Başbakan Hüseyin Özgürgün, KKTC olarak, ekonomisi güçlü ve güvenliği sağlanmış bir anlaşma aradıklarını, “her ne pahasına olursa olsun” şeklinde bir anlaşma istemediklerini belirtti. Özgürgün, Kıbrıs’ta iki kesimliliği, iki kurucu devleti, iki halkın siyasi eşitliğini ve Türkiye’nin etkin ve fiili garantisini sağlayan bir anlaşmaya her zaman “Evet” dediklerini vurguladı.
Özgürgün, hükümet olarak hedeflerinin, “Anavatan Türkiye ile yakın işbirliğinde KKTC ekonomisini güçlü tutmak, refahı ve ekonomisi güçlü bir KKTC’nin bir anlaşamaya hazır olmasını sağlamak” olduğunu belirterek, “BM parametrelerinden vazgeçmek gibi bir şey mümkün değildir. Biz bunu asla kabul etmeyiz” dedi.
“Rum tarafı da eğer bu niyette ise Kıbrıs’ta bir anlaşma olur ve Kıbrıs bir bütün olarak AB üyesi de olur. Her şekilde Kıbrıs’ta herkesin refahına, faydasına adım atılmış olur” diyen Özgürgün, “Burada dikkat edilmesi gereken; böyle bir anlaşma olsa bile en yakın stratejik ortağın Türkiye olduğudur ve Su projesi de bunlardan bir tanesidir. Yakında enterkonnekte sisteme bağlanmış elektrik kablo projesi bunun üzerine gelebilir, adaya bu şekilde hayat verecek olan bir Türkiye var” diye konuştu.
İstanbul’daki mitinge katılan Başbakan Hüseyin Özgürgün dün ülkeye döndü. Özgürgün, İstanbul’dan ayrılmadan önce Haber Türk televizyonuna konuk olup, canlı yayında güncel konulara ilişkin sorularını yanıtladı.
Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden verilen bilgiye göre, Başbakan Özgürgün, yayında yaptığı konuşmada, ilk olarak Pazar günü Yenikapı’da katıldığı “Demokrasi ve Şehitler Mitingi” izlenimleriyle ilgili soruyu yanıtladı.
Özgürgün, mitingi, “tarihi bir miting” olarak niteleyerek, “Aslında mitingden öte bir şeydi. Bana göre miting, bunu biraz hafife almak olur. Türkiye oradaydı. Biz de orada olmaktan büyük bir memnuniyet ve gurur duyuyoruz” dedi.
Hüseyin Özgürgün, “Sayın Başbakan, sizin Yenikapı mitinginde var olmanız önemliydi. Hangi hissiyatlarla geldiniz, niye burada olmalıyım dediniz?” sorusuna karşılık, Kıbrıs Türk halkının büyük Türk ulusunun kopmaz bir parçası olduğunu ve Türkiye’deki en ufak bir gelişmeyi çok yakından takip ettiklerini belirterek, şöyle konuştu:
“Anavatan Türkiye’nin güçlü ve iyi olması, sağlıklı olması bizim için son derece önemli. Bu Kıbrıs Türk halkı ve bizim tarafımızdan böyle algılanıyor. Onun için Anavatan’daki en küçük sıkıntı bize iki-üç kat sıkıntıyla yansıyor, bizi iki kat üç kat üzüyor. Dolayısıyla Türkiye’de demokrasinin tam işlemesi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sağlıklı olması, Kıbrıs’ta bizi de çok yakından ilgilendiriyor, çok da önemli.
Çünkü Kıbrıs’ta şuanda barışı koruyan kuvvet TSK. Barışı oraya getiren 1974’de Anavatan Türkiye. Kıbrıs Türk halkı, güvenliğinin, bundan sonrasında da, bir anlaşma da olacaksa, bunu Anavatan Türkiye ile beraber götüreceğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Biz KKTC hükümeti olarak da Kıbrıs Türk halkı olarak da buna çok önem veriyoruz. Böylesine bir miting de, Anavatan’da herkesi bir araya getiren, bu gücü ortaya koyan bir mitingde bizim bulunmamız bu anlamda çok önemliydi. Gönülden buradaydık. Orada olmaktan büyük gurur duyduk. Başbakan Binali Yıldırım’a davetinden dolayı da teşekkür ediyorum.”
“KARŞIMDA KIRMIZI BEYAZ BİR OKYANUS GÖRDÜM”
Başbakan Özgürgün, “Mitingde isminiz anons edildi, kürsüye çıktınız, bayraklar sallandı, müthiş de bir coşku oldu. Türk insanının KKTC’ye olan ilgisi, sevgisini orada yürürken hissettiniz mi?” sorusu üzerine, “Karşımda gerçekten kırmızı beyaz bir okyanus. Bunu anlatmak mümkün değil, anılarımızda yaşatacağız. O ilgi ve sevgi her zaman var” diye cevap verdi.
