Cinsel aidiyetlerini tanımladıkları lezbiyen, gey, biseksüel trans ve intertrans kelimelerinin baş harfleriyle anılan LGBTİ kişilerin bu yıl İstanbul’da 24'üncü kez düzenleyecekleri onur haftası etkinliklerine günler kala, bayrakları gökkuşağındaki kadar renkli etkinlikleri yerine, güvenlik kaygıları konuşuluyor.
LGBTİ örgütleri, güvenlik kaygısıyla başlattıkları imza kampanyası ve savcılığa yaptıkları suç duyurusuna, yanıt alamamaktan endişeli.
Bu kaygının temeli, haftalardır, polisin geçen yıl onur haftası sonrasındaki onur yürüyüşüne sert müdahaleydi. Polis, 12 yıldır binlerce kişinin katılımıyla barış içinde yapılan yürüyüşe, “Ramazan ayında provokasyonlara neden olabileceği” gerekçesiyle, plastik mermi, gaz ve tazyikli suyla müdahale etmişti.
İlki, 2016 Onur Haftası etkinliklerinin başlamasından bir gün önce, 19 Haziran Pazar günü; diğeri bir hafta sonra yapılacak bu yılki iki yürüyüş de, bir kez daha Ramazan ayına rastlıyor.
Ancak, 10 gün önce Orlando’da 49 LGBTİ kişinin silahlı saldırı sonrası öldürülmesi, güvenlik kaygılarını doruğa çıkardı. Çünkü saldırının sorumluluğunu Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) üstlendi.
IŞİD, Türkiye’de son bir yılda meydana gelen 10’un üzerindeki bombalı saldırı sonucu ölen onlarca, yaralanan yüzlerce kişinin, PKK ile birlikte olağan olası faillerinden.
Hafta başında Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli’ye, bu gündemle, yürüyüşe izin verilip verilmeyeceği ve Türkiye hükümetinin de kınadığı Orlando’daki saldırı sonrasında ek güvenlik önlemleri alınıp alınmayacağı soruldu. Canikli, şu cevabı verdi:
“Merciler için sakınca yoksa izin verilecektir. Bilemiyoruz tabii, ama izin verilirse gerekli güvenlik önlemleri de alınır.”
Güvenlik kaygılarının son ana kadar sürecek gibi görünüyor. Nedeni, onca kaygıya karşın hükümet yetkilisinin içeriği anlaşılamayan sözleri de değil.
Yürüyüşü engelleme çağrısı
Hemen ardından gelen ve kendilerine “Müslüman Anadolu Gençliği” adını veren bir grubun sosyal medya sitesi Facebook üzerinden “Onursuz sapıkları yürütmüyoruz” başlığıyla yaptığı nefret ve hakaret dolu çağrsı.
Çağrı, “Şuurlu bütün Müslüman halka” ifadesiyle, herkesi Taksim Meydanı’na, gösteriyi engellemeye davet ediyordu.
Milliyetçi Büyük Birlik Partisi'ne (BBP) yakınlığıyla tanınan Alperen Ocakları örgütünün bu çağrıyı destekleyen İstanbul’daki basın toplantısı ise, ertesi gün geldi.
İl Başkanı Kürşat Mican, “her şeyi göze alarak”, gerekirse şiddet kullanarak yürüyüşü engelleyeceklerini söyledi.
Onur haftasının öncülüğünü yapan İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği ile İnsan Hakları Derneği (İHD) temsilcileri, önceki gün savcılığa her iki çağrı hakkında da nefret suçu duyurusunda bulundular.
Suç duyurusunu savcılara iletenlerden İHD yöneticisi avukat Eren; “Normalde, bu açıklamalara savcıların derhal el koyarak, bu kişileri ifadeye çağırması gerekiyordu” diyor.
Tehditler, Meclis’teki muhalefet partilerinden Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP), sosyalist partilerden pek çok sendika, sivil toplum örgütü ve grubun da tepkilerine yol açtı.
‘Devletin görevini biz yapıyoruz'
Bu örgütler, bu yıl “Örgütleniyoruz” temasıyla düzenlenen haftaya kitleler halinde katılacaklarını açıkladı.
“Ancak” diyor İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği Sözcüsü Kıvılcım Arat, “devletin görevi olduğu halde güvenlik sorununu tartışmayı bizler sürdürüyoruz.”
Katılımcı tüm örgütlerle birlikte yarın güvenlikle ilgili son bir güvenlik konulu toplantı daha düzenleyeceklerini belirtiyor. Panel, forum ve atölye çalışmalarından, film gösterimlerine, “Gökkuşağı Sofrası” adıyla sokakta ilk kez kuracakları iftar sofrasına kadar pek çok etkinlik için bazı güvenlik önlemleri geliştirdiklerini söylüyor. Katılımcıların el dedektörleriyle aranması, bu önlemlerden biri.
Nefret ve şiddet içerikli tehditler yağıyor
LGBTİ örgütlerinin sosyal medyadaki etkinlik ağlarına nefret ve şiddet içeren tehditler yağmaya devam ediyor.
Avukat Keskin, ilk kez bu kadar endişe duyduğunu söylüyor.
Sözcü Arat, “HDP'nin ve sendikaların mitinglerinde bombalar patlatıldı, yüzlerce insan katledildi. Devlet bu noktada güvenlik önlemi almıyor. Aynı durum, aynı kaygılar, ne yazık ki, bizim için de geçerli” diyor.
LGBTİ aktivistlerinden Ebru Kırancı ise, bu tehditleri çok ciddiye almadığını söylüyor.
Başta translar, LGBTİ bireylerin çalışma, yaşama ve barınma gibi en temel haklarının sürekli gasp edildiğini, hep ayrımcılıkla karşı karşıya olduklarını belirtiyor: “Nefret suçu yasası çıkmadı daha bu ülkede. Ev almak isteyen bir transı ev sahibi görünce, satmaktan vazgeçiyor. Herkese 1000 lira olan kira, bize 2 bin lira. İş desen yok, zorunlu seks işçiliği var.”
Kırancı ekliyor: “Ben korkmuyorum. Hak verilmez, alınır.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.