Avrupa Gazeteciler Birliği Uluslararası Yürütme Kurulu üyesi ve Birgün Gazetesi yazarlarından duayen gazeteci Doğan Tılıç Türkiye’de gerçekleşen parlamento seçimlerini Detay’a değerlendirdi. Tılıç ortaya çıkan tablo ile uzun ömürlü bir iktidarın imkansız olduğunu kaydetti ve Türkiye’nin bu sonuç ile yeni seçime gideceğini vurguladı. Tılıç, “bu seçime ya AKP’li bir iktidarla ya da AKP’siz bir iktidarla gidilecek ancak buna muhalefet partileri karar verecek” dedi.
Oshan SABIRLI
Türkiye’de 7 Haziran Pazar günü gerçekleşen genel seçimin ardından ortaya çıkan aritmetik yeni belirsizlikleri beraberinde getirdi. 47 milyon 507 bin 389 seçmenin sandık başına gittiği seçimlerde, AKP yüzde 40.87, CHP yüzde 24.95, MHP yüzde 16.29, HDP ise yüzde 13.12 oy oranında oy aldı.
İtiraz süreleri sonunda, kesin seçim sonuçlarının (10-12 gün içinde) ilân edilmesi planlanıyor.
seçim sonuçları şekillendikçe milletvekili dağılımı da netleşti. AK Parti oy sonuçlarına göre 258 milletvekili çıkarabildi ve iktidar için gereken 267milletvekili sayısına ulaşamadı. Bu seçimin galibi olan HDP barajı yıkıp geçmekle kalmadı 80 milletvekili çıkardı. Diğer taraftan CHP 130 ve MHP ise 80 milletvekili sayısına ulaştı.
Gerçekleşen seçim ve ortaya çıkan sonuç ile ilgili Avrupa Gazeteciler Birliği Uluslararası Yürütme Kurulu üyesi ve Birgün Gazetesi yazarlarından duayen gazeteci Doğan Tılıç, seçimi Detay’a değerlendirdi. Tılıç ortaya çıkan tablo ile uzun ömürlü bir iktidarın imkansız olduğunu kaydetti ve Türkiye’nin bu sonuç ile yeni seçime gideceğini vurguladı. Tılıç, “bu seçime ya AKP’li bir iktidarla ya da AKP’siz bir iktidarla gidilecek ancak buna muhalefet partileri karar verecek” dedi.
Tılıç, seçim neticesinde, Türk siyasetinde artık neredeyse belirleyici tek faktör olan Tayyip Erdoğan faktörünün değiştiğini kaydetti. Tılıç, mevcut fotoğrafta birkaç tane alternatif olduğunu ve bu tablodan bir erken seçimin çıkacağını kaydetti. Meclisin aritmetiği ile 4 yıl gidecek bir hükümetin olmayacağının gayet net şekilde görüldüğünü, bir erken seçime gidileceğinin anlaşıldığını vurguladı.
BİRKAÇ FORMÜL VAR
Detay’a konuşan Doğan Tılıç, matematik olarak pek çok formülün mümkün olduğunu ama politik olarak, olabileceklere bakıldığında, bir AKP- MHP hükümeti modelinin, her iki partinin siyasi çizgileri itibariyle olasılık dahilinde bulunduğunu kaydetti. Fakat bu güne kadar yaşanan gerilim ve polarizasyon nedeniyle, MHP’nin AKP’li bir hükümete kapılarını sıkı sıkıya kapattığını da söyleyebileceğini kaydeden Tılıç, “bunu pek büyük bir olasılık olarak bunu görmüyoruz. Fakat politikada her şey olabilir. MHP ve AKP hükümeti mümkün olacaksa eğer, MHP’nin net bir takım koşullarının yerine gelmesi lazım. O koşullar da, her şeyden önce Tayyip Erdoğan’ın en ufak bir müdahalesinin olmadığı, olamadığı hükümete ve büyük ölçüde mekânsal olarak da, cumhurbaşkanlığı olması gereken sınırlarına çekildiği; hatta MHP’nin seçim kampanyası boyunca söylediği, bir takım yolsuzluklara dair yargılamaların da mümkün olabildiği bir hükümet olması lazım. Bu formülün AKP içerisinde bölünme ve çatırdamalara neden olacağı kesin. Bu nedenle, bunu çok büyük bir ihtimal olarak görmüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
“CHP İLE MHP BİR HÜKÜMET KURABİLİR”
MHP’nin anahtar parti konumunda olduğuna işaret dene Doğan Tılıç, hükümet senaryolarında muhalefet partilerinin, bir araya gelerek, CHP-HDP-MHP formülü ortaya çıkarmasının da söz konusu oldığunu kaydetti. Tılıç, buradaki güçlüğün ise, MHP ile HDP’nin siyaseten herhangi bir şekilde birbirini destekliyor gibi görülmemelerinden kaynaklandığına işaret etti. Tılıç, buna kapıyı, Devlet Bahçeli ilk açıklamalarında kapattığını, ama yine de reel politik tablodan bir çözümün çıkacağını söyledi. Böyle bir durumda, belki CHP ile MHP’nin bir hükümet kurmasının ve HDP’nin de bunu dışarıdan desteklemesi gibi bir olasılığın söz konusu olabileceğini belirten Doğan Tılıç, bunun mümkün olabilmesi için, böyle bir hükümetin çok net bir takvim ortaya koyması gerektiğine dikkat çekti ve bir seçim tarihine işaret etmesi ve çok kısa ve net bir hükümet programının ortaya konulması gerekeceğine vurgu yaptı.
HER FORMÜLDE CİDDİ PROBLEMLER VAR
Meclis aritmetiği ile bir başka olasılığın ise bunların hiçbirinin çalışmayıp erken seçime gidilmesi olduğuna dikkat çeken Tılıç, “Orada da önemli bir siyasi problem var. Yeni seçilmiş milletvekillerini, bir başka seçime ikna etmek zordur. Tüm siyasi partiler açısından böyle bir risk var. Onca çapa, onca masrafla milletvekili olan insanlara, yeniden sıfırdan başlamaları söylendiğinde, belki de bir hükümet formülünü zorlamak için kendi partilerinden istifa eden milletvekilleri gerçeği ile karşılaşmak da mümkün olacaktır. Dolayısıyla o formülün de böyle bir zorluğu var. Hangi formülü aklımıza getirirsek getirelim karşımıza ciddi bir takım problemler çıktığı bir gerçektir. Her halükarda memleketin 4 yıl gidecek bir hükümete sahip olamayacağı, oluşacak hükümetin yakın bir gelecekte seçime götüreceği kesin gibi görülüyor. Bütün bu olasılıklar içerisinde de, eğer AKP kendisini büyük ölçüde Tayyip Erdoğan’ın etkisinden arındırmayı garanti ederse, bir MHP-AKP hükümeti, bunun olamayacağı durumda da, dışarıdan desteklenmiş bir CHP-MHP hükümeti olabilir gibi gözüküyor” dedi
“İSTATİSTİĞİN BİLE ÇARE BULAMAYACAĞI BİR DÜŞÜŞ”
AKP’nin ciddi şekilde kan kaybettiğine dikkat çeken Tılıç, 2011 seçimiyle kıyaslanırsa; AKP oylarını yüzde 49’dan yüzde 40’a, sandalye sayısını da 327’den 258’e düşürdüğünü, Seçmen sayısındaki 3 milyon kadar artışa kadar, net oylarında 3 milyonluk bir azalmayla 21 milyondan 18 milyona gerilemesini, vatandaşın AKP’den yüz çevirmeye başladığının en net ifadesi olduğunu kaydetti. Tılıç, “Bu seçim en yüksek katılım oranlarından birine ulaştı. 3 milyon seçmen artarken, AKP 3 milyon seçmen kaybetti. Bu çok ciddi bir kayıp. Yüzdelerle ifade edilen bir kaybın ötesinde ciddi bir kayıp. Diğer taraftan da tek başına hükümet kuramayacak bir sandalye sayısına kadar indi. Sanırım, 2011 seçiminde 327 sandalye ile çıkmıştı, şimdi 258’e düştü. Neresinden bakarsanız bakın, bir tür yalan söyleme birimi olan istatistiğin bile çare bulamayacağı bir düşüştür” yorumunda bulundu.
“SÜRDÜRÜLEBİLİR YOKSULLUK ÜZERİNDEN OY GARANTİ EDİYORDU”
Tılıç AKP’nin ciddi şekilde oy kaybetmesini ise şu ifadelerle değerlendirdi;
“AKP, Türkiye’de bugüne kadar sürdürülebilir bir yoksulluk üzerinden oy garanti ediyordu. Yoksulluk sınırının altındaki kesimler, AKP’nin oluşturduğu bu yardım dağıtma networku üzerinden hayata tutunabildiklerini görüyorlar ve onun karşısına bir başka alternatif çıkmadığı için yoksulluktan kurtulmak için değil, yoksulluklarını sürdürerek hayatta var olabilmek üzerinden bir partiye bağlanıyorlar. Dolayısıyla bu o kitleler açısından çok akılcı bir oy verme davranışıdır. Uyanmak ve uyanmamakla açıklanamayacak bir oy verme davranışıdır. Ve belki bir açıdan bakıldığında da son derece uyanık bir davranıştır.”
“AKP AÇISINDAN BU SONUCU ORTAYA ÇIKARTTI”
“Bunun ötesindeki, demokratikleşme, özgürleşme, hayat tarzlarına müdahale gibi gerekçelerle oy veren toplum kesimleri, daha okumuş yazmış, daha eğitimli, daha orta sınıf kesimlerdir. Mutlaka toplumun önemli bir kesiminde, bu yolsuzlukların AKP dönemindeki baskının, gündelik hayata müdahalenin etkisi oldu ama ekonomik büyümenin durmasının da bir başka etkisi oldu. Tüm bunların bir araya gelmesinin AKP açısından bu sonucu ortaya çıkarttığını söyleyebiliriz.”
“CİDDİ ORANDA EMANET OYLAR VAR”
HDP’nin seçim barajını aşması ve 80 vekil çıkarmasının HDP’nin gerçek oyları ile değil emanet oylar ile başarıldığını da kaydeden Doğan Tılıç, HDP’nin Kürt kimliği üzerinden oy aldığını ve ciddi şekilde AKP’den uzaklaşıldığını kaydetti. Tılıç, Güneydoğu’daki oy dağılımına bakıldığında, geçmişte yüzde 50-60 AKP’nin oy aldığı yerlerde, AKP’nin oylarının yüzde 20-30’lara düştüğünü ve çok muazzam bir kayış olduğunun görüldüğünü belirtti. Tılıç, “bu muhafazakâr Kürt oylarının AKP’den HDP’ye kaydığının göstergesidir. Ama onun dışında, CHP’nin kalesi olarak bilinen belli yerlerde, CHP oranında bir düşüş ve HDP oylarında artış var. HDP’ye aslında çok farklı kesimlerden giden bir oy var. Muhalefetteki tüm partiler açısından, bu seçimde şöyle temel bir refleks etkili oldu. Vatandaşlar kendi gönüllerinden geçen, kendi getirmek istedikleri partiye oy vermekten çok, götürmek istedikleri parti için oy verme gibi bir seçmen davranışına yöneldiler. Dolayısıyla HDP’ye verilen oylar, daha çok Tayyip Erdoğan ve AKP olmasın diye verilen oylardır. HDP’li politikacılar da bu gerçeğin farkındalar. HDP büyük ölçüde sol seçmene seslendiler. Bugüne kadar sandığa mesafeli girmiş olan sol bir seçmen de, bu sefer AKP’den kurtulma gibi sol bir refleks de HDP’ye yöneldiler. HDP, kendisini sosyalist olarak değil ama sol bir kitle partisi olarak tanımlayan ve içerisinde de çok farklı kesimleri barındıran bir siyasi parti, ama görünen yüzü daha fazla sola dönüktür” yorumunda bulundu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.