Dışişleri Bakanlığı yaptığı 2009-2013 arasında Türkiye’nin bir çok bölgesinde yüzün üzerinde konferans verdiğini, her zaman büyük ilgi ve sevgi gördüğünü, Ankara’daki öğrencilik yıllarında da aynı ilgi ve sevgiyi yaşadığını anlatan Başbakan Özgürgün,, Kıbrıs Türkünün Türkiye’nin her yerinde ilgi ve sevgiyle karşılandığını, şahsına gösterilen ilgi ve sevginin Kıbrıs Türk halkına gösterildiğini kaydetti.
Aynı karşılığın Kıbrıs Türk halkında da olduğunu, Kıbrıs Türk halkının Anavatanına yürekten bağlı olduğunu vurgulayan Başbakan Özgürgün, “Böyle günlerde bu birlikteliğin, bu güzelliğin görülmesi bizim için çok önemli. Bu mesajı verebilmişsek ne mutlu bize” dedi.
“SÜREKLİ TAKİP EDİLECEK”
Başbakan Özgürgün, FETÖ-PDY soruşturmasıyla ilgili bir soru üzerine, daha ilk günden FETÖ-PDY’nin terör örgütü listesine alınarak, 21 Temmuz itibariyle tüm faaliyetlerinin yasaklandığını, en küçük ihbarın dahi titiz bir şekilde değerlendirildiğini, mevzuat gereği KKTC’de herhangi bir okul yapılanmasının mümkün olmadığını vurguladı.
Yapılan ihbarlardan şimdiye kadar bir şey çıkmadığını aktaran Başbakan Özgürgün, “Tabi bu çıkmadı veya çıkmayacak anlamında değil. Terör örgütü listesinde olduğu için bütün faaliyetler sürekli takip edilecek. Şuana kadar memnuniyet vericidir ki böyle bir sıkıntı yaşanmadı” dedi.
“TSK KIBRIS’TA BARIŞI KORUMAKLA GÖREVLİ”
TSK’nın içinden “hain çetenin” çıkmış olabileceğini ama TSK’nın önemli bir bölümünün buna katılmadığını dile getirerek, TSK’nın güçlü olmasının KKTC ve Türkiye açısından önemini vurgulayan Başbakan Özgürgün, şöyle devam etti:
“TSK Kıbrıs’ta da 1974 yılından itibaren adaya gelen barışı korumakla görevli ve bunu da yapıyor. Kıbrıs’ta 1974’e kadar birçok insan öldü, binlerce kayıp var. Ama 1974’den sonra bunlar durdu. TSK’nın caydırıcı gücü bunu sağladı. Ordumuz, TSK’mız Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığımız bizim gözbebeğimizdir, bunun zarar görmesi, yıpratılması bizim açımızdan da mümkün değil, bununla Kıbrıs’taki durumu ortaya koydum. Türkiye’deki duruma bakıldığında da Türkiye’de de TSK’nın çok güçlü olması Türkiye açısından önemli olduğu gibi bizim açımızdan da çok önemlidir. Bunun ayırt edilmesi, TSK’nın yurt savunmasındaki caydırıcı gücünün zarar görmemesi çok önemli.”
Özgürgün, kısa süre önce Ankara’ya resmi ziyaret yaptığını, ikili görüşmelerde bir çok konunun detaylı bir şekilde ele alındığını, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de 1,5 saat baş başa görüştüğünü anlattı.
Başbakan Özgürgün, Türkiye’den Kıbrıs’a gelen su konusundaki son durumla ilgili bir soruya karşılık da, “Türkiye’den gelen suyun asrın değil, bin yılın çılgın projesi” olduğunu kaydetti.
“KIBRIS TÜRK HALKI SUYUN COŞKUSUNU YAŞIYOR”
Toroslar’dan 87 kilometresi denizin altından olmak üzere toplam 477 kilometre aşarak, Kıbrıs’a ulaşan suyun, kurak bir adaya hayat verdiğini kaydeden Başbakan Özgürgün, hükümet olarak üç ay önce göreve geldiklerini, suyla ilgili sorunları süratle çözdüklerini ve şu anda KKTC’nin büyük bölümüne Türkiye’den gelen suyun verildiğini anlattı.
