Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıslı Türklerin güvenlik endişesini giderecek, Kıbrıslı Rumların da tehdit algısını ortadan kaldıracak bir güvenlik formülünün mümkün olduğunu belirtti.
Akıncı, Rum tarafında bazı kesimlerin 15 Temmuz darbe girişimini bahane edip Türkiye’nin garantörlüğüne karşı tutumlarını destekleyici yeni bir argüman geliştirdiklerini hatırlatarak, Türk ordusu içerisindeki bir çetenin yaptıklarının tüm orduya mal edilemeyeceğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Akıncı, bugün CNN Türk’ün özel canlı yayın programına katılarak gündeme dair açıklamalarda bulundu.
KKTC’de FETÖ-PDY ile ilgili bir soru üzerine Akıncı, “Bu yapılanmayla ilgili herhangi bir somut bilgi kamuoyunun bilgisine henüz gelmiş değildir” dedi.
KKTC’deki ilgili ve yetkili makamların, sadece FETÖ örgütlenmesi bakımından değil, herhangi bir terör örgütü örgütlenmesi varsa, bunun üstüne gitmekle yükümlü olduklarına dikkat çeken Akıncı sözlerini şöyle sürdürdü:
“40 YILDIR TANIDIĞIMIZ İNSANLAR BİLE KARIŞTIRILMAYA ÇALIŞILDI”
“En ufak bir örgütlenme varsa, bunun kökü kazınacaktır. Yeri gelmişken şunu da söylemek istiyorum; 40 yıldır tanıdığımız bazı gazeteci insanlar var, onların bile adı karıştırılmaya çalışıldı KKTC’de… Gazetecilikten başka bir mesleği olmayan, benim ve herkesin çok iyi tanıyıp bildiği bazı insanlar hakkında bile yakıştırmalar söz konusu olmaya başlandı. Bu uyarıyı yapma ihtiyacını hissettim. Gerçekten, tek bir yaş bile kurunun yanında yakılmamalı.”
Akıncı, “Son dönemde bir çok üniversite açıldı ve yabancı bir sürü öğrenci var. Bu bir güvenlik zafiyeti oluşturur mu? Bu yönde de güvenlik tedbiri alınacak mı?” yönündeki bir soruya ise şu yanıtı verdi:
“ÖĞRENCİLERİN BARIŞ VE HUZUR İÇİNDE EĞİTİM GÖRMELERİNİ İSTERİZ”
“Türkiye’den ülkemize gelecek öğrencilerin sayısında bir artış bekleniyor. Bu hadiseler olsun ya da olmasın biz Kıbrıs’ta elbette ki güvenlik tedbirlerini almak zorundayız. Bütün üniversite gençliğinin ülkemizde özgür bir ortamda çalışmalarını, eğitime yönelik yapmalarını isteriz. O amaçla da sadece Türkiye’den değil, yüzün üstünde Kıbrıs’a gelen öğrenciler var. Onların barış ve huzur içerisinde eğitimlerini yapmalarını isteriz.”
RUM KESİMİNDEKİ BAZI KESİMLER KULLANMAYA ÇALIŞTILAR”
“Rum kesiminin tavrına bir değişiklik görüyor musunuz? Türkiye iç politikaya dönmüşken, Rum tarafı bunu fırsat olarak kullanmak ister mi?” yönündeki soruya ise Cumhurbaşkanı Akıncı, “Rum kesimindeki bazı kesimler şöyle kullanmaya çalıştılar; işte Kıbrıslı Türkler büyük oranda Türkiye’nin güvencesini istiyor. Bu haklı talebimiz de haklı yaşanmışlıklardan kaynaklanıyor. Yunanistan’ın faşist cuntasının yaptığı darbeyi unutmuş değiliz. 1963’lerde yaşananları unutmuş değiliz. Türkiye’nin her müdahalesinin altını kazıyıp baktığınızda mutlaka Rum tarafından ya da Yunanistan’dan kaynaklanan bir yanlış vardır. O yanlışı düzeltmek için yapılmış müdahale söz konusu oldu” diye konuştu.
“RUMLAR AÇISINDAN DA TEHDİT OLUŞTURMAYACAK”
Kıbrıslı Rumlardan, Kıbrıslı Türklere yönelik yanlışlık olmazsa Türkiye’den de bir karşılık olmayacağına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, gelecekte bu gibi durumlar yaşanırsa endişesini bertaraf etmek için Kıbrıslı Türklerin güvencesini temin edecek bir düzenlemede Türkiye’nin rol almasını istediklerini söyledi.
“Bunun da Rumlar açısından bir tehdit oluşturmayacak çerçevede karşılıklı bir mutabakat arayışı içerisindeyiz. Bu dönemde yaptığımız budur” diyen Akıncı, 15 Temmuz’u bahane ederek Rum tarafından yükselen seslerin özetinin, ‘Türk ordusunu gördünüz. Türk ordusu darbeci. Kendi meclisini bile bombaladı. Tankları insanların üzerinde sürdüler’ şeklinde olduğunu belirtti.
