparak tüketici konumundaki yurttaşların satın alma gücünü azaltmak, onları daha da fakirleştirmek, piyasada durgunluk yaratır ve krizin derinleşmesine yol açar.
Önümüzdeki kısa sürede yaşanacak durgunluk hali, bugün için “kısa günün karı” diyerek haksız zam yapanları da vuracak ve zincirleme iflaslar meydana gelebilecektir. Ondan sonrası yıkım ve kaostur.
Uyarıyoruz!
Kriz karşısında fırsatçı anlayışla yanlış bir yol izlenmektedir.
Krizden çıkışın yolu, dar ve sabit gelirli büyük toplum kitlesine kaybettiği alım gücünün kısa sürede iade edileceğinin güvencesinin verilmesinden geçer. Piyasada yaşanacak durgunluğun önlenmesini sağlayacak en etkili önlem budur.
Bu bağlamda yapılması gerekenler bellidir:
Kamu maliyesi kazanan çevrelerden muafiyetleri de kaldırarak vergi toplamalıdır. Kuzey Kıbrıs küçük bir toprak parçasıdır, göz yumulmazsa kayıt dışılık sıfıra yaklaştırılır. Ekonominin yüzde 50’den fazlası kayıt dışındadır. Bunun üzerine gidilmeli ve vergilendirilmelidir. Asgari Ücret ve hayat pahalılığı ödeneği uygulamalarının süresi 2 aya indirgenip hızlı ve gerçekçi şekilde uygulanmalı, dar ve sabit gelirli kitlelerin kaybettiği alım gücünün iadesi fiilen başlatılmalıdır.
Bunlara paralel olarak; bütçede yer alan bütçedeki tüm örtülü ödenekler kaldırılmalı, bir sonraki bütçede ise hiç yer verilmemelidir.
Mecliste temsil edilen partilere yapılan devlet katkıları kısıtlanmalı, yeni bütçede de minimize edilmelidir.
Bütçedeki tüm izaz ikram, temsil, tören ve ek mesai kalemleri ya tümden kaldırılmalı ya da en aza indirilmeli, aynı uygulama yeni bütçede de sürdürülmelidir.
Orta ve uzun vadede toplumsal ihtiyaçlar titizlikle belirlenmelidir.Vergi Reformu, Tarım Reformu, Kamu Reformu, Hukuk Reformu, Nereden buldun Yasası çıkarılması gibi yeni bir yapılandırma için sosyal ve ekonomik kalkınma planı yapılıp uygulamaya konmalıdır.
Yaşanan kriz karşısında halkımızın geniş kesimleri korumasız bırakılmış ve büyük bir hızla fakirleşmeye itilmiştir. Emekçi kesimlerin, dar ve sabit gelirlilerin, üretici kesimlerin temsilcisi olan TKP-YG bu kötü gidişin karşısındadır ve direnmekte kararlıdır. Eylemlerimiz artarak devam edecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.