Çalışmanın sonuçları, özellikle Avrupa kıtasının eşi benzeri görülmemiş sıcaklıklara maruz kaldığı bir dönemde sağlığımızı korumak için önemli bilgiler sunuyor.
Avrupa'da geçtiğimiz ay kayıtlara geçen en sıcak haziran ayı yaşanırken uzmanlar vücudumuzun kaldıramayacağı sıcaklığın ne kadar olduğunu tespit etti.
Londra'daki Roehampton Üniversitesi araştırmacıları tarafından yayınlanan yeni bir çalışmaya göre, insan vücudunun 40 ila 50 santigrat derece arasında tolere edebileceği bir "üst kritik sıcaklık" sınırı var.
Bu sıcaklığa ulaştıktan sonra, vücudumuz mide bulantısı, baş dönmesi, baş ağrısı ve bayılmaya yol açan "ısı stresi" yaşar.
Çalışmanın sonuçları, özellikle Avrupa kıtasının eşi benzeri görülmemiş sıcaklıklara maruz kaldığı bir dönemde sağlığımızı korumak için önemli bilgiler sunuyor.
Oxford Üniversitesi'nde iklim fiziği alanında araştırma görevlisi olan Matthew Patterson, Euronews Next'e yaptığı açıklamada, "Avrupa'da sıcaklıklar son yıllarda sanayi öncesi koşullara göre yaklaşık iki derece arttı ve bu küresel ortalamanın yaklaşık iki katı" dedi.
Gezegenin sera gazı salmaya devam ettikçe rekor sıcaklıkların gelecekte de devam edeceğini belirten Matthew Patterson, "Avrupa, iklim değişikliği ve aşırı sıcaklıklardaki artışlar açısından gerçekten de sıcak bir nokta. Aşırı sıcakların hem sıklığında hem de yoğunluğunda artışlar gördük ve bu ısınma eğiliminin bir sonucu olarak her yıl rekor kıran sıcaklıklar görüyoruz." ifadelerini kullandı.
Uzmanlar vücudun sıcaklık sınırını nasıl buldu?
Londra'daki Roehampton Üniversitesi Yaşam ve Sağlık Bilimleri Merkezi'nde araştırmacı olan Profesör Lewis Halsey ve meslektaşları, vücudumuzun sıcaklığa olan sınırlarını belirledi.
Halsey, 2021 yılında dört erkek ve üç kadın üzerinde yapılan deneyle ilgili olarak "Kaydettiğimiz şey metabolizma hızındaki artıştı" dedi.
Metabolizma hızı, insan vücudunun çalışmaya devam etmek için ne kadar enerji tükettiğini ölçüyor.
Dışarısı sıcak olduğunda, vücudumuzun serinlemek ve iç sıcaklığını düşürmek için terleme ve periferde, derinin yakınında kan akıtma gibi farklı yolları bulunuyor.
Halsey ve meslektaşlarının çalışma sonuçlarına göre, dışarısı sıcak olduğunda metabolizma hızımız da artıyor ve bu da vücut sıcaklığını yükseltiyor. Ancak vücut sorun yaşamaya başlamadan önce sadece bu kadar ısınabilir.
'Çok sıcak' aslında ne kadar sıcak?
Halsey'e göre "herkes farklı" bir bünyeye sahip ve insanların ısıya verdikleri tepki yaşlarına, cinsiyetlerine ve mevcut tıbbi durumlarına göre önemli ölçüde değişebilir.
Halsey, "Bazı insanların metabolizma hızı 40 derecede artmazken, 50 derecede artıyor" diyor ve ekliyor:
"Vücut, çekirdek sıcaklığını korumak için çok çalışır, bunun değişmesinden hoşlanmaz. Eğer bir ya da iki derece artarsa, gerçekçi olmak gerekirse bu çoğu insan için hasara neden olmaz" dedi.
Ancak Halsey, maraton koşucularının bile 44 derece sıcaklıkta acı çekmeye başladığını ve diğerlerinin bu kadar dirençli olmadığını söylüyor.
Bebekler ve yaşlılar aşırı sıcağa karşı en savunmasız kategoriler arasında çünkü her ikisinin de kardiyovasküler sistemleri yüksek sıcaklıklara çok iyi yanıt vermiyor.
Vücut çok ısındığında ne olur?
Halsey, vücudun çok ısındığında meydana gelen bir dizi şey olduğunu, aşırı sıcaklığın sağlık sorunlarına ve hatta ölüme yol açabilecek bir tepkimeye yol açtığını söylüyor.
"Vücuttaki proteinler denatüre olmaya başlar - işlevlerini durdururlar ve sinir uyarıları da aynı şekilde çalışmaz. Sinir sistemi daha az etkili ve bu da vücudun ayrılmaz bir parçası. Bu durum kalbi etkilemeye başlar çünkü kalp başlı başına bir kas" diyor Halsey.
Halsey ayrıca, "Bu bir aritmi [anormal kalp ritmi] yaratırsa ve kalp 'senkronize olmadığı' için vücuda etkili bir şekilde kan pompalayamazsa, bu düşük oksijen seviyelerine neden olabilir. Eğer beyne giden oksijen seviyeleri savunmasızsa, o zaman başınız gerçekten belada demektir." ifadelerini kullanıyor.
Bu bilgiyle ne yapabiliriz?
Ekibiyle birlikte araştırmalarına devam eden Halsey'e göre bu çalışma, vücudun ısı stresine nasıl tepki verdiği, ne kadar uyum sağlayabildiği, bu uyumların sınırları ve -en önemlisi- bireyler arasında tepkilerin ne kadar değişken olduğu hakkında bir resim oluşturuyor.
"Isınan bir dünyada bu bilgi her zamankinden daha değerli hale geliyor" diyor.
Patterson da özellikle de emisyonların azalma yerine artmaya devam etmesi nedeniyle yakın gelecekte artan sıcaklıklarla karşı karşıya kalmamızın muhtemel olduğundan bahsediyor.
"İklim değişikliği hakkında konuştuğumuzda, özellikle düşündüğümüz şey insan hayatıdır" diyen Patterson, "Düşünüyoruz, alıştığımızdan bir derece, iki derece daha sıcak bir gezegende yaşayabilir miyiz? Toplumumuz iklime son derece adapte olmuş durumda. Son 10 bin yıldır nispeten istikrarlı bir iklim yaşıyoruz." diyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.