Diz ve çevresinde ortaya çıkan ağrılar diz kireçlenmesi belirtisi olabilir.Diz kireçlenmesi tedavisi ertelenmemesi gereken bir sorundur.Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı Prof.Dr.Serbülent
Diz osteoartriti yani diz kireçlenmesi olarak da bildiğimiz durum, eklem kıkırdağı, eklem sınırındaki membran ve kıkırdağın altındaki kemik değişiklikleri gibi tüm eklemi ilgilendiren, çeşitli derecelerde kemiksi çıkıntı oluşumlarıyla da ilişkili, eklemde bölgesel kıkırdak kaybı ile karakterize ve birçok faktörün gelişiminde rol oynadığı, yaygın ve yaşla ilişkili bir hastalıktır.
Direkt grafiler yani röntgen filmleri, diz kireçlenme tanısını koymada ve tedavi planlanmasında en sık kullanılan yöntemlerdir. Ancak eklemi oluşturan yapıların röntgeni gerçek görüntüyü değil hastalığın iki boyutlu gölgesini yansıtmaktadır. Bu radyolojik yöntemle hastalık sürecinde eklemde oluşan ayrıntılı değişiklikleri yorumlamak hem zor hem de erken evre değişikliklerini göstermede yetersizdir. Gereğinde MR çekilmesi ve diz içerisindeki yapıların daha ayrıntılı olarak değerlendirilmesi tedavi seçiminde önemlidir.
Diz kireçlenmesinde klinik bulgular, ağrı ile röntgen bulgularının şiddeti arasında her zaman ilişkili olmayabilir. Ayrıca diz kireçlenmesinde ağrı sadece eklemden değil eklem çevresindeki diğer yapılardan da kaynaklanabilmektedir. Türkiye istatistik kurumu 2012 verilerine göre toplumun %6’sında artrit dediğimiz eklem rahatsızlığı bulunmaktadır. Eklem kireçlenmeleri de bu gruba dahildir. Dünya sağlık örgütü ise 60 yaş üzeri kadınlarda %18’e varan oranlarda eklem kireçlenmesi rahatsızlığı yaşadığını tahmin etmektedir.
Aslında bu duruma sadece kireçlenme demek yanlıştır çünkü sadece kemik dokuya has bir durum değildir, ancak bu şekilde alışılagelmiştir. Eklemin etrafındaki destekleyici bağ dokuları, kasların fonksiyon kaybı ya da eklem içi bağların bozulması da diz ağrısı ve diz kireçlenmesinin sebeplerindendir.Diz kireçlenmesi tedavisinde amaçlar; ağrıyı azaltmak eklemin fonksiyonunu korumak ve hastalığın ilerlemesini azaltmak neticesinde günlük işleri daha rahat yapılabilmesidir. Hastaların kilo verilmesi gereğinde balneoterapi gibi farklı ısılardaki termal sulardan fayda sağlanabilir.
En güncel tedaviler arasında diz eklem ağrıya neden olan sinirlerin radyofrekans tedavisi ile köreltilmesi yöntemi oldukça etkilidir. Bu yöntemin en önemli avantajlarından bir tanesi enjeksiyon tedavilerine fayda vermemiş hastalarda kullanılabildiği gibi protez ameliyatı olmuş hastalarda da ağrıyı tedavi etmek amacıyla kullanılabilmesidir. Bu sene yayınlanan bilimsel araştırmamızda da gösterdiğimiz gibi çok küçük kesi ile yapılan Artroskopi ameliyatlarında sonra bile ameliyat sonrası ağrılar %30 oranında görülebilirken diz protez ameliyatlarından sonra bu oran çok daha yüksektir. Dolayısıyla protez ameliyatı sonrası geçmeyen ağrılarda diz eklem sinirlerin radyofrekans ile köreltilmesi yöntemi etkilidir.
Diğer bir güncel yöntem de rejeneratif tıp ile alakalıdır. Bu da aslında toplumda kök hücre tedavisi olarak bilinir. Bu yöntem bir PRP tedavisi değildir. Göbek bölgesinden alınan yağ hücrelerinin çeşitli alet ve cihazlarla arındırılarak sağlanan kök hücrelerin diz eklem içerisine verilmesi yöntemidir. Aynı gün taburcu edilebilen bu yöntem yaklaşık 30 dakika gibi bir sürede tamamlanmaktadır. İşlem sonrası hastalarımızın ağrı kesici kullanmamasına özen göstermelidir. 5 sene önce Mezenkimal kök hücre uyguladığımız birçok hastamızın ağrısız bir şekilde hayatlarına devam ettiklerini söyleyebilirim.
İleri yaş hastalarda günlük hayat kalitesinin ciddi şekilde kısıtlanmasına yol açan bu durum, yavaşlatılabilir, fonksiyon kaybı düzeltilebilir ve ağrı azaltılabilir. Gereğinde cerrahi diz protezlerine kadar uzanan bu süreçte kişilerin şikayetleri başladıktan sonra bu sağlık sorununu ötelememesi ve bu konuda uzman bir hekime başvurması oldukça önemlidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.