• BIST 9949.01
  • Altın 2962.961
  • Dolar 35.2472
  • Euro 36.7735
  • Lefkoşa 10 °C
  • Mağusa 11 °C
  • Girne 14 °C
  • Güzelyurt 9 °C
  • İskele 11 °C
  • İstanbul 9 °C
  • Ankara 5 °C

Zavallı olmayı başarabilmek!

Ediz TUNCEL

İnsanoğlunun tarihine baktığınızda birçok ayağın baş, birçok başın da ayak durumuna geldiğini görürsünüz…

Kimin sayesinde ayaklar baş, başlar ayak olur?

Elbette ki çoğunluğunun aklı incir çekirdeğini bile doldurmayan, kısa günün karına bakan, eğriyle doğruyu bilmesine rağmen eğriye karşı zerre kadar irade ve direnç gösteremeyen toplum bireyleri ve sandıkta verdikleri oylar sayesinde…

Sandıkta seçilenler halk tarafından kendilerine vekalet verilen makamların hakkını veremezse, “zavallı” olurlar, verebilirlerse, “devlet adamı” olurlar.

Devlet adamı olanlar tarihe geçer, zavallı olanlarsa, ki genelde çoğunluktadırlar,  halkın ağzında maskara olur, rezil rüsva olur, konuştukça batar, battıkça konuşur, konuştukça tekrar tekrar batar…

Tıpkı bugün Tahsin Ertuğruloğlu’nun ve hükümetin başına geldiği gibi…

Ortada akıl almaz bir rezillik var!

İşin başında, çok değil, daha birkaç sene öncesinde UBP’den dışlanınca ülkedeki siyasi sisteme (haklı olarak) isyan eden, kuruluşunda benim ve farklı partilerden gelen birçok arkadaşın da bulunduğu DGP’nin oluşumunda yer alan ve kurucu başkanlığını yapan, kısa bir dönem DGP’nin ortaya koyduğu idealler ve hedefler doğrultusunda siyaset yapan (aslında hiç samimi olmadan zamana oynayan, sadece göz boyamaya çalışan) sonra da şahsi çıkarları doğrultusunda tüm söylemlerinin ve DGP’nin kuruluşunda ortaya konan ideallerin 180 derece tersini yaparaktan koltuk ve şahsi rant uğruna koştura koştura UBP’ye dönen, ağzına geleni söylediği Derviş Eroğlu’nun karşısında tam tekmil hazırola geçen, kendisine inanan ve güvenen birçok insanı da gözünün yaşına bakmadan  enayi yerine koyan Tahsin Ertuğruloğlu olunca, doğrusu hiç mi hiç şaşırmıyorum da!

Anlaşılan o ki, herkesi enayi yerine koymayı, alemin akıllısı da kendisini saymayı adet haline getirmeyi de halen marifet sayıyor…

Ercan resmen peşkeş çekildiğinde gıkı çıkmadı, çünkü peşkeşi çeken İrsen Küçük’tü, kendisini de Derviş Eroğlu’na inat olsun diye Ankara’dan gelen AKP telkinleriyle partiye geri alan, DGP’li olup da UBP’ye katılmayı kabul edenlere de ufaktan ufaktan rantçıkları sağlayan da yine İrsen Küçük’tü…

Sözde, bir taraftan UBP’ye dönüp de Saray’da Derviş Eroğlu’nun karşısında hazır olda dururken diğer taraftan İrsen Küçük’le birlikte İrsen Küçük’ü alaşağı etmek isteyen Eroğlu’na karşı güçlerini birleştirmişlerdi…

Bu konuda söylenecek çok ama çok şey var, ama bütün bunları buradan anlatmak, bu ülkenin ve halkın gelmiş geçmiş siyasetçi müsveddeleri sayesinde yediği kazıkların bileşkesini yazmak, ülke ve toplum olarak siyasetteki rezilliklerimize, utançlarımıza utanç katmaktan başka bir işe yaramaz.