Kıbrıs Türk halkının suyun coşkusunu yaşadığını, suyun tam zamanında kuraklığın yaşandığı, kaynakların azaldığı bir zamanda adaya ulaştığını belirten Başbakan Özgürgün, şunları söyledi:
“SU GERÇEKTEN ALTERNATİFSİZ DOĞAL KAYNAK”
“Anavatan Türkiye’ye yürekten teşekkür ediyoruz. Aslında sadece bizim değil, Kıbrıs Rum tarafının da teşekkür etmesi lazım. Çünkü orada da aynı sorunlar var. Biz buna barış suyu demiştik. Bu barış suyu, bana göre, gelecekte yalnız Kuzey’e değil Güney’e de hayat verecek. Kıbrıslı Rumlar da bu projeden yararlanacak diye ümit ediyorum. Çünkü şu anda su gerçekten alternatifsiz doğal kaynak. Bu su, inanılmaz bir projeyle Toroslar’dan Kıbrıs’a aktarıldı. Kıbrıs Türk halkı de bunun coşkusunu yaşıyor.”
Kıbrıs Türkünün Özgürlük Mücadelesi Lideri Dr Fazıl Küçük’ün 1950’lerde Türkiye’den su getirilmesi projesiyle ilgilendiğini ve “Ben hayatta iken bu su ulaşmazsa mezarımı Anavatan’dan gelecek su ile yıkayın” diye vasiyet ettiğini, Küçük ailesinin ve vatandaşların da büyük bir coşkuyla Dr Küçük’ün kabrini Türkiye’den gelen suyla yıkadığını aktaran Başbakan Özgürgün, su projesinin, çok duygusal değer de taşıyan ama ekonomik yönü çok büyük olan bir proje olduğunu vurguladı.
“TÜRKİYE’NİN ETKİN VE FİİLİ GARANTİSİ OLMALI”
Kıbrıs’ta müzakerelerin devam ettiğine işaret ederek, Kıbrıs Türk tarafının yıllardır Kıbrıs’ta anlaşma isteyen taraf olarak iyi niyetle masada oturduğunu dile getiren Başbakan Özgürgün, şöyle devam etti:
“Anlaşmanın belli parametreleri var. Bunlar; iki kesimlilik, iki kurucu devlet ve iki halkın siyasi eşitliği. Ama hepsinden önemlisi de Anavatan Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi. Bunu sağlayan bir anlaşmaya bir her zaman evet diyoruz. Bu da hiç bir zaman fazla bir şey değil. Ama Rum tarafının niyeti olmadığı için, Ada’yı bir Elen adası olarak gördükleri için ve Elen adası dışında herhangi anlaşmaya evet demeyecekleri için şuana kadar bir anlaşma olmadı.”
“HÜKÜMETİN HEDEFİ”
Hükümet olarak hedeflerin, Anavatan Türkiye ile yakın işbirliğinde KKTC ekonomisini güçlü tutmak, refahı ve ekonomisi güçlü bir KKTC’nin bir anlaşamaya hazır olmasını sağlamak olduğunu vurgulayan Başbakan Hüseyin Özgürgün, şöyle konuştu:
“Ekonomisi güçlü, güvenliği de sağlanmış bir anlaşmayı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak arıyoruz. Ancak bizim, her ne olursa olsun bir anlaşma niyetimiz yoktur; her ne pahasına olursa olsun anlaşalım, bütün her şeyi ile vazgeçelim, temel prensiplerimizden, BM parametrelerinden vazgeçelim, böyle bir şey mümkün değildir. Biz bunu asla kabul etmeyiz. Biz, belli bir anlaşmanın kriterlerinin 1968 yılından beridir ortada olduğunu söylüyoruz. Rum tarafı da eğer bu niyette ise Kıbrıs’ta bir anlaşma olur ve Kıbrıs bir bütün olarak AB üyesi de olur, her şekilde Kıbrıs’ta herkesin refahına, faydasına adım atılmış olur. Burada dikkat edilmesi gereken, böyle bir anlaşma olsa bile en yakın stratejik ortağın Türkiye olduğu. Su projesi bunlardan bir tanesidir. Yakında enterkonnekte sisteme bağlanmış elektrik kablo projesi bunun üzerine gelebilir, Ada’ya bu şekilde hayat verecek olan bir Türkiye var. Türkiye bizim Anavatanımızdır, ama Rum tarafı da bu gerçeği görmelidir ki Kıbrıs’ta ekonomik anlamda bir çok faydayı sağlayabileceğimiz en yakın stratejik ortaktır.”
Bu arada, İstanbul Yenikapı’da düzenlenen “ Demokrasi ve Şehitler Mitingi”ne katılmak üzere Pazar günü İstanbul’a giden Başbakan Hüseyin Özgürgün, bu akşam ülkeye döndü.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.