• BIST 10026.53
  • Altın 2976.723
  • Dolar 35.1352
  • Euro 36.6264
  • Lefkoşa 13 °C
  • Mağusa 11 °C
  • Girne 14 °C
  • Güzelyurt 12 °C
  • İskele 11 °C
  • İstanbul 8 °C
  • Ankara 5 °C

Yine başladılar, durmayacaklar…

Ediz TUNCEL

15 Temmuz darbesi öncesinde Türkiye’yi kasıp kavurdular, Ankara’yı, İstanbul’u en can alıcı noktalarından defalarca vurdular…

15 Temmuz sonrasında ve ABD başkanlık seçimi sürecinde bir anda duruldular.

Şimdi ise yeniden saldırıya geçtiler.

Bu vahşi saldırıların hep canlı bombalar tarafından yapıldığı söylendi.

Bu canlı bombaların kimi PKK, kimi de IŞİD denen çapulcular sürüsünün artıklarıydı.

Görünüşte bu vahşi saldırıları gerçekleştirenler gerçekten de insan kılığındaki sapıklardı.

Ancak ve ancak, kimse beni bu bit kadar beyni ve duygusu olmayan sapıkların bu işleri kendi başlarına tezgahladığını ve uygulamaya soktuğuna inandıramaz.

Beyni bit beyni kadar çalışmayan, duyguları en kuduz köpeğinkinden daha aşağı olan bu insan müsveddeleri bu işleri kendi başlarına yapamazlar.

Bu saldırılar tam filmlik senaryolar.

İnternet, Youtube ve Hollywood filmleri bunlarla dolu.

Yerde koşan ve uydudan takip edilen adamlar birer beyaz karıncacık gibi görünüyorlar, bırakın attıkları yer adımı, kıpırdanmaları bile açık ve seçik görünüyor.

Uydudan sinyalleri alan komuta merkezi ekranlarla dolu, “artistler” ekranlarda herşeyi ve herkesi milimine kadar görüyor, sonra da istedikleri yönlendirmeyi yapıyor, sinyaller anında istenen yere gidiyor…

Şimdi gelelim gerçeğine, sırtında bomba yüklü bir çanta ile bir “yürüyen ölü” kaldırımın üzerinde gidiyor.

Yolun karşı tarafında bir yığın polis var ama onların arasına dalıp da kendini patlatma gibi bir durum ilk başta söz konusu değil gibi görünüyor.

Yürüdüğü istikamette, kaldırımda duran bir polis durumdan şüpheleniyor ve birşeyler söyleyerek canlı bombanın üzerine doğru yürüyor.

Canlı bomba duruyor, yerinden kıpırdamıyor, sonrasında ise yolun karşı tarafında olan polisler kalabalık bir şekilde canlı bombanın üzerine doğru yürüyorlar ve etrafını sarıyorlar.

Polislerin topu birden büyük bir tedbirsizlik yapıyorlar, hem de en ölümcülünden.

Uzaktan dur ihtarı yapmak, sırtındaki çantayı bırakmasını istemek, adamı silah tehdidi altına almak, adamı vurmaya hazırlanmak, ellerini kaldırmazsa vurulacağı uyarısı yapmak polislerin aklına bile gelmiyor, nasıl bir eğitimden geçiyorlarsa, nasıl bir akılla polislik yapıyorlarsa...

Polisler canlı bombanın çevresine doluştuktan birkaç saniye sonra, tam da en uygun zamanda, aniden bir patlama oluyor ve hepsi birden yok oluyorlar.

O canlı bombanın polislerin etrafına doluşmasından sonra kendisinin en uygun zamanı seçip de bombayı patlatacak düzeneği aktif hale getirdiğinden şüpheliyim.

Neden mi?

Arabadan çekilen videoyu defalarca izledim, tam anlamıyla kurgusal bir olay…

Herifçioğlunun hedefinden oradaki polisler olsaydı, uyarılarak durdurulmayı beklemez, kendisi polislerin en toplu olduğu noktaya yöneltir ve bombayı en uygun olduğu,  anda polislerin ortasında patlatırdı, daha çok insanı katlederdi.

Yine, yolunda giderken hiçbir polis tarafından durdurulmayabilirdi, veya yanına bir veya iki polis de gelebilirdi…

Ancak, beklenmedik şekilde canlı bombanın yanına on kadar polis yaklaştı.

Çok büyük bir ihtimalle polisler yanına yaklaştıktan sonra, bomba uzaktan kumandayla canlı bombayı takip edenler (karadan veya havadan, veya her ikisi birden) tarafından patlatıldı, bir taşla iki kuş vuruldu, hem polisler katledildi, hem de yakalanması durumunda konuşturulması çok muhtemel olan terörist yok edildi.

Muhtemelen istenen veya hedeflenen zayiat olmadı ama yine de en az on polis orada katledildi.

Ancak esas hedef başarıldı, Türkiye’yi yeniden terör korkusu sardı, Türkiye yine büyük bir travma yaşadı.

Ve, hepsinden önemlisi, hükümet yine Kürt kökenli politikacılara ve olası Kürt kökenli tehdit unsurlarını hedefe alarak, operasyon yapmaya başladı, böylece körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz oldu...

Böylece, Türk-Kürt ayrılığı giderek daha da derinleşiyor, daha da derinleştiriliyor.

Zaten bu terör eylemlerindeki esas hedef bu, hem iki köken arasındaki etnik kavga derinleştiriliyor, hem de AKP hükümeti darbeleniyor…

Ve kanımca, şimdiye kadar bu gidişata çanak tutan, alet olan Kürt kökenliler artık tezgahı görüp de akıllanmaya başlıyorlar, ama iş işten geçtikten sonra…

Peki bu canlı bomba kılığına girip de intihar saldırıları düzenleyenler bu vahşeti yaratacak lojistik desteği nerden buluyorlar, nasıl elde ediyorlar???

Kendi başlarına imkanı yok bu malzemeleri elde edemezler,  neyi nasıl kullanacaklarını bilemezler, böylesi saldırılar düzenleyemezler…

Düzenlemeye kalksalar bile, akıl almaz derecede gelişimiş olan iletişim ve istihbarat ağlarına takılmadan yerlerinden bir milim bile kıpırdayamazlar.

Türkiye’nin geldiği bu aşamada, FETÖ veya PKK gibi çapulcu takımından doğrudan destek aldıklarından şüpheliyim, işin doğrusu, onların beli fena halde kırıldı, ama bitmediler, sürünür halde vardırlar.

Ancak sürünür haldeyken bu işleri tezgahlayabilecek kadar nefesleri kaldığını da sanmam.

Resime daha büyük bir açıdan bakalım.

Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesi denen lanet olası projesine baktığımızda tüm Ortadoğu’yu ve Kuzey Afrika’yı kasıp kavuran çapulcular sürüsünü kimin eğittiğini, kimin donattığını açık ve seçik görürüz…

Manzara açık ve seçik ortadadır, eğer bu sapıklar iletişim ve istihbarat ağına takılmadan bu işleri yapabiliyorlarsa, o malum ağ tarafından korunuyorlar demektir.

Zaten, ABD aleni bir şekilde El Kaide’yi, PKK’yı, IŞİD’i, El Nusra’yı ve diğer çapulcular sürüsünden oluşan sayısız terör örgütünü  kurdurttu ve her şekilde destekledi, bunu da dünyanın gözünün içine baka baka yaptı, ve hala daha da yapmaktadır.

Bu aşamada, Türkiye’nin yapacağı tek bir şey kalmıştır, kanımca: NATO’dan derhal çıkmak,  ABD ile ilişkilerini sıfırlamak ve yüzünü AB, Rusya ve Şanghay Beşlisi grubununa dönmek, komşuları ile ilişkilerini derhal düzeltmek…

Açık ve seçiktir ki bu saldırılar durmayacak, devam edecekler, hem de en acımasız bir şekilde…

Ta ki, uyguladıkları dehşet ve vahşet politikası, kendilerine döndürülene ve anladıkları dilden kendilerine cevap verilene kadar…

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları