Biraz iddialı bir başlık oldu sanki...Ne dersiniz!!!
Ama, işin aslı hiç de öyle değil, dıştan destekli bir azınlık hükümeti pozisyonunda olan UBP-DP hükümetinin özellikle UBP kanadındaki durum hiç de hoş değil...
Görünüşe göre, hem UBP hem de Başbakan Özgürgün artık çukura inme bir sonraki seçimde tam anlamıyla tepetaklak gitme sürecini nerdeyse tamamladı.
UBP'nin içinde son kurultayda yaşanan rezilliklerden beri bitmemiş, sineye çekilmemiş, sindirilmiş ama hazmedilmemiş çok ciddi bir sıkıntı var ve bu sıkıntıların odağında ise hem parti başkanı hem de Başbakan sıfatını taşıyan Hüseyin Özgürgün var.
Her ne kadar ister istemez "dostlar alışverişte görsün, düşmana karşı kırılan kol şimdilik yen içinde kalsın" modunda gidiliyorsa da, Özgürgün birçok UBP'linin kafasında çoktan "çizilmiş" durumda...
Bunun gerekçesi de, Başbakanlık pozisyonu gibi güçlü bir pozisyonu elinde tutsa da, ne partiyi, ne de devleti beklendiği gibi yönetememesi, bir başka tür İrsen Küçük versiyonu gibi davranmasıdır.
Buna karşılık, DP kanadı sessiz ve derinden gidiyor, gelişmeleri izliyor, günü geldiğinde ortağının fiyaskolarının kendi hanesine nasıl artı olarak yansıyacağının hesabını yapıyor...Manzara böyle olunca bu hesabı yapmakta haklılar da...
Türkiye'deki "Demokrasi ve Şehitler" mitinginde başgöstermekle, "gittik, milleti selamladık..." demekle, Cumhurbaşkanı ile gereksiz yere polemik çıkarmakla, sonra da okkanın altında kalınca bahane uydurmaya çalışmakla, popülizm uğruna zırt pırt muhaceret affı çıkarmakla, gollifa gibi vatandaşlık dağıtmakla, hesapsız kitapsız açıklamalarla haneye artı puan yazılmaz...
"Söz gümüşse, sukut altındır" lafı boşuna söylenmemiştir...
Başbakan Özgürgün ve UBP'nin tek umudu, işin doğrusu, beceriksizlikte ve şaşurilikte sınır tanımayan muhalefetin bu şekilde devam etmesi, özellikle Başbakan'ın ve partisinin hatalarını, yanlışlarını sürekli kamuoyuna pompalamaması, eleştirmemesidir...
Böyle muhalefet dostlar başına, doğrusu...
Türkiye'de yer yerinden oynarken, depremin sarsıntıları bizi bile sallarken, bizim muhalefet "inek şov" peşinde, otobüs duraklarında Yeşilcam filmleri modellemeli şöför sohbetlerinde...
Sevsinler böyle muhalefet zihniyetini...
Muhalefetten, özellikle de ÖRP ucubesinin mucidi ve bir gün önce UBP'ye verip veriştirirken ertesi gün UBP ile hükümet kurmaya karar veren ve sonra da ortağı tarafından kapı önüne konan CTP'nin muhalefetinden hayır beklemek, ölü gözünden yaş beklemekten farksızdır, bunu artık acı tecrübeler sonucunda anladık...
Ancak ve ancak, kırk yılın başında, mevcut şartlarda başka bir alternatif de göremediğimizden dolayı, bir kez olsun UBP'den "zırnık" bir hayır görmek de isterdik.
Olmadı ama...
Memleketteki tüm günlük sorunlar aynen devam ederken, sokaklarda insanlar ölmeye, uyuşturucunun envai boyutu her deliğe girmeye, memleketin her köşesinde abuk subuk suçlar yaşanmaya, memleket sorma gir hanına dönmeye devam ederken ve hiçbir alternatif çözüm üretilmezken, çözüm kapısı hep Türkiye olarak görülürken, UBP'de "zirve" kaynaklı popülizm tam gaz devam ediyor...
Son günlerdeki manzara işin çivisinin bir kez daha çıktığını göstermeye yeter de artar bile...
Başbakan durduk yerde Cumhurbaşkanı ile takışır, bir dünya soruna karşı hiçbir açılım göstermez...
Ulaştırma Bakanı Kemal Dürüst gölge başbakan gibi davranır, hastane açma peşinde koşturur, arada bir de yol kenarlarında "sorun tesbiti" yapar...
Hükümet, hükümet olmaktan çıkmış, nüfus dairesi moduna girmiş, gollifa gibi vatandaşlık dağıtıyor...
Yetmemiş, bir de, kaçıncısıdır bilmem, bir muhaceret affı daha çıkarmış...
Ciddiyetsizliğe bakar mısınız!!!
Madem zırt pırt muhaceret affı çıkaracaksınız, milleti niye cezaya sokuyorsunuz!!!
Oldu olacak, bari memleketin adını da değiştirin, Kuzey Kıbrıs Sorma Gir Cumhuriyeti yapın, böylece eksik birşey kalmamış olur...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.