• BIST 9724.5
  • Altın 2968.283
  • Dolar 35.1895
  • Euro 36.7272
  • Lefkoşa 10 °C
  • Mağusa 9 °C
  • Girne 12 °C
  • Güzelyurt 9 °C
  • İskele 9 °C
  • İstanbul 8 °C
  • Ankara 0 °C

Uzaydaki İlk Yaşam İşaretinin Keşfedilme Tarihini Verdi

Harvard Üniversitesi’nin Astronomi Bölümü Başkanı anahtar noktayı işaret etti.
Uzaydaki İlk Yaşam İşaretinin Keşfedilme Tarihini Verdi

Harvard Üniversitesi’nin Astronomi Bölümü başkanı Avi Loeb, bu çöpün zaten insanlığa ulaştığına inanıyor. Uzaydaki ilk yaşam işaretinin de 2017'de keşfedildiğini söylüyor.

26 Ocak’ta çıkması beklenen "Dünya Dışı: Dünyanın Ötesinde Akıllı Yaşamın İlk İşareti)" adlı kitabında profesör, son zamanlarda Güneş Sistemi’nde dolaşan bir nesnenin sıradan bir kaya parçası olmadığını, aslında uzaylı teknolojisinin ürünü olduğuna dair tezler ortaya atıyor.


Independent Türkçe'nin aktardığına göre, Güneş Sistemi'nin dışından geldiği tespit edilebilen ilk yıldızlararası nesne unvanını alan 'Oumuamua, 25 ışıkyılı uzaktaki bir yıldızdan, Vega yönünden geldi ve 2017'de Robert Weryk tarafından keşfedildi. Gökbilimciler nesnenin yörüngesinden yola çıkarak Güneş’in kütle çekimiyle bağı olmadığı sonucuna vardı. Bu da nesnenin, Güneş Sistemi’nden yalnızca geçtiği anlamına geliyor. 


Bilim insanları ilk başta bunun sıradan bir kuyruklu yıldız olduğunu düşündü. Ancak Loeb, bu varsayımın olası bir keşfi engelleyebileceğini düşünüyor: "Bir mağara adamı cep telefonu görse ne olurdu? Hayatı boyunca kayalar görmüştü ve bunun sadece parlak bir kaya olduğunu düşünebilirdi."


Loeb sonunda başka bir olasılığı gündeme getirdi: "Bu bir kuyruklu yıldız değil, uzaylı medeniyetinin teknolojisine ait bir atık olabilirdi."

Loeb’in bu sonuca ulaşmasının bir dizi nedeni var. Bunlardan ilki nesnenin boyutları. Bilim insanları yapılan incelemelerin ardından, nesnenin başta düşünüldüğünden en az 5 ila 10 kat daha uzun olduğunu fark etti. Nesne bir tür puro şeklindeydi. Şimdiye kadar görülen ve doğal yoldan oluşan hiçbir uzay nesnesine benzemiyordu.
Loeb, kitabında şöyle yazıyor: "Dahası, 'Oumuamua sıradışı denebilecek kadar parlak. Güneş Sistemi’ndeki tipik bir göktaşından veya kuyruklu yıldızlardan en az 10 kat daha yansıtıcı.
Ancak Loeb’in düşüncesini destekleyen en önemli bulgu, cismin sıradışı hareketiydi. Loeb, “Güneş’ten bu denli uzağa itilmesi, işte anahtar nokta buydu” diyor.

Normalde uzayda dolaşan bir nesne, Güneş’e yaklaştıkça daha hızlı hareket ediyor. Zira Güneş, kendine çektiği nesneyi önce büyük ölçüde hızlandırıyor, sonra da onu diğer yönden dışarı atarak uzaklaştırıyor ve bu esnada da yavaşlatıyor.


Ancak 'Oumuamua bu beklenen yörüngeyi izlemiyor. Loeb, nesnenin Güneş’ten uzaklaşırken “istatistiksel açıdan önemli ölçüde" hızlandığını yazıyor. Diğer bir deyişle, Güneş’in çekim kuvvetinin yanında nesneyi iten başka bir kuvvet daha mevcut.


Loeb, butür anormal davranışların sonucunda 'Oumuamua'nın rastgele bir kuyruklu yıldız olma ihtimalinin, yaklaşık katrilyonda bir olduğunu hesapladı. Bu da onu yeni bir hipotez oluşturmaya itti.

Astronomi profesörü ve meslektaşları, Oumuamua'nın aslında puro yerine çok ince bir disk şeklinde olduğunu varsaydı. Böylece Güneş’ten uzaklaşırken neden hızlandığını açıklayacak yelken benzeri bir yapıya sahip olduğunu öne sürdü. Loeb, cismin amacından tam olarak emin değil. Ama uzun zaman önce bir uzaylı uygarlık tarafından kullanılan bir tür navigasyon şamandırası görevi gören "uzay çöpü" olabileceğini tahmin ediyor. Loeb “uzay çöplerinin” önemini şöyle açıklıyor: "Uzaylı medeniyetlerini bulmanın tek yolu, ünlülerin çöplerini araştıran araştırmacı gazeteciler gibi, uzaylıların çöplerini aramaktır."

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler