Prof. Dr. Çoban, yaptığı 'Mikobakterilerin Üretilmesi ve Antibiyotik Duyarlılıklarının Test Edilmesinde Yeni Bir Besiyeri' çalışmasıyla tüberkülozda tanının erken koyulabilmesi için daha uygun maliyete, kısa sürede ve doğru sonuç alınabilen besiyeri (tüberküloz basilinin üremesini ve çoğalmasını sağlayan ortam) geliştirdi. Tüberküloz hastalarının öksürmesi ile havaya yaydıkları damlacıkların sağlıklı kişiler tarafından solunum yoluyla alındığını, böylece hastalığın yayıldığını söyleyen Prof. Dr. Çoban, toplum sağlığı açısından en önemli kontrol mekanizmasının, hastalığın tanısının ve ilaç duyarlılıklarının erken tespit edilip, buna göre hastaların izole edilerek, tedavilerinin yapılması olduğunu belirtti.
DAHA UYGUN MALİYETE, KISA SÜREDE DOĞRU SONUÇ
Mikrobiyal etkenin geç ve güç üremesi sorunundan yola çıktıklarını belirten Prof. Dr. Ahmet Yılmaz Çoban, “Tanının erken konabilmesi için hızlı üremesini sağlayacak ortamlara ihtiyaç vardır. Günümüzde mevcut besiyerleri ve otomatize sistemlerin özellikle maliyetler açısından dezavantajları vardır. Tüberküloz hastalığının özellikle gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaygın görülmesi dikkate alındığında, tanıda kullanılacak besiyerleri ve otomatize sistemlerin de ucuz olması gerekliliği kaçınılmazdır. Bu buluş ile daha uygun maliyete, kısa sürede ve doğru sonuç alınabilen bir besiyerin geliştirilmesini sağladık" diye konuştu.
Prof. Dr. Çoban, tüberküloz basilinin üremesini ve çoğalmasını sağlayan ortamın (besiyerinin) sıvı ve katı formülasyonları olduğunu belirterek, "Yakın zamanda bu besiyerlerini içeren, tüberküloz laboratuvarlarının rutin duyarlılık testleri için kullanıma hazır bir duyarlılık kiti tamamlanmış olacaktır" dedi.
Tüberkülozun Türkiye'deki ve dünyadaki istatistiklerine değinen Prof. Dr. Çoban, “Dünya Sağlık Örgütü'nün 2018 verilerine göre dünya nüfusunun yaklaşık dörtte biri (yaklaşık 1,66 milyar kişi) tüberküloz basili ile enfektedir. Tüberküloz insidansı yaklaşık 10 milyon olup, hastalığa bağlı ölüm 1.6 milyondur. Bu ölümlerin de 300 bini HIV pozitif hastalardır. Ülkemizde 2005 yılında 20 bin 535, 2017 yılına 12 bin 46 olgu görülürken, 12 yılda yarı yarıya azalma gözlenmiştir. Ancak yıllar içerisinde mevcut ilaçlara dirençli izolatlarda artış gözlenmesi, hastalığın önemini hala koruduğunu göstermektedir" diye konuştu.
BULUŞ FUARI'NDA ALTIN MADALYA
Prof. Dr. Ahmet Yılmaz Çoban'ın çalışmasına, yakın zamanda gerçekleştirilen 5'inci İstanbul Uluslararası Buluş Fuarı'nda ISIF'20 altın madalya verilmişti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.