Tahsin Bey, zamanında gıkını çıkarmadığı Ercan’ın peşkeş çekilme rezaletine, bugün farklı boyutta bir rezalet daha kattı, bugün Ercan’ın “patron” konumunda olan Emrullah Turanlı ile hesapları kitapları uyuşturamayınca, ağız dalaşına tutuştu, battıkça battı, iyice yüzüne gözüne bulaştırdı ve halen de bulaştırmaya devam ediyor…

Eğer bu ülke bu kadar kokuşmamış olsaydı, bugün bırakın haberlerde adının geçmesini veya hükümette bir koltuk sahibi olmasını,  Tahsin Ertuğruloğlu’nun esamesi bile okunmazdı, hem siyasi etik, hem de hukuk sistemi tarafından paramparça edilir, siyasetin çöplüğüne atılırdı, üzerine de bir kürek kül atılırdı…

Üstelik de, daha onlarcası ile birlikte…

Ercan da bir 13. maaş ve AKP’nin o zamanki kurmaylarına yaranma uğruna Emrullah Turanlı’ya veya bir başkasına peşkeş çekilmezdi…

En azından, aksaklıkları varsa, ki vardı, düzeltilmesi için projeler üretilir,  Türkiye’nin KKTC’ye yardım için ayırdığı bütçenin “Ulaştırma” kalemindeki ödeneklerle bu projeler gerçekleştirilir, Ercan adam edilirdi…

Böylece Ercan’ın aksaklıklarının giderilmesi için Ercan’ın peşkeş çekilmesi bahanesi de gündeme gelmezdi.

Kaldı ki, Emrullah Turanlı, bu rezilliğin daniskası durumda en son sorgulanması gereken kişidir…

Emrullah Turanlı kendi başına çıkıp da gelmedi, bana Ercan’ı verin demedi…

Birileri onu öne sürdü, o da sistemin gereklerini yerine getirdi…

Kısacası,  her türlü yüzsüzlüğün, çirkefliğin, rezilliğin, başıbozukluğun, beceriksizliğin artık normal kabul edildiği bir düzende, bütün bunlar da “normaldir”…

Herhalde, bir dönem, her nesinden anlıyorsaydı, Ulaştırma Bakanı koltuğuna oturan Tahsin Bey’in aklına Ercan veya ülke trafiğinin iyileştirilmesi için projeler üretmek, Türkiye’nin bu iş için ayırdığı bütçelerden faydalanmak ve koltuktan gitmeden evvel projeleri de sonlandırıp, işte ben bunu yaptım diyebilmek, pek gelmiyordu…

Öncelik başkaydı çünkü!

Önce sırıta kırıta kucak kucağa fotoğraf çektirilir, çıkar hesapları yapılır, sonra da çıkarlar uyuşmayınca birbirlerine girerler, rezil rüsva olurlar, amma ve lakin merkezinde oldukları bütün bu rezilliklerden zerre kadar gocunmazlar…

Tipik bir KKTC klasiği işte! Daha ne olsun!

Devletin en önemli kontrol mekanizması olan Ombudsman’ın da hukuksal zeminde dikkat çektiği ve en iğrenç şekilde saldırıya uğramakla kaldığı bu rezilliğin ve rant düzeninin halen bu halde sürüp gitmesi, devlet adına tam bir rezillik örneğidir ve utanç abidesidir.…

Rant düzenini bugünlere kadar taşıyan bir parti olan UBP’nin bugünkü ileri gelenleri bile yaşananlar karşısında isyanları oynuyor ama her ne halse, bir türlü Başbakan’a açık açık yeter artık, bitir bu rezaleti diyemiyor…

Başbakan Özgürgün eğer önümüzdeki seçimde partisinin kör topal çıkmak istemiyorsa, geleceğe yönelik olarak hem kendisinin hem de partisinin ülke için gerçekten gelecek vaat eden konumda olduğunu ispat etmek istiyorsa, derhal hükümette revizasyona gitmeli, başta Tahsin Ertuğruloğlu’nu ve birkaç bakanı daha evine göndermeli, Ercan’ı da tekrardan devlete geri kazandırmalıdır.

Aksi takdirde, günün sonunda sadece şahıslar değil, bugünün iktidar partileri de “zavallı olmayı” başarma marifetini göstereceklerdir…

Ve başta CTP ve HP olmak üzere muhalefete gelince…

Breh breh!!!

Malı götüren götürene, yürüyün de ense traşınızı görelim, anca gidersiniz…

Topunuzu toplasak, değil küçük bir devleti, kümesteki üç tane tavuğu bile idare edemezsiniz…

 

 

 

 

 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları