Türkiye'nin göçmenlere Avrupa kapılarını açtığı yolundaki haberlerin yayılmasından sonra Yunanistan'ın kara sınırlarına yığılan göçmenler büyük bir hayal kırıklığına uğradılar.
Otobüslerle İstanbul'dan Edirne'deki Pazarkule Sınır Kapısı'na gelen yüzlerce sığınmacı, sınırların yalnız Türkiye tarafında açık olduğunu; ancak ne Yunanistan'ın ne de Bulgaristan'ın sınırları açmadıklarını gördüler.
Pazarkule karşısındaki Yunanistan'ın Kastanyes Gümrük Kapısı, göçmenlerin geçişini önlemek için barikatlarla kapatıldı.
Yunan güvenlik kuvvetleri, "Yunan sınır kapısının da açık olduğuna" inanan göçmenlere, kah yüz yüze ve şifahen; kah megafonlarla seslenerek, "Size yalan söylediler. Sınırlarımız yasa dışı geçişlere kapalıdır. Gidin bunu Türk makamlarına söyleyin" türünde uyarılarda bulundular.
Göçmenlerin bir bölümünün Yunan sınır kapısını zorlamaya başlaması üzerine Yunan güvenlik kuvvetleri ilk önce ses bombaları ve daha sonra gözyaşartıcı gazlar kullanarak kalabalığı püskürtmeye başladılar.
Kendilerine mikrofon uzatan yerli ve yabancı gazetecilere konuşan çoğu Afgan, İran, Pakistan ve Afrika kökenli genç, yaşlı, çocuklu ailelerden oluşan göçmenler; "Sınırların açıldığı ve Avrupa'ya gidebilecekleri haberlerini cep telefonlarına gelen mesajlardan öğrendiklerini" ve kendilerini taşıyan otobüslerin "İstanbul'dan sınır bölgesine bedava getirildiklerini" söylediler.
Göçmenler böylece Pazarkule ile Kastanyes kapıları arasında kalan 200 metrelik ara bölgede kaldı.
Mesaj farkı
Göçmenlerin bu durumu, akıllara 2015'te Yunanistan ile Kuzey Makedonya sınırına yığılan göçmenlerin durumunu getirdi.
Kuzey Makedonya'nın sınırlarını kapatmasıyla Yunan sınırında aylarca mahsur kalan binlerce göçmen, günlerden bir gün cep telefonlarına gelen "sınırların açıldığı" mesajlarını görünce Kuzey Makedonya sınırını zorlamaya başlamış ve polis şiddetiyle karşılaşmıştı.
Daha sonra bu mesajları gönderenlerin bir grup sivil toplum kuruluşları olduğu ortaya çıkmıştı.
Ancak Türkiye'deki "sınırların açıldığı" mesajlarının devlet ağzıyla verilmesi "daha güvenli ve inandırıcı olduğu" için olsa gerek Türkiye'deki sığınmacıların -hem de bedavadan- Yunan sınır kapısına dayanmasına yol açtı.
Yunan basınında ise "Türkiye böylece AB'de hakim olan 'göçmenleri rehine tutuyor ve bunu AB'ye karşı silah olarak kullanıyor' doğrultusundaki imajını daha da güçlendirmiş oldu" yorumlarına yer veriliyor.
Silahlı kuvvetler teyakkuzda
Yunan sınırındaki gelişmeleri öğrenen Bulgaristan'ın Edirne ayağındaki Kapıkule Sınır Kapısı'na çok sayıda asker gönderdiği açıklandı.
Meriç'e giden Yunan Genelkurmay Başkanı Konstantinos Floros'un talimatıyla Yunan sınır muhafızlarının sayısı, Meriç Nehri boyunca asker ve polis kuvvetleriyle takviye edildi.
Yunanistan, bir yandan silahlı kuvvetlerini alarma geçirmekle kara sınırlarını koruma altına alırken; diğer yandan en çok endişe duyduğu deniz sınırlarını korumak amacıyla Yunan donanmasına ait savaş gemilerini, sığınmacıların en çok geçtiği Midilli, Sakız, Sisam ve İstanköy gibi Türk kıyıları karşısındaki adalara gönderdi.
Ayrıca gerek deniz; gerek kara sınırlarını gece gündüz "kollamak" amacıyla helikopter ve İnsansız Hava Araçlarını (İHA) seferber etti.
Türkiye'nin bir gece içinde ansızın sınırlarını açmakla, 2014'te yürürlüğe giren AB ile yaptığı sözleşmeyi bozduğu şeklinde algılandı.
AB liderleriyle ayrı ayrı telefonda görüşerek durum değerlendirmesi yapan Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ise göçmen akınından endişe duyan adalardaki halkı teskin etmek amacıyla Yunanistan'ın yasa dışı geçişlere izin vermemekte kararlı olduğunu açıklıyor.
Miçotakis ayrıca tweet hesabı üzerinden yaptığı açıklamasında: "Suriye'deki trajik gelişlmelerden Yunanistan sorumlu olmadığı gibi, başkalarının aldığı kararların sonuçlarına da katlanamaz" ifadelerini kullanmıştı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.