İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Veteriner Fakültesi bünyesinde faaliyet gösteren Vahşi Yaşamı Araştırma ve Koruma Kulübü gönüllüsü Prof. Dr. Serhat Özsoy, yaralanan yaban hayvanlarının tedavisinin yanı sıra barınaklarını da adeta inşaat ustası gibi kendisi yapıyor.
Yaklaşık yüzde 40'ı orman olan İstanbul'da ve çevre illerde yaralanan yaban hayvanlarının tutunacağı tek dal durumundaki İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Veteriner Fakültesi bünyesindeki Vahşi Yaşamı Araştırma ve Koruma Kulübü (VAŞAK) bir profesör, bir asistan ve gönüllü öğrencilerle faaliyet gösteriyor.
Çalışmalarını İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Veteriner Fakültesi Yabani Hayvan Hastalıkları ve Ekolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serhat Özsoy, asistanı Veteriner Hekim Ezgi Vatansever Çelik ve gönüllü öğrencilerle sürdüren VAŞAK, 2002 yılından bu yana pek çok yabani hayvanın tedavi, ameliyat ve bakımlarını yapıyor.
Çoğunlukla kartal, şahin, akbaba, leylek ve baykuş gibi kuşların getirildiği VAŞAK, karaca, geyik, çakal ve sansar gibi pek çok memeli hayvanın da tedavisini üstleniyor.
VAŞAK, üniversitenin Avcılar yerleşkesinde kendilerine tahsis edilen alandaki merkez ve Özsoy'un adeta inşaat ustası gibi temelinden çatısına kadar her aşamasında çalıştığı barınaklarda, yılda yaklaşık 3 bin hayvanın tedavisini ve tedavi sonrası bakımını gerçekleştiriyor.
Özsoy, yaban hayvanlarının tedavilerinden arta kalan zamanda, tulumunu giyerek, inşaat ve tamirat işlerinin başına geçiyor. Barınakların tamiratıyla da ilgilenen Özsoy, beton hazırlamadan tuğla örmeye, kereste kesiminden direk dikmeye kadar tüm işleri kendisi yapıyor.
"Rehabilitasyon ve tedavi merkezine ihtiyacımız var"
Prof. Dr. Serhat Özsoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İstanbul ve bölgesindeki pek çok yabani hayvanın tedavi ve rehabilitasyonlarını yaptıklarını belirtti.
Kendilerine gelen hayvanların sayısının giderek arttığını anlatan Özsoy, şöyle konuştu:
"Büyük çoğunluğu kuş, kartal, şahin, akbaba, leylekler, baykuşlar, şehrimizde bulunan martı, güvercin gibi kanatlı hayvanlar, bazen karaca, geyik, çakal, sansar gibi çok çeşitli hayvanlar bulunarak, Trakya'dan ve İstanbul bölgesinden bize getiriliyor. Örneğin, kanatları kırık, avcılar tarafından vurulmuş, tele takılmış, elektrik tellerinde yanmış hayvanların tedavilerini, ameliyatlarını ve bunların uzun süre bakımlarını yapıyoruz. Hayvanları besliyoruz. Yıllık ortama 2 bin-3 bin arasında hastaya bakıyoruz."
Özsoy, üniversitenin imkanları ve öğrencilerinin yardımlarıyla pek çok şeyi başardıklarını ancak bunun bazı durumlarda yetersiz kaldığını belirterek, "İstanbul gibi koca bir metropol için, aslında arazimiz de var ama güzel bir yabani hayvan rehabilitasyon ve tedavi merkezine ihtiyacımız var." dedi.
Kendi çabalarıyla yaptıkları barınaklarda hayvanlara baktıklarını dile getiren Özsoy, "Çoğunlukla kendi çabalarımızla, arkadaşlarımızın da yardımıyla hayvanlara bakıyoruz. Yırtıcı hayvan kafesi, bazı sponsorların yardımıyla leylek kafesi, güvercin, martı ya da karga kafesi gibi muhtelif şeyleri ne yazık ki kendi başıma yapmak zorunda kalıyorum. Bu benim için amatörce bir uğraş, ben bundan erinmiyorum." ifadeleri kullandı.
"Kazma, kürek çalışıyorum"
Daha önce inşaatçılık tecrübesi olmadığına dikkati çeken Özsoy, şunları söyledi:
"Kendi bahçem de var, orada tamirat yaparken çok şey öğrendim. Buradaki işleri de severek yapıyorum. Maddi olarak pek çok şeyi kendi cebimden harcıyorum. Öğrenci arkadaşlar da hiçbir şekilde ücret almıyorlar. Yol masraflarına katlanıyorlar, burada gece-gündüz çalışıyorlar, hiçbir şekilde ücret almıyorlar. Her şeyimiz amatörce, devletten ve bu konuyla ilgilenen insanlardan daha fazla yardım bekliyoruz."
Prof. Dr. Özsoy, bir marangozhanesi olduğunu, orada ihtiyaç olan pek çok şeyi yaptığını ifade etti. Ahşap ürünleri işleme konusunda pek çok aleti bulunduğunu aktaran Özsoy, şunları anlattı:
"Örneğin, yırtıcı uçma ve rehabilitasyon kafesini büyük oranda kendim yaptım. Yine güvercin, martı ve karga kafesini, küçük yırtıcı kafeslerini de kendim yaptım. İmkan oldukça yapmaya devam ediyorum. Şimdi elimizde öyle bir yer yok ama karaca için rehabilitasyon kafesi yapmaya çalışıyorum. Karaca kafesi için şimdilik bir zemin oluşturmaya çalışıyorum. Karacalar çok ürkek hayvanlar, sakin ve sessiz bir barınak yapmak için kazma, kürek, testere, matkap, çekiç çalışıyorum. Bir üniversite hocasının pek uğraşmayacağı işlerle uğraşıyorum ama ben bu işleri severek yapıyorum. Biraz da zorunluluktan tabii."
"Yaptığımız işin vicdani boyutu var"
VAŞAK Kulübü Başkanı Emine İrem Deveci de veteriner fakültesi üçüncü sınıf öğrencisi olduğunu aktararak, okul dışında vakitlerinin tamamını barınakta geçirdiklerini dile getirdi.
Yaptıkları işin vicdani bir boyutu olduğunu ifade eden Deveci, "Evcil hayvanlar varken vahşi hayvanları seçmemizin sebebi, kedi, köpek gibi evcil hayvanlarla ilgilenen yüzlerce, binlerce kişi var. Biz de onların çok iyi olmasını istiyoruz ama yaban hayvanlarının bu kadar muhtaç olduğunu gördükten sonra onlarla uğraşan birileri varken, biz de bunlarla uğraşalım diyoruz." şeklinde konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.