• BIST 9367.77
  • Altın 2952.122
  • Dolar 34.4839
  • Euro 36.1941
  • Lefkoşa 12 °C
  • Mağusa 15 °C
  • Girne 18 °C
  • Güzelyurt 12 °C
  • İskele 15 °C
  • İstanbul 6 °C
  • Ankara 12 °C

YA EN ÖNDE VAROLUŞA..YA DA SİYASİLERİN DİZİNİN DİBİNDE YOK OLUŞA…

Ayşegül Garabli

Sendikacılık, bir sevdadır.

Eğer ki, eşitliğe, adalete ve demokrasiye sevdalıysanız,sendikacılık da bir sevda olur sizin için.

Çocuğunuz gibi özen gösterirsiniz sendikanıza.

Zarar gelmesin diye bir ana, bir  baba gibi kol, kanat gerersiniz.

Onun için yapamayacağınız hiçbir şey yoktur.

Ne kadar naif  bir insan olursanız olun, birisi , zarar vermeye kalkarsa, gözü kara biri olur çıkarsınız.

Hatta öyle ki, çoğu zaman, evinizi, eşinizi, çocuklarınızı bile ihmal edersiniz O’nun uğruna.

Yaptığınız fedakarlıkların karşılığında, hep eleştiri alıyor olmanızı da önemsemezsiniz.

Çünkü, sorumluluğunuzu yerine getirmenin vicdan rahatlığını yaşarsınız.

Hatta eleştiriler, geliştirir sizi.

Daha doğruya götürür .

Dedim ya, bir evlat gibidir sendika.

Gözünüz gibi bakar büyütürsünüz, sonra bir gün gelir ve başka ellere teslim edersiniz.

Tıpkı, evlendirip yuvadan uçurduğunuz evladınız gibi.

Teslim ettiğiniz eller, sendikanıza gerekli özeni gösterir,saygınlığını artırırsa, mutlu olur, huzur bulursunuz.

Hırpalayıp, değerini düşürürse de acı duyar, üzülürsünüz.

Çünkü, sevdalandığınız, eşitlik, adalet ve demokrasi zarar görmüştür.

Toplumun temel taşlarından birisi yaralanmıştır.

Bu da sadece sizi üzmekle kalmaz, tüm toplumu üzecek sonuçlar doğurur.

Tıpkı son dönemlerde toplumda yaşananlar gibi.

İrademiz ipotek altında.

Art arda açıklanan zamlar altında eziliyoruz.

Ücretlere zam yapılmadığı için alım gücü düşmüş.

Sağlık ve eğitim sistemi çökmüş durumda.

Dağlarımız, yollarımız ölüm saçıyor.

Halk isyan ediyor ama bizi yönetenler sessiz.,

Sendikalarımız ise onlardan daha sessiz.

Gençler örgütlenmeye çalışıyor .

Mitingler yapıp seslerini duyurmaya çalışıyorlar ancak yaptıkları mitinglerde tek bir sendika yok.

Oysa bu gençlerin doğru örgütlenmeye ihtiyaçları var.

Misal gençler bir araya gelerek “yol yoksa seyrüsefer de yok” diye bir inisiyatif gurubu oluşturdular.

Kıbrıs’ta olduğum için ilk mitinglerine katıldım.

Hiçbir siyasi parti ve hiçbir sendika olmamasına rağmen gayet kalabalık daha da önemlisi amacına uygun nitelikli bir miting idi.

Siyaset yoktu, çıkar yoktu.

Halk içinden geldiği gibi konuşup yaşadıklarını anlattı ve olması gerekenleri sıraladı.

Duygular örtüştü ve ruhlar birleşti.

O yüzden de miting çok büyük bir ahenk ile geçti.

Konuşmacılar pür dikkat dinlendi ve kimse miting alanını terk etmek için can atmadı.

Sonuna kadar beklendi.

İkinci mitinge katılamadım ancak sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla birincisinden çok daha etkili bir miting olmuş.

Giderek büyüyen bir isyan olduğu kesin.

