Kısa bir hatırlatma ile başlayalım.
Ne demişti Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş Bakanlara hem de ihalesiz alınan 18 yeni Mercedes marka otomobil için?
Mercedes sağlam bir otomobildir, biz de bu markada karar kıldığımız için diğer otomobil firmalarını uğraştırmak istemedik ve Mercedesleri aldık.
Mercedesler kişilere alınmadı, devlete bir yatırım olarak alındı.
Sayın Denktaş’ın bu açıklamalarına çok şaşırmamıştık tabi.
Ama ağlayacak halimize de gülmüştük hep beraber.
Bu kararın yanlış bir karar olduğunu da bilerekten.
Sonradan öğreniyoruz ki bu 18 lüks Mercedes marka otomobillerin 1 tanesi de Cumhurbaşkanlığına makam aracı olarak verilmek istenmiş.
Sayın Akıncı bu teklifi reddetmiş.
Ve bakanlara alınan 18 Mercedes için de bunun yanlış bir karar olduğunu söylemiş.
Aklın yolu bir ya.
Belli ki Sayın Cumhurbaşkanı da çoğunlukta halkın bu konuya göstermiş olduğu tepkiyi göstermiş.
Ve bunun yanlış olduğuna dikkat çekmiş.
Akabinde Meclis Başkanı Sibel Siber’in haberi geldi Sayın Siber de bu makam otomobilini kabul etmemiş ve binmeyeceğini açıklamış.
Aklın ve vicdanın sesi burada da etkili olmuş.
Bu konu ile alakalı hükümetin bir üyesinden de benzeri bir tepkinin geldiğini okudum önceki gün gazadtelerde.
Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Kemal Dürüst de bu otomobillerin alımını eleştirmiş.
Ve bu alımları doğru bulmadığını söylemiş.
Bu kararında ne kadar samimidir Sayın Dürüst?
Açıkçası emin olamıyorum.
Zira bu alım kararının onayını veren Bakanlar Kurulunun bir üyesi.
Bu konu gündeme geldiği zaman orada bu düşüncesini paylaşıp itraz etti mi?
Çok da emin değilim.
Ya da Sayın Dürüst ben bu makam otomobilini istemiyorum, eskisini kullanmaya devam edeceğim diyebildi mi?
Onu da zannetmiyorum.
O halde hem alınan bu yeni makam otomobilini kullanmak,hem de bu yanlıştır demek bana pek samimi gelmiyor.
Tabi konu Bakanlar Kuruluna gerçekten getirildiyse!
O da ayrı bir konu.
Velhasıl her şeye rağmen bu alımların yanlış olduğunu söyleyebilen devlet erkine rastlamak sevindirici bir hadise.
Malum bir kaç gün önce okullarımız yeni eğtim öğretim yılına başladı.
Binbir sorunla birlikte.
Birçok sınıfta 40 dereceye varan ısıda ders yapmak zorunda kaldı öğrenciler de öğretmenler de.
Zira o sınıflarda ya klimaları yoktu, ya da olan klimaları çalışmıyordu.
Bu konuda çok fazla şikayet geldi mailime.
Her yıl olduğu gibi okulların nerede ise tamamında velilerden gönüllü bağışlar alındı yine.
Peki neden?
Devlet yükümlülüğünü tam anlamı ile yerine getiremediğinden.
Bu kez ne oluyor?
Her okul kendi başının çaresine bakmak zorunda kalıyor.
Velilerden toplanacak gönüllü yardımlarla çocuklara daha iyi koşullar sunmak adına bağış topluyorlar kayıtlarda.
Eksiği gediği giderebilmek adına okullar, aile birlikleri böyle yöntemler kullanmak zorunda bırakılıyorlar.
Üç beş kuruş toplayıp da devletin yapamadığı bir eksiği gidermeye çalışıyorlar.
Zira devlette para yok deniliyor, bütçemiz yetersiz deniliyor onlara.
Bu sadece eğitim sektöründe mi böyle?
Hayır.
Sağlık sektörü de aynı.
Bozulan bir cihazın yerine çoğu zaman ikinci bir cihaz koyamıyorlar.
Alınamıyor devletin hastanelerine hayati öneme haiz bir cihazın yedeği.
Bütçede para yok deniliyor.
İnsanlar hayati konularda bile beklemeye alınıyorlar günlerce bazen aylarca.
Zaten bunları bilmeyen yaşamayan da yok.
O halde fazla uzatmaya da gerek yok.
Sorumuzu soralım.
Hal böyle iken bu Mercedesler çok mu gerekliydi bu memlekete?
Hiç de değildi.
Büyük yanlıştı.
Bu yanlışı savunmak da pişkinlikti, yüzsüzlüktü..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.