Kıbrıs Vakıflarını Araştırma ve Değerlendirme Projesi kapsamında 1571-1974 döneminde Kıbrıs adası genelinde kurulan vakıflar incelenmiş.
Geride bıraktığımız hafta düzenlenen bir basın toplantısı ile bulgular açıklandı.
Değişik arşivlerden 2 bin 443 kütük defteri,13 bin dosya içerisinde yer alan sekiz milyon belge gözden geçirilmiş, ve 20 milyon veri elde edilmiş.
Kıbrıs evkâf malları üzerinde yapılan mülkiyet intikalleriyle ilgili olanlar tespit edilmiş ve bunlar taranıp ya da çekimleri yapılarak elektronik ortama yüklenmiş.
Araştırmalarda, 1571-1974 arasında Kıbrıs genelinde 2 bin 220 vakıf kurulduğu tesit edilmiş
Araştırmaya göre, 1878 öncesinde adanın yüzde 14’ü vakıf malıymış, ancak İngiliz Sömürge Dönemi ve Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde vakıfların fiili kullanım oranı binde 6’ya düşmüş.
1571-1974 döneminde Kıbrıs adası genelinde kurulan vakıfları incelenmiş ve yedi yıl süren “Kıbrıs Vakıf Mallarını Araştırma ve Değerlendirme Projesini” kapsamında 2 bin 443 kütük defteri, 8 milyon belgenin gözden geçirildiği belirtilmiş.
Araştırmaya göre, 608 adet olarak bilinen vakıf sayısının, araştırma sonunda Kıbrıs genelinde 2 bin 220 olduğu ortaya çıkmış
Araştırmada, cami, okul, çeşmeler gibi toplum hizmeti veren yapılar da tespit edilerek, haritalandırılmış.
Vakıflar İdaresi Müdürü Prof. Dr. İbrahim Benter,amaçlarının tapu ve kütükleri inceleyerek, vakıf mallarını tespit etmek ve delilleri ortaya çıkararak, vakıf mallarının evkafa ait olduğunu gösterdikten sonra mallara sahip çıkmak olduğunu belirtmiş.
Bu çalışmaların sonucunda “Kıbrıs ve uluslararası mahkemelerde hukuk süreci” başlatılacağını ifade eden Benter, elde edilen bilgilerin pek çok safhada faydalı olacağını, bir faydasının da devam eden müzakere sürecine olacağını söylemiş.
Benter, “Müzakerelerde mülkiyet konusuna gelindiğinde ve Vakıflar envanteri istendiğinde, kendilerinin de hazır olması gerektiğini belirterek,. Adil bir anlaşma olabilmesi için uluslararası hukuka dayanan delillerle vakıf mallarına sahip çıkılması gerektiğini de belirtmiş.
KKTC’de Kapalı Maraş’taki malların vakıf malı olduğuna dair mahkemenin tespit kararı bulunduğunu da anımsatan Benter, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde dava açılabilmesi için hem KKTC, hem de Güney Kıbrıs’ta iç hukukun tüketilmesi gerektiğini de belirtmiş.
Hepsi bu kadar mı?
Değil..
Kıbrıs Vakıf Mallarını Araştırma ve Değerlendirme Projesi Yöneticisi Dr. Nazif Öztürk’e göre de 1878 öncesinde Kıbrıs adasının yüzde 14’ünün vakıfın malıymış.
Gördüğünüz gibi hayli meşagatli bir çalışma yapılmış.
Kimler yapmış bu çalışmayı?
Kıbrıs Türk Vakıflar İdaresi.
Mutlaka ki ifade ettiklerini destekleyen verilere de kendilerince ulaşmışlardır.
Lakin bu yeterli mi?
Değil.
Dolayısı ile bunu uluslararası hukuka taşımak gerekli.
Bütün bunların böyle bir hukuk zemininde meşruluk kazanması önemlidir.
Yoksa Mağusa Kaza Mahkemesinde bu yönde alınan kararın uluslararası hukuk nezdinde emsal oluşturması pek mümkün görünmüyor.
Dolayısı ile şu anda konu ile ilgili olarak yapılan çalışmalar sadece içe dönük bir iddia zeminindedir.
Hal böyle olunca da müzakere masasında takdir edersiniz ki, böyle bir argümanın kullanılması mümkün değildir.
Ha bu araştırmaların sürece bir katkısı olur mu?
Olmaz.
Neden olmaz?
Çünkü müzakere masasında oluşturulan zeminin temelini uluslararası hukuk oluşturuyor.
Ve ortaya karşılıklı konan tezler de bu zeminin üzerinden müzakere ediliyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.