Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan törende, konuşmaların ardından milli mücadelede görev yapan mücahitlere madalyaları takdim edildi.
Törene, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Osman Aytaç, mücahitler, aileleri, askeri ve diğer yetkililer katıldı.
-Töre: “Egemenlikten, bağımsızlıktan, istiklalden, vatandan vazgeçmek yok”
Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre törende yaptığı konuşmada, “Nereden nerelere geldik” diyerek, direnişler sergilendiğini, canlar, kanlar verildiğini kaydederek, “Canı cana, kanı kana katarak bugünlere geldik” diye konuştu.
Kıbrıs Türk halkının yokluklar gördüğünü, sıkıntılar çektiğini, acılar yaşadığını ifade eden Töre, “Ama yılmadık” vurgusu yaptı. Ali Rıza Vuruşkan, Daniş Karabelen, İsmail Kansu, Kenan Coygun’a, “Bozkurt” denildiğine dikkat çeken Töre, “Bunun bir anlamı vardı. Bozkurt, boyun eğmez, esareti kabul etmez, boyunduruğa girmez, daima hür yaşar, başı dik olur” dedi.
Oyunların devam ettiğini dile getiren Zorlu Töre, “Devlet sahibi, cumhuriyet sahibi olduk” diyerek, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Cumhuriyet en büyük bayramdır. Benim karakterim bağımsızlıktır” sözlerine işaret etti. Türk’ün karakterinde istiklal ve bağımsızlık aşkı olduğunu vurgulayan Zorlu Töre, “Evet dünyada ve Kıbrıs’ta barış olsun ama egemenlikten, bağımsızlıktan, istiklalden, vatandan vazgeçmek yok” şeklinde konuştu.
Bunlardan vazgeçerek, barış yapılması durumunda bunun adının “teslimiyet” olacağını kaydeden Töre, milli davanın, daima milli düşüncelerle korunması gerektiğini söyledi.
Gaflete düşmemek gerektiğinin altını çizen Meclis Başkanı Töre, “Dahili ve harici bedhahlara çok dikkat etmeliyiz” dedi. Töre, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini okuyup, anlamak gerektiğini belirtti.
Gelinen noktada KKTC’den, Türk ordusundan vazgeçmenin asla mümkün olmadığını vurgulayan Töre, “Şair ne dedi? Göndere çekilen bayrak bir daha inmez. Göklere yükselen sancak, Allah’ın huzurunda eğiliriz ancak… Söz konusu vatansa, milletse, bayraksa, istiklalse gerisi teferruattır. Kimseye boğun eğmeyiz” diye konuştu.
“Bugün hayattayız ama vatan için can verenlerden daha büyük değiliz. Onlar bizden büyüktür. Çünkü onlar can verdiler…” diyen Meclis Başkanı Töre, Taşkent, Atlılar, Muratağa, Sandallar katliamlarını hatırlattı.
“Şimdi bize hikaye, masal okuyanlar var” diyen Zorlu Töre, Avrupa ve Birleşmiş Milletler’in, Gazze’de, Filistin’de, Bosna Hersek’te neler olduğuna bakması gerektiğini söyledi. “Biliyorlar ama hepsi sessiz” diye konuşan Töre, Kıbrıs Türk halkının, anavatan Türkiye’ye, kahraman Türk ordusuna, TMT’nin mukavemet ruhuna güvenerek, yoluna devam edeceğini kaydetti.
Kıbrıs davasında görev yapan komutanlar ve Türkiye’nin vefat eden yetkililerini rahmetle anan Meclis Başkanı Töre, “Şehitlerimiz bize daima ışık tutsun. Ruhları şad olsun” dedi.
-Bayar: “20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı barış, özgürlük ve egemen devletimizin temelidir, tescilidir. Artık geri dönüş olamaz”
TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar da, Ali Rıza Vuruşkan’ın, TMT’nin efsane komutanı olduğunu vurgulayarak, TMT’nin direniş hareketini planlayan ve başlatan üç önemli kahraman Türk subayının dikkat çektiğini belirterek, bu isimleri; Daniş Karabelen, İsmail Tansu ve Rıza Vuruşkan olarak sıraladı.
Bayar, bu üç subayın sahasında deneyimli, Kore’de 1952-1953 yıllarında savaşmış, birbirlerini yakından tanıyan kahraman silah arkadaşları ve vatansever kişiler olduğunu ifade etti.
Kıbrıs’taki gizli direnişin hikayesinin, tam 66 yıl önce Ankara’da, 1958 yılının Mayıs ayında Genelkurmay Başkanlığı Harekat Şubesi’nin odalarından birinde başladığını anlatan Bayar, TMT’nin, Kıbrıs’ın, “Kuvayi Milliyesi” olarak bilindiğini ifade etti.
Rıza Vuruşkan’ın, 31 Temmuz 1958’de, ilk seferde 7 silah arkadaşı subayla Kıbrıs’a ayak bastığını ve 1 Ağustos 1958’de ulvi görevine başladığını dile getiren Bayar, “Kıbrıs Türklerinin kaderini etkileyecek dönüm noktası bu şekilde başlamış oldu” dedi.
Vuruşkan’ın, görünürdeki görevinin müfettişlik olduğunu ve pasaportunda da “Ali Conan” ismi yazılı olduğunu belirten Celal Bayar, “Kod adı Bozkurt’tur, liderlik kodu Bayraktar. İlk efsanevi Bozkurt’umuzdur” diye konuştu.
Tümgeneral Daniş Karabelen tarafından Vuruşkan’a 8 maddelik yazılı bir görev talimatı verildiğini ifade eden Bayar, talimatın ilk maddesini şöyle dile getirdi:
“Kıbrıs Türk toplumunun, Rumların EOKA örgütünün saldırılarına karşı can ve mal güvenliğini sağlamak ve TC hükümetinin izlediği Kıbrıs politikasını desteklemek maksadıyla Kıbrıs’ta gizli ve silahlı bir yeraltı örgütü kurmakla görevlisiniz.”
Daniş Karabelen, İsmail Tansu ve Rıza Vuruşkan’ın, hayatta olmasalar da Kıbrıs Türklerinin kalplerinde sonsuza kadar yaşayacaklarının altını çizen Bayar, “Onları her zaman rahmet ve saygıyla anıyoruz. Ruhları şad olsun” dedi.
“20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı barış, özgürlük ve egemen devletimizin temelidir, tescilidir. Artık geri dönüş olamaz” vurgusu yapan Bayar, yaşayabilir ve kalıcı çözümün ancak iki egemen devlet temelinde mümkün olduğunu söyledi.
TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Bayar, “Yaşasın KKTC, yaşasın anavatan” diyerek, konuşmasını tamamladı.
-Serez: “Hiçbiri hayata olmayan efsanevi Türk subayları daima kalplerimizdedir” dedi.
TMT Mücahitler Derneği Genel Başkan Yardımcısı Çetin Serez de, Rıza Vuruşkan’ın, inançlı, cesur ve kendisini Türklüğe adadığını belirterek, Vuruşkan’ın, hayatı pahasına olsa da verilen her görevi başarıya ulaştırmak için canla başla çalıştığını söyledi. Serez, Vuruşkan’ın özgeçmişi hakkında da bilgiler verdi.
1958 yılında Kıbrıs Türkü’nün can, mal ve şerefini korumak amacıyla anavatan Türkiye’nin de desteği ile TMT’nin kurulduğunu dile getiren Serez, Özel Harp Dairesi’ne bağlı olarak kurulan TMT’nin kurucu kadrosunun bayraktar Rıza Vuruşkan ile birlikte Kıbrıs’a gönderildiğini ifade etti.
Kısa sürede çalışmaların tamamlandığını ve teşkilatın ada sathında örgütlendiğini kaydeden Çetin Serez, “Hiçbiri hayata olmayan bu efsanevi Türk subayları daima kalplerimizdedir” dedi.
Bayraktar Rıza Vuruşkan’ın 58 üniversite öğrencisi ile Erenköy’e de çıktığını belirten Serez, Vuruşkan’ın, 15 Şubat 1979’da Ankara’da vefat ettiğini ve naaşının Ankara Cebeci Şehitliği’nde bulunduğunu söyledi.
Konuşmaların ardından madalya takdim edilen mücahitlerin isimleri şöyle:
“Cavit Atalar, Şefki Bilsoy, Ahmet Halit Fedai, Ahmet Kusetta, Safa Keyfi, Mustafa Başman, Kufi Özaygın, Kemal Okan, Cevdet Atalar, Cemal Yetiş, İbrahim Şişman, Salahi Algınay, Şener Yorgozlu, Eray Tamçelik”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.