Akıncı şöyle devam etti:
“YIL SONU HEDEFİNİ GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRMEKTİR”
“Bu gerçeğin bir kısmıdır. O da şudur. Evet Türk ordusunun içinden bir örgütlenme, bir çete ve ucu ABD’de Pensilvanya’ya dayandığı söylenen bir teşebbüs var ve 40 yıldır bir paralel örgütlenmeden söz ediliyor. Ama bu Türk Silahlı Kuvvetleri kurumuna mal edilmemelidir. Ben bunu 20 Temmuz konuşmamda da belirmiştim. Böyle bir çete bunu yapmıştır ancak TSK’nın şerefli subaylarına ve mensuplarına mal edilemez. Rum tarafının tutumunda böylesi bir etkisi oldu. Türkiye tabii bir süredir bu badirelerden geçiyor. Sadece bu olay değil. Bu belki zirve noktası oldu. Bir süre önce Rus uçağı düştü. Rusya ile gerginlikler oldu. Daha önce Mavi Marmara gemisi derken, Suriye olayı yaşandı. Türkiye’nin kendi içerisinde terör olayları oldu. Türkiye bütün bu süreci içerisinde, bir de bu darbe girişimi olunca ister istemez konsantrasyon sorunu yaşıyor. Bu bir gerçeklik. Bütün bu süreçlerden sonra önümüzdeki 3-4 ay Kıbrıs için önemli. Benim bu ziyaretimin de bir amacı odur. Yeniden bu konsantrasyonu Kıbrıs sorununa da odaklandırmak ve birlikte bugüne kadar yürüttüğümüz istişare içerisindeki Türkiye ile bilirlikte sürdürdüğümüz çözüm kararlılığımızı masaya daha da etkili bir şekilde yansıtmak ve yıl sonu hedefini bir gerçeğe dönüştürmektir. Rumların da daha gerçekçi ve makul bir çizgiye gelmelerini bekleyerek… haklı olarak kaybolan konsantrasyon yeniden benim dünkü ve bugünkü temaslarımla daha iyi noktaya geldi. Bundan sonra da devam edecek.”
“2016 SONU ÇÖZÜM İÇİN GERÇEKÇİ BİR HEDEFTİR”
“Çözümün bu yıl mümkün olup olmadığına inanıyor musunuz? Eğer olmazsa bir B Planınız var mı?” yönündeki soruya ise Cumhurbaşkanı, 2016’nın bir hedef olduğunu belirtti.
“2016 yılı sonu gelsin ve bakın olmadı demek için pusuda bekleyenler var” diye konuşan Akıncı, bu hedefe varmak için canı gönülden çalıştıklarını söyledi.
Bu hedefin de gerçekçi bir heder olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Akıncı sözlerine şöyle devam etti:
“BU 7 GÖRÜŞMEDE YÜZDELİK, HARİTA VE YER İSMİ KESİNLİKLE KONUŞMAYIZ”
“AB, Ekonomi konuları yanı sıra Yönetim ve Güç Paylaşımı gibi kapsamlı bir başlıkta epey ilerleme var. Hala daha çözüm bekleyen konular var. Mülkiyette şimdiye kadar olmadık bir ilerleme var ama Rumların bizi tatmin etmesi gereken birkaç önemli nokta hala açıktadır. Toprak konusunu biz bu 7 toplantında harita, yüzdelik ve yer adı şeklinde konuşmayız. Çok genel bir konuşma yaparız. Biz bu konuyu güvenlik ve garantilerle birlikte en son aşamada, ki o da bu 7 toplantıda iyi bir gelişme olursa Eylül’de New York’ta olabilir. Orada güvenlik ve garantiler meselesinde Kıbrıslı Türklerin güvenlik endişesine cevap veren, Rumlara da tehdit algısı oluşturmayacak bir formül üzerinde çalışılır. Çünkü bu uluslar arası bir anlaşmadır ve sadece iki toplum bunu halledemez. Üç tane garantör ülkenin uzlaşması lazım. Toprak konusunu da seri toplantılar halinde oturalım, iki tarafa da makul gelecek bir formül bulalım ve bu adanın kan ve göz yaşını değil nimetlerini paylaşalım.”
“ÇÖZÜM YENİ İŞBİRLİĞİ OLANAKLARI YARATACAK”
Cumhurbaşkanı, “Doğalgaz konusu müzakerelerin seyrini nasıl etkiliyor?” sorusuna da şöyle yanıt verdi:
“Akıl işi şunu emreder. Bu doğal zenginlikleri gerginlik meselesi yapmak yerine, işbirliği meselesi yapmaktır. İmkan var mı? Var! Türkiye-İsrail ilişkileri düzeliyor. İsrail gazını, Türkiye üzerinden satmak istiyor. Kıbrıs gazını da birleştirip, Türkiye üzerinden, hem Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılamak hem de Avrupa’ya satmak mümkün. Türkiye’den su geldi. Bunu güneye vermek mümkün. Bir proje var; deniz altından elektrik kablosu. İsrail’den Kıbrıs’a, Kıbrıs’tan, Girit’e, Girit’ten Avrupa’ya…. Buna ne gerek var? Kıbrıs’tan 70 kilometre ötede Türkiye’ye bağladınız mı bütün Avrupa’ya enterkonnekte oluyorsunuz. Kısacası bütün bu saydığım hususlarda Kıbrıs sorununun çözümü yeni işbirliği olanakları doğuracaktır ve bu işbirliğinden herkes kazanacaktır.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.