Kamuoyunda İç Güvenlik Paketi olarak bilinen yasa tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaştı. "Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve KHK'larda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" için TBMM'de yapılan oylamada 231 oy kullanıldı. 199 kabul, 32 ret oyu çıktı. Tasarı böylece kabul edilmiş oldu.
Tasarı polisin yetkilerini genişlettiği, toplumda herkesi "makul şüpheli" saydığı ve halkın demokratik hakkı olan gösteri hakkını engellediği gerekçesiyle muhalefet tarafından eleştiriliyordu.
Yeni düzenlemeyle polise 48 saate kadar gözaltı yetkisi tanındı. Toplumda infial yaratan; öldürme, kasten yaralama, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, kaçakçılık, fuhuş, hırsızlık, yağma, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti gibi suçlarda, suçüstü halleriyle sınırlı olmak kaydıyla kişi hakkında, mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirlerince 24 saate kadar gözaltı kararı verilebilecek. Şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda da 48 saate kadar gözaltına alma kararı verilebilecek.
Gözaltına alınan kişi en geç 48 saat, toplu olarak işlenen suçlarda 4 gün içinde hakim önüne çıkarılacak. Toplantı ve gösteri yürüyüşüne molotof kokteyli, demir bilye ve sapan taşıyarak katılanlar tutuklanabilecek. Vali, gerek halinde, kolluk amir ve memurlarına suç faillerinin bulunması için gereken emirleri verebilecek. Kamu kurum ve kuruluşları, valinin emir ve talimatlarını görev sayacak. Valilerin artan yetkilerini ilçelerde kaymakamlar kullanabilecek.
Feyzioğlu: 'Durum vahim'
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, iç güvenlik paketini daha önce DW'ye şu ifadelerle değerlendirmişti: "Dünyanın hiçbir yerinde polis, mülki amirin emriyle birini gözaltına almaz. Vali veya kaymakam isteyecek, polis de gözaltına alacak.
Metin Feyzioğlu:
Herkes biliyor ki Türkiye’de vali de, kaymakam da liyakata göre değil partizanlığa göre atanıyor. Bu sistemi de AKP hükümeti belirledi. İç güvenlik paketi de bu sistemi körüklüyor. Durum vahimdir. Adı sıkıyönetim diye konmayan ama içerik itibariyle sıkıyönetim olan, yargısal yetkilerin yürütmeye devredildiği bir rejime geçilmek istenmektedir. Türkiye kocaman bir polis devleti yapılmak istenmektedir. Türkiye'de gerilim yükselecek, yaklaşan seçimler de ülkenin liberal demokrasiden, göstermelik demokrasiye dönüşüşüne sahne olacaktır."
'Türkiye, polis devleti olmuştur'
DW'ye görüşlerini açıklayan, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Anayasa ve İnsan Hakları Uzmanı İbrahim Kaboğlu ise "Türkiye, polis devleti olmuştur. Türkiye’de hak ve özgürlükler açısından radikal anlamda geriye gidiş gerçekleşmiştir" ifadelerini kullanmıştı. Kaboğlu, polise 24-48 saat gözaltı yetkisinin verilmesinin anlamını da "Polis; hak ve özgürlüklerin temel kullanıcısı, gücü olmuştur" sözleriyle açıklamıştı.
Uçan Süpürge Kadın Derneği yöneticisi Halime Güner paketi DW'ye, " İç güvenlik paketiyle insanların sokağa çıkması, seslerini dile getirmesi, hak araması engellenmek isteniyor. Paketin güvenlikle bir ilgisi yok, polis devleti ya da şiddet devleti olmakla ilgisi var" sözleriyle yorumlamıştı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.