Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Öğretim Görevlisi Enerji Uzmanı Necdet Pamir, Doğu Akdeniz bölgesi ve Kıbrıs adası civarında son yıllarda gerçekleştirilen hidrokarbon keşifleri nedeniyle giderek artan bir hareketlilik ve gerilim gözlendiğini belirterek, değerlendirmelerde bulundu.
BM Deniz Hukuku Sözleşmesi ve uluslararası hukuk çerçevesinde Doğu Akdeniz’de, tüm kıyıdaş devletlerle birlikte Türkiye’nin de Akdeniz kıyılarından başlayarak, açık denize doğru 200 deniz mili içinde deniz yüzeyinde, su kolonunda ve deniz dibindeki tüm zenginliklerde tartışılmaz hakkı olduğunu hatırlatan Pamir, “Ayrıca uluslararası hukuk çerçevesinde Türkiye gibi, Doğu Akdeniz’deki en uzun kıyı şeridine sahip ana karanın açık denize doğru açılımı herhangi bir ada tarafından kesilemez” ifadesini kullandı.
“TALEPLERİN GEÇERLİLİĞİ YOK”
Necdet Pamir, bu gibi durumlarda söz konusu adalara ya sadece karasuları, ya da çok sınırlı Münhasır Ekonomik Bölge hakkı tanındığını kaydederek, “Bu konuda çok sayıda uluslararası mahkeme kararı vardır. Dolayısıyla, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın hukuka aykırı maksimalist taleplerinin hiçbir geçerliliği yoktur” dedi.
“GÜNEY KIBRIS’IN TEK YÖNLÜ ÇALIŞMA GERÇEKLEŞTİRDİ”
Ayrıca, BM Deniz Hukuku sözleşmesine göre, “ihtilaflı sularda” hidrokarbon aramasının mümkün olmayacağını belirten Pamir, buna karşın Güney Kıbrıs’ın tek yönlü olarak 2007, 2013 ve 2016 yıllarında 3 ayrı uluslararası ihaleye çıkarak, yabancı şirketlerle birlikte arama ve sondaj faaliyetleri gerçekleştirdiğini anımsattı.
LİBYA – TÜRKİYE, MISIR – YUNANİSTAN HAMLELERİ
Pamir, son dönemde Libya ile Türkiye arasında Deniz Yetki Alanları Sınırlandırma Anlaşması’nın imzalandığını aktararak, bu sayede Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın maksimalist taleplerinin önünün kesildiğini kaydetti.
Yunanistan’ın ise karşılık olarak yıllardır çözümlenemeyen Mısır-Yunanistan MEB sorununda, bugüne dek savunduğu tezlerden vazgeçerek bir anlaşma imzaladığına dikkat çeken Pamir, “Bu anlaşma ile Türkiye’nin 2 km. kıyısında yer alan Meis adası konusundaki hukuksuz taleplerinin savunulamayacak bir duruma geldiğini açıkladı.
“NAVTEX KAPSAMINDA GÖREV YAPILIYOR”
Necdet Pamir, Türkiye’nin MTA-Oruç Reis arama gemisinin Türkiye Cumhuriyeti’nin 18 Mart 2019’da ilan ederek, BM’ye bildirdiği kıta sahanlığı içinde arama yapmak üzere görevlendirilmesinin söz konusu süreçte yaşanan son gelişme olduğunu söyleyerek, “Oruç Reis arama gemisi Türkiye’nin BM’ye bildirdiği kıta sahanlığı içinde faaliyetlerini sürdürmektedir. Herhangi bir Yunan provokasyonuna izin vermemek için, TC Donanması’nın fırkateynleri, ilan edilen NAVTEX kapsamında görev yapmaktadırlar” dedi.
Pamir, Türkiye-KKTC ortak çalışmaları sonucunda yapılacak anlamlı bir hidrokarbon keşfinin gerek KKTC’nin ve gerekse de Türkiye’nin enerjideki bağımlılığına son vereceğini de sözlerine ekledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.