TMT Mücahitler Derneği Başkanı Yılmaz Bora, Güney Kıbrıs Rum liderliğinin, görüşmelere başlarken tavizler koparmak amacıyla hareket ettiğini ileri sürdü.
Bora bugün yaptığı yazılı açıklamada, Kıbrıs’ta “yeni” ve “değişim” adı verilen sürecin hiç de olumlu bir yanı olmadığını savundu. Rumlar ile Yunanlıların söylediklerine ve yaptıklarına bir bakmak gerektiğini kaydeden Bora, BM, ABD, AB ve İngiltere yetkililerinin art arda Akıncı’yı tebrik edip, başlayacak yeni süreçten umutlu olduklarını belirterek onu etkileme amacı güttüğünü iddia etti.
Başından beri Kıbrıs’ın yaşanmış gerçekleri dikkate alınmayarak, hep Rum’a arka çıkılmasının sorunun siyasi çözümünü engellediğini söyleyen Bora, bugünkü ortamda estirilmek istenen olumlu havanın, gerçeklere dayandırılmamasının başarısızlığı getireceği görüşünü dile getirdi.
Rumlar ile Yunanlıların davranışlarının, estirilmek istenen olumlu havayı bozduğunu ifade eden Bora, şöyle devam ettİ:
“Kıbrıs Türk halkını ve Anavatanımız Türkiye’yi yok sayarak yabancı şirket ve devletlerle bir takım anlaşmalar yapmak suretiyle görüşme sürecini başlamadan başarısızlığa mahkum ediyorlar. Vakıf Malı Maraş’ı istiyorlar. Garanti antlaşmasının iptalini istiyorlar. Kıbrıs Türk halkının 11 yılık acı ve gözyaşlarını dindiren Kıbrıs Rumlarını bir iç savaştan kurtaran ve 20 Temmuz 1974’den beri Kıbrıs’ta barış, huzur ve güveni sağlayan Türk askerinin Ada’dan gitmesini istiyorlar. Kıbrıs Türk halkını yeniden evsiz, işsiz, ilaçsız, babasız, anasız ve evlatsız ve de vatansız bırakmak istiyorlar
“1571’den beri Türk toprağı olan ata yadigarı adayı Girit misali elimizden almak istiyorlar. Onun için Türkiye’nin Ada’daki haklı ve meşru varlığından büyük rahatsızlık duyuyorlar” şeklinde devam eden Bora, yeni dönem ve değişimden bahsedenlere, “Rum ile Yunan’ın bütün bu kabul edilemez isteklerine evet demek mümkün mü?” diye sordu.
Bora, 1975 Nüfus Mübadele Antlaşması ile 1977- 1979 Doruk Antlaşmaları sonucu, iki ayrı halktan oluşan iki ayrı yönetimin tamamen birbirinden ayrılarak iki ayrı bölgede iki bağımsız devlet oluşturdukları gerçeği göz ardı edilerek, yaşayabilir siyasi bir çözüme ulaşılmasının mümkün olmadığını ileri sürdü.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.