Ziyarette Çeler’e Genel Sekreter Nevzat Özkunt, Ekonomik Kalkınma ve Yerel İş Gücü Politikalarından Sorumlu Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Erman Yaylalı ve Örgütlenmeden Sorumlu MYK Üyesi Evrim Hınçal eşlik ederken, KTEB’de ise Başkan Umut Öksüz ile birçok yönetim kurulu üyesi de hazır bulundu.
Görüşmede ilk sözü alan Öksüz, TDP heyetine ziyaretleri için teşekkür etti, yeni binalarında kendilerini ziyaret eden ilk siyasi partinin de TDP olduğunu belirtti.
Eczacıların sıkıntılı bir süreç yaşadığını, normal bir dönemin içinde olmadıklarını belirten Öksüz, pandemi başta olmak üzere eczacının toplum için verdiği bütün emeklerin çöpe atılmak istendiğine dikkat çekti.
“Hak etmediğimiz uygulamalara maruz kaldık”
Hata yapma lüksü olmayan böylesine önemli bir meslek grubunun gerek toplum gerek siyasetçiler nezdinde hak etmediği bir noktada olduğunu kaydeden Öksüz, 364 eczaneye günde ortalama 50 hasta girdiği düşünüldüğünde; eczacıların her gün on binlerce kişiye hizmet verdiğinin anlaşılacağını belirtti.
Öksüz, “Hak etmediğimiz uygulamalara maruz kaldık, yapılan soruşturmada bir hastanın ‘ilacı aldığımı hatırlamıyorum’ demesi bile bazı arkadaşlarımızın hapse atılmasına, basında linç edilmesine neden oldu. Şu an en büyük gailemiz, teminata bağlanan, banka hesapları, kredi kartları bloke edilen, yurt dışına çıkışı yasaklanan meslektaşlarımızın davalarının bir an önce sonuçlandırılmasıdır” dedi.
“İlaç Eczacılık Dairesi’nin tamamen içinin boşaltılması isteniyor”
Böylesi bir dönemde, ilgili Bakanlığın İlaç Eczacılık Dairesi gibi önemli bir yere eczacı olmayan birini atamaya çalıştığına işaret eden Öksüz, yıllarca boş bırakılan, bir havalandırma ve ısıtması dahi olmayan dairenin atamaların ve terfilerin yıllardır yapılmadığını, münhallerin açılmadığını ve atıl bırakıldığını belirtti.
Öksüz, “Böyle bir dairede kimse iş yapmak istemez. Ve şimdi de eczacı olmayan birini atayarak dairenin tamamen içinin boşaltılmasını istiyorlar. Sözde sahte reçete soruşturmasında da birçok senaryo kuruldu. 2011 yılında benzeri İstanbul ve Ankara’da yapıldı. Orada meslektaşlarımızın sorgulanma ve tutuklanma yöntemlerinden, basında yer alma şekillerine kadar burada da aynısı yapıldı. Biz bunu sorguluyoruz. Bunun ardında ne var?” diye sordu.
“Usulsüzlük dedikleri buysa eczacı bunu toplum sağlığı için yaptı”
“Eczacı bahsedilen o 5 bin 10 bin TL’lerle zengin mi oldu?” diye soran Öksüz, kırsal kesimde akşam ve gece saatlerinde doktora, hastaneye ulaşamayan insanların, doktorunun Whatsapp’tan gönderdiği ilacı almak için komşusu olan eczacıyı aradığını, dükkanını açtırdığını ve çocuğuna ilacını aldığını belirterek, “Usulsüzlük dedikleri buysa eczacı bunu toplum sağlığı için yaptı” dedi.
Öksüz, “Çarşamba günü Meclis alt komitesinde görüşülecek olan İlaç Eczacılık Dairesi’nin durumuyla ilgili; eğer eczacı buradan da atılırsa kimse artık bu eczacıdan bir şey beklemesin. Anlatıyoruz anlatıyoruz ancak duvara pinpon topu atar gibi söylediklerimiz bize geri dönüyor” dedi.
Çeler: Biz sadece 1 ay içinde dijital sisteme geçerek eczacılara ödemeleri yapmıştık
Öksüz’den sonra sözü alan TDP Genel Başkanı Zeki Çeler, iyi niyetle istenildikten sonra sistemin iyi bir şekilde kurulabileceğini, bunu kendi Bakanlığı döneminde yaptıklarını söyleyerek bir anısını paylaştı.
Çeler, “Bakanlığa geldiğim ilk günlerde ziyaretime ilk gelen eczacılardı. Sigortaların eczacılara ödenmesi gereken ilaç paralarında çok büyük bir gerilik vardı ve eczacılar batma noktasına geldiklerini söylemişlerdi. Henüz konuya da hâkim değildim ama yapılabilecek her şeyi hızlıca yaparak, sigortalarla iletişime geçtim. Reçeteleri kontrol eden personelde eksiklik vardı, elden kontrol ediliyordu, dijital sisteme geçilmemişti. Uzunca çalıştık ve bir sistem hazırladık. Elbette o sistem daha da geliştirilebilirdi ancak Bakanlıkta kaldığımız süre yetmedi ancak eczacılara ödenmesi gereken paranın otomatik olarak belirlenip ödenmesini sağladık. Yani istedikten sonra sistemler oluşturulur ve çalıştırılabilir” dedi.
“Toplumun yaşanan sorunları magazin haberi izler gibi izlenmesi sağlandı”
Toplumun değişik bir noktaya sürüklendiğini, insanların yaşanan sorunları bir magazin haberi izler gibi izlediğini, siyasetin de buna çanak tuttuğunu belirten Çeler, bunun toplum mühendisliğinin bir başka yöntemi olduğunu kaydetti.
Çeler, insanlarda büyük bir umutsuzluk yaratıldığını, bunun sadece meslek gruplarına karşı değil siyasette de “Hepsi aynıdır” şeklinde devam ettirildiğini kaydetti, “Toplumun gerçek iradesinin hem gündelik hayatta hem de sandıkta yansıması gerekiyor. Birinin diğerinden farklı olduğunu görmesi gerekiyor. Biz bunu anlatmaya çalışıyoruz” dedi.
“Meclis’teki tüm vekilleri İlaç Eczacılık Dairesi’ne sahip çıkmaya çağırıyoruz”
Sağlık Bakanlığı’nın yapmaya çalıştığı yasa değişikliğiyle, işin uzmanı bir eczacının atanması gereken İlaç Eczacılık Dairesi’nin başına bir yandaşlarını atamaya çalıştıklarını, buna bahane olarak da “Atanacak biri yok” yalanını ileri sürdüklerini belirten Çeler, “Halbuki ataması yapılabilecek liyakate sahip olan ve tüm yeterlilik kriterlerini karşılayan biri var” dedi.
Çeler, “Belli ki yine partizanlık yapmaya çalışıyorlar. Ülkede partizanlık ve yandaşlıktan dolayı yaşanan rezillikler ortaya çıkmışken, bugün vatandaşın ilaca erişimini kolaylaştırmak, daireyi daha donanımlı hale getirmek varken, hala bunu bile kendi çıkarları için kullanmaya çalışıyorlar. TDP olarak bunun takipçisiyiz ve eczacıların yanındayız. Meclis’te görüşülecek bu yasa değişikliğiyle ilgili de Meclis’teki tüm vekilleri İlaç Eczacılık Dairesi’ne sahip çıkmaya çağırıyoruz” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.