Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) öncülüğünde ve Natulius Dalış Okulu katkıları ve Eski Eserler ve Müzeler Dairesi himayelerinde Kuzey Kıbrıs’ın en önemli keşfi gerçekleştirildi.
2018 yılından itibaren sualtı kültürel mirası araştırmaları yapan Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Arkeoloji, Kültürel Miras ve Konservasyon Merkezi önemli bir çalışmaya daha imza attı. Kuzey kıyı şeridinde deniz altı dalış araştırması yapan ekipleri, bir ihbarı değerlendirerek 3 bin yıl öncesine ait olabileceği tahmin edilen ve üzerinde Mısır hiyeroglifleri bulunan nadir bir çapanın sualtından çıkarılmasında öncülük yaptı. Keşfedilen tarihi çapa, UKÜ Öğretim üyesi Doç. Dr. Müge Şevketoğlu başkanlığında, çapayı bulan Tevfik Camgözün katkıları ile Eski Eserler ve Müzeler Dairesi izini ve Arkeolog Bural Karataş gözetiminde denizden çıkarılarak konservasyon işlemi için Lefkoşa Eski Eserler ve Müzeler Dairesi’ne bağlı konservasyon Laboratuvarına taşındı. Lefkoşa Eski Eserler ve Müzeler Dairesi’ne bağlı Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Merkezi Laboratuvarı uzmanı Konservatör Pembe Özen tarihi çapanın konservasyonu için gerekli çalışmaları başlattı. Yapılan tarihi keşif ile ilgili olarak UKÜ Öğretim üyesi Doç. Dr. Müge Şevketoğlu bilgi verdi.
“Bugüne kadar keşfedilen en nadir parça”
Şevketoğlu, bu kez keşfi gerçekleşen ve Mısır gemisine ait olduğu yönünde yüksek tahminlerin bulunduğu tarihi çapanın, Akdeniz’de bugüne kadar bulunan ve üzerinde bu derece yoğun yazıtlar olan ilk taş çapa olma özelliğini taşıdığını kaydetti. Yine yapılan araştırmalar sonucunda bulunan çapanın, Mısır’da kullanılan bir mezara ait mezar taşı veya dinsel töreye ait anıt yazıtı olabileceğini belirten Şevketoğlu, bulunan çapanın, dönemin genel bir uygulaması olan ikinci kullanım amacı ile çapaya çevrildiğinin belirlendiğine işaret etti.
“Yazıtların deşifresi için çalışmalar başlatıldı”
Doç. Dr. Müge Şevketoğlu, Mısır yazısının okunması için gerekli çalışmaları başlatıldığını, ilerleyen zamanlarda hem bilimsel yayınlar aracılığı ile hem de halkı bilgilendirici konferanslar ile yeni bulguları paylaşacağını kaydetti. Halkla paylaşılan bilgilerin arkeoloji ve kültürel miras farkındalığı için çok önemli olduğunu vurgulayan Şevketoğlu, 2018 yılından itibaren Tatlısu Kazı Başkanlığı olarak yürüttükleri sualtı araştırma ve belgeleme çalışmaları yanı sıra, tesadüf eseri bulunan ihbarları da değerlendirdiklerinin altını çizdi. Şevketoğlu “Karada olduğu gibi denizlerimizdeki kültürel mirasımıza da katkı koymaya devam edeceğiz.” Şeklinde konuştu.
“Dünya arkeoloji bilimini etkileyecek sonuçlar çıkabilir”
Tarihi Mısır çapası üzerinde yer alan Tanrıların yazısı olarak kabul edilen hiyerogliflerin çözülmesi durumunda, başta Kıbrıs ve Mısır olmak üzere Akdeniz arkeolojisini etkileyecek, oldukça önemli arkeolojik yeni bilgilerin ortaya çıkmasının muhtemel olduğuna değinen Şevketoğlu, ilgili dalış alanında yapılan keşfin ardından, bölgede geniş çaplı araştırmaların başlatılacağını belirtti.
“Çapalar bir ritüelin parçası olarak kullanıldı”
Tunç çağında kullanılan taş çapaların, gemileri, akıntılara karşı veya fırtınalı havalarda emniyete alan bir araç olarak kullanıldığını kaydeden Şevketoğlu, özellikle Kıbrıs adasında bilinen, üzerinde bir kaç harfli yazı ihtiva eden çapaların, Enkomi ve Kition gibi Kıbrıs’ın iki önemli Geç Tunç Çağı yerleşimlerinde ve tapınaklarında keşfedildiğinin altını çizdi. Şevketoğlu, tapınaklarda bulunan çapaların dinsel törenlerde, gemicileri ve değerli kargosunu korumak için adak olarak bırakıldığının, yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıktığına değindi.
“10 bin yıl öncesine dayanan araştırmalarımız da devam ediyor”
Şevketoğlu, 1999 yılından itibaren Tatlısu kazıları ile ortaya çıkardıkları 10 bin yıl öncesinin Kıbrıs-Anadolu ilişkilerine kesin deliller gösteren Obsidyen ticari ilişkiler ve sualtı çalışmaları ile de sonraki dönemlerdeki Kıbrıs-Anadolu ve Akdeniz havzası bakır ticareti ve ilişkilerini araştırdıklarını açıkladı.
“Uzmanlar tarafından çıkarılması için beklendi”
Tarihi çapanın yıllar önce Tevfik Camgöz tarafından bulunduğunu ancak, Eski Eserler Yasası gereğince bilimsel yeterliliğe sahip Arkeolog olmayan ve ilgili bakanlıktan izin almayan kişilerin denizden eser çıkarmasının suç olduğuna değinen Şevketoğlu, sürecin ancak bakanlıktan alınan bilimsel çalışma, araştırma ve eser çıkarma izinlerinin verilmesi ile bu Kıbrıs sualtı arkeolojisi adına tarihi başarıyı elde edebildiklerinin altını çizdi. Doç. Dr. Müge Şevketoğlu, Natulius Dalış Okulu sahibi Uzman Eğitmen Tevfik Camgöz’ün National Geographic ve Nautical Archaeology Society sertifikalarının olmasından dolayı, taş çapanın korunmasında ve çıkarılmasındaki katkısının büyük olduğuna da dikkat çekti.
Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Müdürü Emine Pilli: “Emeği geçen herkese teşekkürü borç bilirim.”
Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Müdürü Emine Pilli, dalışı gerçekleştiren ve çapanın çıkarılmasında emeği geçen, proje ve bilimsel başkan Doç. Dr. Müge Şevketoğlu, dalış lideri Tevfik Camgöz, kameramanlar Cevdet Aydınova, Şahap Tokatlı, Ümit Eşmeoğlu ve Zhanay Amanov’a teşekkür etti. Bulunan tarihi eserlerin Eski Eserler ve Müzeler Dairesi’ne bildirilmesinin yasal zorunluluk olduğunun altını çizerek, yakın bir zamanda Mısır yazılı taş çapanın teşhir edilmesi adına gerekli finansal desteğin bulunabilmesi için gerekli adımların atılacağını sözlerine ekleyen Pilli, ülkemizin bu tür çalışmalara ihtiyacı olduğunun altını çizdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.