[caption id="attachment_24477" align="alignleft" width="100"] TANER ULUTAŞ[/caption] Görsel ve yazılı basının yanı sıra Sosyal Medya’da da gündemi oluşturan uyuşturucunun 11 yaş grubuna nasıl indiği ve 16 yaşındaki çocukların satıcı konumuna sokulduğu çok bilinmeyenli bir denklem miş gibi hep sorgulanıp duruyor. Aslında 4 gr. 8 gr. İle yakalanan ayakçı takımını bırakıp bu günden sonra ‘Uyuşturucu Baronlarının’ peşine düşmek sanırım artık şart oldu. Aldığımız bir haber sonrasında vur öldür ver ceremesini git 15 yıl yat diye biran düşündük. Düşünün uyuşturucudan sabıkalı hem satıcı hemde içici konumunda birisi Lefkoşa’da bir İlkokul yanına büfe açmak için Eğitim Bakanlığına müracaat ediyor. Müracaat ettikten sonra size 300-350 Türk Lirası da kira ödeyeceğim taahhüdünde bulunuyor. Çocukların eğitiminden olduğu kadar ülkeye kaliteli birer insan yetiştirmekle yükümlü olan Eğitim Bakanlığı da sormadan araştırmadan teklifin üstüne ‘Sazan Balığı’ gibi atlıyor. Büfe İlkokulun yanında açılıyor. İlkokullu çocukların aileleri bu büfeyi açan kimdir neyi nesidir diye araştırınca büfeyi açanın uyuşturucudan sabıkalı birisi olduğu anlaşılıyor. Tabi herkes evladının derdine düşüyor. Veliler evlat gailesi çekerken bakanlık da kirayı alıp alamayacağı derdine düşüyor. Şikâyetler falan filan derken Allah iki kulak verdi. Birisinden girer diğerinden çıkar misali kimse şikâyetleri kale almıyor. Şimdi birileri bana uyuşturucunun neden İlkokullara kadar nasıl indiği hakkında vaaz vermesin. Vazgeçtiydi hikayesine de yatmasın. Tedavi olmayan birisinin bu illetten kurtulamayacağını bilenlerdeniz. Vallahi verilecek vaazlara uyuz olurum ona göre.
Sahibine Mesajlar Sayın Serdar Denktaş, ne oldu neler oluyor. Sosyal Medyada eşi benzeri görülmemiş skandal olarak yayınlanan haberde zabıta memurlarının saat 22.00’de bile ceza kestiklerini ancak sizin oğlanın cezalarının da bağışladıkları söyleniyor. İşçinin, emekçinin ve memurun hakkı gasp ediliyor ve oğlunuz Rauf’un cezaları siliniyor deniyor. Haber Sosyal Medya’da öyle bir yayılıyor ki sanki ülkede 7 şiddetinde deprem var sanırsınız. Sayın Denktaş siyaset turşu suyu gibidir. İçenin midesi bulanır içmeyenin ağzı sulanır. Bu noktada sanırım sizin mide okyanusta fırtına tutulan bir gemide yolcu olarak bulunan birisinin midesi gibi allem galem oldu. Ne dersin? ******** Sayın Fuat Namsoy, eşeği dövemeyen semerini döver derler. Seçimlerde sizi al aşağı edemeyenler çareyi Lapta’yı dolayısıyla halkı susuz bırakarak size olan öfkeyi körükleyeceklerini sanırlar. Boş verin. Bunlar bırakın eşeği semerini bile dövmekten acizdirler. Başkan nasıl ki, karanlık aydınlıktan, yalan gerçekten kaçarsa partiniz hükümette olmayıp yalnız kalsanızda unutmayın Güneş yalnız olsa da etrafa ışık saçar. Üzülme, kargalar sürüyle, kartallar yalnız uçar. Yalnız uçar ama kargalar ordusunu tek başına haklamasını da bilir. ******* Sayın Mustafa Arabacıoğlu, başına öyle bir bela aldınki satsan satılmaz atsan atılmaz. Bakanlıklar içerisinde en yedi belalı konumunda olan eğitim sanırım başını ağrıtmaya başladı. Toplumsal olaylara duyarlı olduğunu bilenlerdenim. Hele hele insan sağlığına ne derece önem verdiğini bizzat yaşayanlardanım. Tüm bunları bilmeme karşın bir okulun hemen yanında kurulan uyuşturucu müptelası ve satıcısının sahibi olduğu bir büfeye nasıl izin verdiğini inan anlayamadım. Bizim Minik Kuşlar büfe kirasına bakanlığın tav olduğunu ve …. Türk Lirası gibi mini minnacık kira bedeli için izin verdiğini söylüyor. Ne dersin doktorum? ******** Sayın Cemil Sarıçizmeli, nasihat ile uslanmayanın hakkı kötektir der atalarımız. Sende senin bölgede faaliyet gösteren ancak aslında bir mikrop yuvasına dönüşen artıma tesisi sahiplerini çektin gelmediler. İttin tekerlek paslı dönmüyor diyerek gitmediler. Sende halkın sağlığı için bunları mühürleyip gapsalıverdin. Vallahi iyi de yaptın be başkan. Seni ‘kırmızı mayolu’ biri ile karıştırarak ‘Boş ver’ denizinde yüzmeye devam ettiler. Mercan kayaları üzerine toslayınca akılları başlarına geldi ve her kuşun etinin yenmeyeceğini böylelikle anladılar. Senin mühür ‘Angoniciklerin’ yanına gönderilen kırmızı mayolu birisine ‘Kapak olsun’ diyelim. ********, Sayın Kazım And, nerelerdesiniz? Faiz ve mazbata mağdurları ‘Öksüz ve Yetim’ kaldık komutansız bu iş olmuyor dediler. Dışı yeşil içi kırmızıdan sarımtrak bir renge dönüşen partinin geçireceği ‘Faiz’ yasası ufukta görünmedi bile diyor. Merkez Bankasının Genel Müdürü ile Yardımcısından da henüz ses çıkmadı. Türkiye’de yüzde 7 lerde seyreden faizler hala daha burada ana kesiyor baba biçiyor. Hasbelkader Başbakan olduk diyen bir yöneticimiz benim KKTC’de yaşananlardan haberim yok. Öğreneyim size bilgi veririm diyor. Maddi açıdan dibe vuran halk sessiz ama Yere düşen meyveler dışlarından çürümüş gözükseler dahi, içlerindeki çekirdeklerinden nice güzel bahçeler hasıl olur. İşte bu nedenle ben halkın bir gün bunlara gereken cevabı vereceğini düşünüyorum. ********** Sayın Şener Levent, Afrika Gazetesinin manşet haberindeki ‘Şükran Sofrası ‘başlıklı haber ile tırnak kontrolü yaptırmak için sıralanan siyasilerin görüntüsünü yansıtan fotoğraf bizi yönettiğini zanneden iktidarda iktidarsızlık yaşayan siyasilerimizin çok ‘Gücüne’ gitmiş. Biz o an şükran çekmiyorduk. Biz o işi tırnak kontrolünden sonra yapmıştık. Masada Sayın Davutoğlu’nun yemeğe başlayabilirsiniz ‘Komutunu’ bekliyorduk. Şener Levent yemek masasında tırnak kontrolü yaptırtmayacağımızı o işi ‘Dikili Taş’ altında yaptırdığımızı bilmeliydi. Bundan sonra haber yaparken daha dikkatli olsun dediler. Şener’im elçiye zeval olmaz. Bana ilettiler bende sana iletiyorum.
GÜNÜN FOTOĞRAFI
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.