Anlamlı,

Amaçlı ve etkili.

İşin içerisinde siyasi partilerin olmayışı güzel.

Zira katılsalar yapılan bu güzel eylem siyasi zemine çekilip güç gösterisine dönüşecekti ve katılanların bir bölümü de sadece işin içerisinde olan partilerini desteklemek için olacaktı.

Dolayısıyla tılsım bozulup, amaç kaybolacaktı.

Ancak sendikalar  işin içerisinde olmalıydı.

Çünkü sendika emek demektir, hak, adalet ve birlik demektir.

Yani örgütlülüğün temeli demektir.

O yüzden bu tür örgütlenmeler sendikalardan beklenir.

Her haksızlıkta ya da her isyanda gözler sendikalarda olur.

Bir baş, bir kıvılcım beklenir.

 

Çünkü geçmişte böyleydi.

Sendikalar, işverenlerle birlik olmazdı.

Çünkü dertleri seçilmek değil gerçekten de hak ve emekti.

Korkmazlardı ,çünkü bilirlerdi ki güçleri halktı ve halkın gücünün önünde hiçbir şey duramazdı.

Sendikalar inançlı ve kararlıydılar çünkü onlar, büyük kitlelerin temsilcileri olduklarını biliyorlardı.

Ama ne yazık ki zaman içerisinde sendika yönetimleri siyasi partilerce ele geçirildi ve her bir sendika parti adeta bir siyasi partiyi temsil eder gibi davranmaya başladı.

Sendikalar, sendika yöneticileri ve siyasi parti yöneticileri ile aralarındaki gönül bağı ile ,duygusalca yönetildi.

Dolayısıyla, hak ve adalet  bitti ve üyeler de sendikalara olan güvenlerini kaybettiler.

Gerçi üyelerin ve halkın sendikalara olan güvenin sarsılmasının tek nedeni yöneticiler ve aldıkları kararlar değil, bu siyasilerin bir itibarsızlaştırma ve ehlileştirme projesinin sonucudur ama yine de güçlü yönetimler bunu ortadan kaldırabilirdi.

Hala daha ümit var.

Sendika yönetimleri, kendilerini de, toplumu da toparlayacak güce sahiptir.

Yeter ki istek ve inanç olsun.

Misal gençlerin oluşturduğu inisiyatifin karşısında durup, onların söylemlerine karşı söylemler geliştirmek yerine bu gençlere destek olabilirler.

Üyelerine hala daha toplum için uğraştıklarını gösterip, güven tazeleyebilirler.

Halkı örgütleyerek ,bu halktan gerçek bir güç yaratabilirler.

Ve bu başlangıcı naif bir istekle başlatmakla siyasi olmadıklarını kanıtlayabilirler.

Zira bu gençler haksız arsa , hak etmedikleri halde iş ya da rant istemiyorlar.

Siyasi bir partinin güdümünde reklam da yapmıyorlar.

Özde “bu yollarda ölmek istemiyoruz” diyerek yolların trafiğe uygun hale getirilmesini ve halktan alınan paraların alındıkları amaca uygun olarak halka hizmet olarak kullanılmasını istiyorlar.

Genelde de hak ve adaletin hakim olduğu, insanca yaşam koşullarında özgürlüklerine ve iradelerine ipotek konmamış bir şekilde yönetilmek istiyorlar.

Zaten gençlerin bunun için eylem yapması bu devlet adına bir utanç değil midir?

Normalde bu istekler bir (devletin) hükümetin görevi değil midir?

Öyleyse böylesi bir masum ve haklı  istek karşısında sendikaların da tıpkı siyasiler ve yöneticiler gibi sessiz kalma hakkı var mı?

Ya artık sendikaların gerçek amaçlarını hatırlayıp gereğini yapsınlar ya da kapılarına kilit vursunlar.

Söylem değil, eylem zamanı.

Ya halkın önünde yer alıp bu toplumu var edecekler.

Ya da siyasiler ve yöneticilerle bir olup, bu toplumu yok edecekler.

 

 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları